Yavuz
Silah'ın ateşlenmesi ile Tunç'u sağıma doğru ittim. Döküntülerin arasına düştü. Lider olan iki el ateş etmişti. Birisi önümde duran kendi arkadaşına geldi. Adam göğsünden vuruldu. Refleks olarak elimi adamın göğsüne koyup geri geri gitmeye çalıştım. Ama o sırada adamı taşıyamadım. Adam elimden kayıp gitti. Tamamen savunmasız kalınca döküntüleri arasına atladım. Döküntülerin arasına atlarken , ikinci kurşun koluma geldi.
"Ahh!" Güçlü bir inleme ile kolumu tutarak kendimi yere attım.
Tunç beni o şekilde görünce yanıma geldi. "Hayatım! İyi misin? Kolun!"
Onu sakinleştirmeye çalıştım. Boşta olan elimi kanayan yaraya bastırdım. "Bir şey yok! İyiyim. Merak etme. Zoraki bir gülümseme ile ona baktım.
Ateş eden adamlar üstümüze doğru yürüdüğünü ayak seslerinden anladım. Tunç ile göz göze geldik. Yerde uzanırken diz çökmüş omzumdan tutarak bana destek oluyordu. "Seni seviyorum." dedi.
Gülümsedim. "Ben de seni seviyorum."
Adamlar başımıza dikilip silahı bize doğrulttuğunda boşta olan elimle elini sımsıkı tuttum. Elimdeki kanlar Tunç'un eline bulaşmıştı. Gözlerimizi yumduk. Yolun sonuna geldiğimizi hissediyordum.Her şeyin bittiğini düşündüğüm anda mucize bir ses yükseldi. "İndir silahı! Alın bunları ! Alın! " Başkomiser ve ekibi tam zamanında gelmişti. Adamları yakalayıp silahlarını aldılar.
Hala yerde uzanmış Tunç'un desteği ile duruyordum. Başımı dizine koydu. Saçımı okşadı. "Kurtulduk." Derin bir oh çektiğini duydum.
Gözlerine baktım. "Kurtulduk." dedim bende.
Başkomiser silahını beline takıp yanımıza geldi. Bana yukarıdan bakarak konuştu. "Yavuz efendi kolundan vuruldun diye elimden kurtulamazsın. Atacağım seni nezarete." Azarlayan ve otoriter sesi başımı öne eğmeme neden oldu.
Tunç telaşlandı. "Komiserim ne olur bu seferlik affedin."
Tunç'a bakış attıktan sonra Başkomiser'e kafamı çevirdim. "Komiserim Tunç'u kurtardınız ya, cezama razıyım."
Başkomiser dizlerini bükerek yanıma eğildi. Koluma baktı. "Hafif sıyırmış. Çabuk atlatırsın." Tekrar ayağa kalktı. Telsizden anons yaptı. "Çağırdığımız ambulanstaki görevlilere söyleyin. Buraya gelsinler. Yaralı var." Tunç'a döndü. "Tunç bu deliyi hastaneye götürün. Tedavisi bitince ifadeniz için sizi karakola bekliyorum. Merak etme bu seferlik senin hatrına affettim Yavuz'u"
Tunç ayağa kalktı. Başkomisere sarıldı. Kadın ne yapacağını şaşırdı. Ama elleri ile Tunç'un sırtına iki kere hafifçe vurdu. "Teşekkür ederim efendim. O benim ailemden. Size minnettarım."
Başkomiser'in duygulandığı yüz ifadesinden belliydi. "Tamam hadi. Geçti gitti." Bu kadına hayran olmamak mümkün değildi. Bir saniye içinde otoriter komiser halinden merhametli anne ruh haline geçiş yapmıştı. Sarılmaları bittiğinde bize gülümseyip çıktı. O sırada zaten sağlık görevlileri geldi. Beni sedyeye aldılar. Tunç elimi bırakmıyordu.
***
Hastaneye geldiğimizde yaramın tedavisi yapılıp bir gün kalmam gerektiğini söylediler. Günün yorgunluğu ile karnımın acıktığını hissetmiştim. Tunç yanıma çektiği sandalyeye oturmuştu. Bir an olsun yanımdan ayrılmıyordu. "Hayatım ben çok acıktım. Bir şeyler yesek mi?" diye sordum.
"Ne istersin aşkım? Hemen alıp geleyim."
"Yanımdan gitme." Bana yakın tarafta olan elini tutup,avuç içinden öptüm. "Telefon ile söyleyelim."
