Yavuz
Ekrana kilitlendim. Tunç'un gösterdiği mesaja bakıyordum. Yine bizim fotoğraflarımızın çekildiğini anladım. Bu mesajı atan kişi ile eve fotoğrafları gönderen kişi aynı olmalıydı. Tunç ile göz göze geldik.
Tunç iç çekti. "Kim bizimle neden oyun oynuyor. Gerçekten anlamıyorum."
Elimi onun omzuna koydum. "Sakin ol hayatım. Bulacağız elbet bunu yapanı."
"Off ! Umarım. Umarım buluruz." Tunç yine stres yapmıştı.
Fotoğrafları atan kişiye cevap verdim.
"Kimsin? Bu oyunu bize neden oynuyorsun?" Bir süre cevap gelmesini bekledik.
Cevap gelmişti. "Kim olduğumu boşver. Mutluluğu haketmiyorsunuz."
"Peki derdin ne? Ne istiyorsun?"
"Ayrılmanızı." yazdı isimsiz kişi.
Tunç bilgisayarı tekrar önüne aldı. "Biz ayrılırsak eline ne geçecek Allah'ın cezası. Hem bu fotoğraflar ile ne yapabilirsin ki?" yazdı.
"Bunlarda bir şey yok. Ama bunlarda var."
Daha önce görmediğimiz fotoğraflar gelmeye başladı. Fotoğraflarda Tunç ile klinikte öpüştüğümüz görüntüler vardı. Ofisin dışından , çekildiği belliydi. Fotoğraflarda pencereler görünüyordu. Tunç iyice sinirlendi. Sakinleştirmek için elimi omzuna atıp kendime bastırdım. Cevap yazdı. "Bana bak şeref yoksunu. İstediğin para ise vereyim. Çık git hayatımızdan."
"Paraya ihtiyacım yok. Başkasını mutsuz edenlerin mutluluğu haketmediğini düşünüyorum." diye cevap geldi.
"Allah belanı versin. Elinden geleni ardına koyma." Tunç'un son yazdığı iletilmedi. Yazan kişi hesabımı engellemişti.
Tunç'un bedenini bana doğru çevirdim. Ellerini tuttum. "Takma kafana. Hiç bir şey yapamaz. En fazla ne yapabilirki."
Tunç ellerimi kaldırıp öptü. "Hayatım derdim fotoğrafların ortaya çıkması ya da rezil olma korkusu değil. Rezil olacak bir şey yaşamadık. Ama çirkin bir şekilde basına sızdırılırsa hem vakıf için hem klinik için iyi olmaz. Ayrıca seni de düşünüyorum. Gayet başarılı bir veterinersin. Adın kötüye çıksın istemem."
Ellerimi omuzlarına koyup kendime çekerek sarıldım. Kokusunu çekerek boynundan öptüm. Geri çekildim. "Bir kere olsun kendini düşün. Senin o temiz kalbine kurban olurum."
Gülümsedi. Bana doğru eğilip dudaklarıma baskılı bir öpücük kondurdu. "Hadi kalkalım. Gidelim müstakbel evimizi görelim."
Hazırlanmak için yatak odasına girdik. Önce üstümü çıkardım. Dolabı açıp üstüme bir şeyler aldım. Tunç'un beni izlediğini farkettim. "Biri beni gözetliyor."
Sırıttı. "Analar ne taşlar doğuruyor be. Seni taş ocağından mı çıkardılar mübarek. Bu ne seksapalite." Yanıma gelip belimden sarıldı. Enseme öpücükler kondurdu.
"Beni bilmem de belimden sarılan afeti görsen kendisine aşık olurdun."
Ettiğim iltifat ile tekrar ensemden öptü. "İsterse kainat güzeli olsun. Ben beline sarıldığım çocuğa aşığım."
"Bak sen laflara ya. Çapkın seni." Yüzümü ona dönüp dudaklarına kavuştum. Öpüşmemiz derinleşti. Ama çıkmamız gerekiyordu. Nazikçe geri çekildim. Üstümü giydim. Hazırlandım. Portakal'ı besledikten sonra çıktık.
***
Beğendiğimiz evi gösterecek olan emlakçıyı evin önünde bekliyorduk. Bahçesi fotoğraflardaki gibi çok güzel görünüyordu. Etrafı kolaçan ederek Tunç ile sohbet ediyorduk. Konuşmaya daldığımız için yakınıma kadar gelen adamı göremedik. Seslenmesi ile dikkatimiz ona kaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...