Yavuz
Tunç , Atakan'ın üzerine yürürken sonunun kötü biteceğini tahmin ederken , karşısına geldiğinde yumruğu suratına gömeceği için gözlerimi kapattım.
Beklediğim gibi olmadı. Tunç gülümsedi. Atakan'ın koluna girdi. "Gel Atakan. Ben seni kalacağın odaya götüreyim." Derin bir oh çektim.
Atakan şapşal şapşal sırıtarak Tunç ile birlikte yürüdü.
(Odada Tunç ile Atakan arasında olanlar- Bu kısmı Yavuz görmüyor)
"Gel Atakan'cım"
"Enişte bey zahmet ettin buraya kadar."
Odanın kapısına geldiklerinde Tunç , Atakan'ı sırtından içeriye itti. "Geç lan içeri!"
"Enişte bayağı sertsin. Yavuz yaşadı."
Tunç bu son söze iyice sinirlendi. Atakan'ı yakasından tutup duvara çarptı. "Bak Atakan efendi. Yavuz sana iyilik olsun diye eve çağırdı. Ben de onu kırmadım. Ama seni gebertirim!" Kolunu dirseğinden katlayıp tersi ile Atakan'ın boğazına bastırdı.
"Enişte sert seviyorsun onu anladık. Ama bu fazla olmadı mı?" Kesik kesik konuşuyordu.
Tunç ciddiyetini bozmadan kolunu çekti. "Lan sevgilimin götüne şaplak atmak nedir? Hadi diğer sululuklarını görmezden geldim."
"Ya tamam kızma. Ben biraz boş boğazlıyım. Bakma bana sen."
"Bak misafirimsin diye bir şey demiyorum. Elin ve ağzın rahat durduğu sürece kendini toparlayana kadar kalabilirsin." Yavuz sakinleşmişti.
"Elim durur ama ağzım konusunda garanti veremem."
"Oha! Hoşt! " Tunç yumruğunu havaya kaldırdı.
"Lan dur ! Dur! Konuşmadan duramam anlamında."
"He bende şey sandım."
"Ne sandın kız?"
"Anla işte." Tunç eliyle 'blowjob' hareketi yaptı.
"Çüş!" Atakan hiç böyle düşünmemişti.
"Neyse rahatına bak. Acıkırsan ya da bir şey içmek istersen mutfakta herşey var." Tunç sinsice uyarıları yaptıktan sonra odadan çıkıp Yavuz'un yanına döndü
Yavuz
Tunç geri döndüğünde gayet sakin görünüyordu. Atakan'a bir şey yapmamış olmasını umarak sordum. "Hayatım ne konuştunuz?"
Yüzündeki ifadeden bir şey anlayamıyordum. "Hiç!"
"Atakan hala tek parça mı?"
Güldü. " Sen de beni iyice agresif belledin. Yatağını hazırladım. Öyle havadan sudan konuştuk. Geldim."
Pek ikna olmadım ama daha fazla deşmek istemedim. "Tamam hayatım."
"E hadi birer kahve içelim. Yapar mısın aşkım."
"Kurban olsun aşkıma." Kahve yapmak için mutfağa geçtim. Kahveleri hazırlarken Tunç yanıma geldi ve arkamdan sarılıp enseme öpücükler kondurmaya başladı. Anlık olarak gözlerimi kapatıp ağzımdan kısık sesle 'ah' çıktı.
Tunç sırıttı. "Öpünce bu kadar etkileniyorsan , şey yaparken nirvanaya çıkıyorsun galiba."
"Diyene bak." Arkamı dönüp Tunç'u hazırlıksız yakaladım. Kendime çekip kulağını emdim. Kendini kollarıma bıraktı. "Ne oldu? Birileri eridi mi?" Dalga geçme sırası bendeydi.
"Haklısın aşkım. Sana dayanamıyorum." Tunç tekrar yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma kilitledi. Bir süre öpüştük. Öptükçe öpesim geliyordu. Dudaklarımı bırakmadan beni arkamdaki tezgaha yasladı. Sertliğini bana bastırınca istemsizce inledim. Ellerimi kalçalarına koydum. Kendini bana bastırdıkça kalçalarını sıkıyordum.