Olumlu anlamda başını sallayarak güldü. Siparişi verdi. Telefonunu kapattıktan kısa bir süre sonra telefonu tekrardan çaldı. "Halam!" dedi heyecanlı bir ses tonu ile.
"Alo ? Halacım... Merak etme iyiyim... Hastanedeyiz... Benim bir şeyim yok halacım. Yavuz'un ufak bir yarası var... Tamam ben konumu atarım sana... Görüşürüz..." Telefon hoparlörde olmadığı için sadece Tunç'un konuşmalarını duymuştum.
"Halan gelmiş mi Türkiye'ye?" diye sordum.
"Evet. Anca uçak bulabilmiş. Çok korkmuş ya."
"Bitti hayatım. Artık korkmak yok."
"Evet aşkım. Bu adamların kim olduğunu anlamadım ama ben. Beni niye kaçırdılar?"
"Çok basit aşkım. Vakıf ve klinik basında fazlası ile yer aldı. Tanımışlardır seni. Vakıfı ve kliniği gözetleyip takip etmişlerdir."
"Orası öyle de. Fotoğrafları bunlar çekmemiş ki."
Tunç'un bu cümlesi ile şaşırmıştım. "Ne?"
"Beni kaçırdıklarında sordum bunlara. 'Sapık mısınız? Neden fotoğraflarımızı çektiniz ?'dedim. 'Biz sadece seni tanıyoruz. Yoksa kaçırmamız gereken biri daha mı var' diye dalga geçtiler hatta. Seni de öyle öğrenip aradılar. Zorla ismini söylettiler işte.
"Şerefsizler ya! İncittiler mi seni?"
Elimi tuttu. "Merak etme. İyiyim artık."
Kapının çalınması ile gözlerimiz kapıya yöneldi. Yemek siparişleri gelmişti. İkimiz de çok sevdiğimiz pizzalardan istemiştik. "Vallahi kurt gibi acıktım ya."
Yemeği yedikten sonra yorgunluk ve ağırlık çökmesi nedeni ile gözlerim ağırlaştı. Bir süre sonra gözlerime söz geçiremeyeceğimi anlayınca kapanmalarına izin verdim.
***
Duyduğum konuşma sesleri ile gözlerimi açtım. Kafamı sağıma çevirdiğimde Tunç'u ve halasını gördüm. Hızlıca yerimde doğruldum. "Hoşgeldiniz efendim." gülümsedim.
Tunç'un halası yerinden kalkıp bana doğru eğilerek sarıldı. Refleks olarak karşılık verdim. "Sana ne kadar teşekkür etsem az yavrum. Tunç benim ailemden kalan son kişi. Onu kurtarmışsın. Teşekkür ederim. Gerçekten."
Sağlam olan tarafımdaki elim ile omzuna dokundum. "O benim de ailem oldu. Onun için canımı veririm ben." Gözlerim dolmuştu. Tunç'un halası zaten ağlamaklı olmuştu. Bizi izleyen Tunç ise halasının yerine oturması ile elimi tuttu.
Onun varlığı benim için cennet bahçelerinde çiçekler açtırdığı gibi yokluğu da cehennemin en dibinde sonsuza kadar yanmak gibiydi.***
Tekrar gözlerimi açtığımda yine uyuyakaldığımı farkettim. Bu sefer geceydi. Etraf karanlıktı. Kafamı çevirdiğimde Tunç'un sandalyede oturur pozisyonda kafasını yatağın kenarına koyarak uyuduğunu gördüm. Kibarca omzundan dürttüm. "Hayatım?"Gözlerini araladı. "Aşkım? İyi misin? Ağrın mı var? Hemşireyi çağırıyorum."
Yerinden kalkmak isterken kolundan tuttum. "Dur bir tanem. İyiyim ben. Sadece böyle uyuduğunu görünce dayanamadım. O yüzden kaldırdım. Gel yanıma." Elimi açıp yana kaydım.
"Sorun değil. Sen rahatını bozma."
"Saçmalama gel şöyle. Sen öyle yatarsan o zaman rahatım bozulur."
Ona açtığım yere gelip yanıma sokuldu. Kafasını göğsüme koydu. Saçlarından öptüm. Uyumasını izledim. Aklımı kurcalayan ise fotoğrafları çeken Tunç'u kaçıranlar değil ise kimin çektiğiydi.
***
Yoğun istek üzerine yeni bölüm. İlginiz için sonsuz teşekkürler ♥️ Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...