42.Bölüm

2.6K 157 123
                                    

Tunç

Duşakabinin içinde öpüşmeye devam ederken kendimi onu bastırdığımda çıplak olan sertliğini hissettim. Elleriyle kalçamı okşuyor ve bazen de sıkıyordu. Bir anlık geri çekilip üstümdekini çıkarıp attı. Hızlıca pantolonumdan da kurtuldu. O çıplak, ben ise boxer ile kalmıştım. Suyu açıp altına girdi. Beni de elimden tutup yanına çekti. Boxerımı çıkarttım. Duş jelini alıp vücuduma sürdü. Önce göğsümü sonra omuzlarımı köpürttü. Yüz yüze dönükken ellerini arkama atıp sırtımı da köpürttü. Elini penisime attığında ağzımdan bir inilti kaçtı. Her yerimi köpürtmüştü. Duş jelini elinden alıp aynı şeyi ben de ona yaptım. Penisine geldiğimde elimi hemen çekmedim. Elimle biraz aletini sıvazladım. Gözlerini kapatıp zevk aldığını belli eden sesler çıkardı. Sonra suyu açıp birbirimizi yıkadık. Duştan çıkıp havlulara sarıldıktan sonra banyodan çıkar çıkmaz Yavuz'u karşıdaki duvara yasladım. Öpmeye başladım. Hemen karşılık verdi. Dilini de kullanmaya başlayınca iniltilerim arttı. Elinden tutup onu yatak odasına sürükledim. Yatağa geldiğimizde beni göğsümden itip yatağa düşmemi sağladı. Üstümdeki havluyu bir çırpıda çekip aldı. Kendi de havlusundan kurtuldu. Yatağa çıkıp üstüme doğru eğildi. Öpüşmeye devam ettik. Sonra boynumu ve kulaklarımı emmeye başladı. Yavaşça göğsüme indi. Göğüs uçlarıma ufak ısırıklar bırakıp geri çekiliyordu. Ben ise hiç bırakmasın diye kafasını göğsüme bastırıyordum. Göğsümde işi bitince karnımı öperek kasıklarıma indi. Önce hayalarımı sonra etrafını yaladı. İyice azmıştım. Sürekli inliyordum. İnlemelerim devam ederken penisimi ağzına aldı. Sonuna kadar ağzına sokunca istemsizce kafasına bastırdım. O da bundan zevk aldığı için benimle birlikte inliyordu. Bu şekilde bir süre daha beni zevkten inletip yerinde doğruldu. Tekrar dudaklarıma çıkıp öpmeye devam etti. Penislerimizi birbirine bastırıp geri çekiyordu. Yanımdaki komodini açıp kondomu ona uzattım. "Emin misin?" Dedi kısık sesle. Kafamı salladım. Kondomu penisine takıp bacaklarımı araladı. Önce parmakları ile deliğimi alıştırdı. Sonrasında penisini deliğime hafifçe dayadı. Yavaşçe içine itti. Nazik hareketlerle alışmamı sağladı. Bacaklarımı beline doladım. Üstüme doğru yattı. Öpüşmeye devam ettik. Git gel yapmaya devam ediyordu. Bazen yavaşlayıp hafif sert hareketlerle içime girip çıkıyordu. Bir süre daha bu pozisyonda kaldıktan sonra elimle karnından ittirdim. Onu yatağa yatırdım. Kucağına çıkıp penisine oturdum. Bu şekilde bir süre inip kalktım ve içimde sıcaklığını hissedince bende onun karnına boşaldım. Sonra ise yanına yattım. Kafamı göğsüne koydum. Saçlarımı öptü. "Seninle yaşadığım her şey için seni hiç bir zaman pişman etmeyeceğim." Dedi.

Göğsüne iyice sokuldum. Eliyle beni iyice sarmaladı. "Seni seviyorum." Ona ilk defa onu sevdiğimi söylemiştim.

Beklemediğim bir hamle ile  yerinde doğruldu. Beni kendine çekip dudaklarıma nazik bir buse kondurdu. "Bu anı o kadar çok bekledim ki. Ben seni çok seviyorum. Ölene kadar da seveceğim."

"Birlikte olalım. Birbirimize hiç ihanet etmeyelim olur mu? Yavuz sen benim için son duraksın. Eğer bir gün bende ayrılırsan çok üzülürüm. Ama beni aldatırsan , o zaman yıkılırım. Lütfen bu yaşadıklarımızı ileride temiz mazimiz olarak hatırlayalım. Acı ve gözyaşı ile değil."

"Hayatım lütfen kötü düşünme. Ben senden vazgeçemem ki. Ölüm bizi ayırmadığı sürece seni bırakıp gitmem. Senden gidemem."