Geri çekilince nefes nefese konuştum. "Aşkım odamıza mı geçsek?"
Tam o sırada Tunç arkama bakıp bağırdı. "Lan kahve taştı!" Hemen altını ocağı kapatıp ortalığı temizledik.
"Aşkım biz yanyana mutfakta on saniye kalınca illa bir şeyler telef oluyor."
Tunç elimi tutup beni çekti. "Hadi aşkım uyuyalım artık. Yarın klinikte bir sürü işimiz var."
İtiraz etmeden elini öpüp beni çekmesine izin verdim. Odamıza geldik. Uyumak için üstümüzü değiştirip yatağa girdik. Genelde birimiz yan yatıp diğeri arkadan sarılırdı. Tunç ona sarılmam için yan yattı.
***
Odanın kapısı kırılır gibi vurulup açıldıktan sonra ikimizde fırladık. "Lan ne oluyoruz!" Gözlerimi açmaya çalıştım.İçeri giren Atakan'dı. "Yavuz korkuyorum."
"Niye Atakan?" Sesim bezgin bir tondaydı.
"Şimşekler çakıyor. Ben çok korkarım."
Şaşkın şaşkın Atakan'a bakan Tunç araya girdi. " Ya kaç yaşındasın sen?"
"Cidden Atakan ya." Ben de tepki göstermiştim.
"Ya ne yapayım? Çocukluktan kalan bir korku. Özür dilerim."
Öyle söyleyip boynunu bükünce Tunç azarladığına pişman oldu. "Tamam gel bu odada kal. Kanepede uyursun."
"Teşekkür ederim." Atakan minnettar bir bakış atıp kanepeye uzandı. Biz de uykumuza kaldığımız yerden devam ettik.
Gözlerimi açtığımda susadığımı farkettim. Yanımda mışıl mışıl uyuyan Tunç'a baktım. O kadar güzel uyuyordu ki gülümsemeden edemedim. Mutfağa gittim. Gözlerim hala yarı kapalıydı. Mutfağın ışığını açar açmaz karşımda gördüğüm surat ile çığlık attım. "Aaaa!"
Benim çığlığım ile o da çığlık attı. "Awww."
Adrenalinin etkisi ile tokadı geçirdim. Tanıdık sesi duyunca kaşlarımı çattım. "Atakan?"
"Lan ellerin katır toynağı gibi ya. Kıydın güzel yüzüme."
"Ya o suratındakiler ne öyle? Tanıyamadım. Zaten uykuluydum. Özür dilerim."
Tunç ise bağırışmaları duyup yanımıza gelmişti. "Ne oldu ya?"
"Hayatım Atakan'ı tokatladım."
Gülümsemesini eliyle sakladı. "Neden?"
" Atakan maske sürmüş suratına. Kapkara bir şey. Su içmeye kalkmıştım. Mutfağın ışığını açınca böyle bir suratla karşılaşınca ne yapacağımı bilemedim. Tokat attım bende."
"Ohh!" Tunç önce asıl tepkisini gösterdi. Sonra Atakan'a bakınca ses tonunu ve nidasını değiştirdi. "Vah ! Vah! "
Sırıtmadan edemedim." Hadi uyuyalım artık ."
***
Sabah tatlı gün ışığının okşaması ile uyandım. Tunç'u da öperek uyandırdım. Horul horul uyuyan Atakan'ı görünce yüzündeki gülümsemesi soldu. "Cidden biz bu seste nasıl uyumuşuz?" diye bana sordu.
"Hayatım belki de yorulmuşuzdur. Hadi kahvaltı hazırlayalım." Mutfağa gittik. Kahvaltı hazırlamaya başladık. Aniden aklıma o tarih geldi. Yarın o tarih geliyordu. Tunç 'a söylesem nasıl karşılardı diye düşünürken bütün neşem kaçmıştı.
***
İlk yayınladığımda yazım hatalarını kontrol etmemiştim. Ufak tefek hataları düzelttim. İyi okumalar ♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...