"Hayatımda hep bir şeyler iyi giderken sorun yaşadım. Her şey  kötü bitecek gibi geliyor. Lütfen bu sefer öyle olmasın."
Nefes alışları yavaşlayınca kafamı göğsünden kaldırıp ona baktım. Uyuyakalmıştı. Bugün çok yorulmuştuk. Ben de kafamı göğsüne koyup uyumak için yorganı üstümüze çektim. Günler sonra huzurlu bir uyku çekmek istiyordum.

***

Sabah gözlerimi açtığımda Yavuz yanımda yoktu. Etrafa bakınıp göremeyince seslendim. Odadan çıkıp mutfağa yöneldim. Girdiğimde ocağın başında altında şort üstü çıplak olan Yavuz'u gördüm. "Günaydın birtanem."

"Günaydın." Onu öyle görünce sırıtmadan edemedim. Eline yakışıyordu.

"Ama çok erken kalktın. Daha hazırlayamadım ki." Çocuk gibi dudağını büzdü. Uzanıp dudağından öptüm.

"Hadi gel. Olduğu kadar bebeğim. Zaten yapmışsın yapacağın kadarını. Kim yiyecek bu kadar şeyi."

"İyi madem. Hadi yiyelim. Sonra eve uğramam lazım. Portakal acıkmıştır. Mamasını bir günlük ayarlıyorum. O acıktıkça yiyor. Ama sanırım bitmiştir."

"O zaman kahvaltıdan sonra benim eve gideriz. Portakal'ı besleyip yeni binaya geçeriz. Bakalım boya işleri ne alemde?"

"Hayatım benim kendi kliniğime de uğramam lazım. Benim eve uğradıktan sonra kliniğe gidelim mi?"

"Sen nasıl istersen." Güldüm. Kahvaltıya devam ettik. Bitince hazırlanıp çıktık.

Diğer işleri halledip yeni binaya geldiğimizde boya bitmişti. Tüm katları ve odaları teker teker kontrol ettim. Sorunsuz olması hoşuma gitmişti. Halamı da çağırmıştım. Gelip gördüğünde çok beğendi. Oradaki işleri halledip çıktıktan sonra halam birlikte yemek yemeyi teklif etti. Halamın çok sevdiği bir restoranta geldik. Yavuz biraz çekiniyordu halamdan. Masamıza oturduk.

Halam her zaman ki güler yüzü ile konuşuyordu. "Çocuklar harika bir iş çıkarmışsınız. Kalan işleri de bir an önce halledip hastaneyi açalım."

"Tamam halacım merak etme sen. Yavuz gerekli teçhizatın listesini verdi. Ben vakıfla görüştüm. Siparişini yarın veriyoruz."

"Tamam oğlum. Sorunsuz bu işi de halledersek çok rahat edeceğim." Yavuz'a döndü. "Seni gerçekten takdir ettim Yavuz. Bu işi bu genç yaşında kabul etmen çok büyük cesaret. Ne deneyimli veterinerlerle görüştük. Hiç biri kabul etmedi."

"Ben hayvanları çok seviyorum efendim. Zaten o yüzden veterinerlik okudum. Ne kadar hayvan dostuma yardım edersem, o kadar mutlu oluyorum."

Halam gülümsedi. O sırada yemekler geldi. Yemek yerken halama Mert ile ilgili durumu anlatmak istedim.

"Hala seninle bir şey konuşmam gerekiyor."

"Dinliyorum oğlum."

"Biz Mert ile ayrıldık."

"Eğer sonucunda üzülmemen önemli. Zaten bir problem olduğunu anlamıştım."

"Nasıl anladın hala?"

"Eskisi gibi yüzünde güller açmıyordu. Vakıfa gelmiyordun. Kaç yıllık yeğenimi bilmem mi oğlum?"

Elimi elinin üstüne koydum. "Canımsın sen benim. Ben anlatana kadar sormadın demek."

"Konuyu açıp seni üzmek istemedim. Ama sanırım atlattın."

"Evet. Onu nasıl anladın?"

"Eskisi gibi mutlusun. Heyecanlısın. Enerjin yüksek."

"Hala senden de hiç bir şey kaçmıyor."

"Kaçar mi hiç? Baksana şu gözlere."

"Halam benim ya."

"Ben de sana bir şey soracaktım oğlum. Yavuz ile ne zamandır sevgilisiniz?"

Cümleyi duyması ile Yavuz'un yedikleri boğazında kaldı. Öksürük krizi tuttu. Suratı kıpkırmızı oldu. Hemen suyu uzattım. "Hala ya. Öyle denir mi? Çocuk boğuluyo."

Halam sırıttı. "Sırtına vur."

***

Yeni bölümle karşınızdayım. Önceki bölümün devamı olarak başlıyor. İyi okumalar🤔

SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin