Tunç
Uyandığımda Yavuz'un nefesini hissetmek bana huzur veriyordu. Bir süre onu uyurken izledim. Yüz hatlarını her seferinde ezberliyordum. Ben ona dalıp gitmişken hemşire içeri girdi.
Bizi sarmaş dolaş görünce sırıttı. "Günaydın Tunç bey."
Yataktan kalkıp doğruldum. "Sandalye rahatsız olunca birlikte uyuduk." dedim.
Hemşire gülüşünü artık saklamıyordu. "Sorun değil." Yavuz'u uyandırıp rutin bir kontrol yapmak için ona seslendi. "Evet! Hastamız belli ki yerini sevmiş. Uyanası yok gibi."
Yavuz'a doğru eğildim. "Yavuz uyanır mısın? Hemşire hanım geldi. Bir kaç kontrol yapması gerekiyor."
Yavuz yavaşça gözlerini araladı. "Aşkım?" Uyku sersemi suratıma bakıyordu.
Boğazımı temizleyerek kaşlarımla hemşireyi işaret ettim. "Hemşire hanıma yardımcı olalım."
"Tamam hayatım." Yerinde doğruldu. Gayet rahattı konuşurken. Ben ise hala tanımadığım insanların yanında çekinerek konuşuyordum.
Hemşire işini bitirdikten sonra elindeki dosyaya bir şeyler yazdı. "Kolunuzu zorlamayın bir süre. Her şey normal. Bugün istediğiniz zaman çıkabilirsiniz. Geçmiş olsun." Güler yüzlü bir şekilde konuşmasını bitirdi. Çıkarken tekrar döndü. "Bu arada hastane masrafları ödendi. Dilediğiniz zaman taburcu olabilirsiniz." Hemşire odadan çıktı. Ödemeyi yapanın halam olduğu konusunda şüphem yoktu.
Yavuz ise elini uzatıp ona doğru gitmemi ister gibi bir haraket yaptı. Elini tutup yanına oturdum. "Benim koca bebeğim nasıl bugün? diye sordum.
Yanına oturduktan sonra ellerini belime doladı. Çenesini ise boynuma bıraktı. "Daha iyiyim. Sen de yanımdasın. Bomba gibiyim hatta." Gülerek boynuma öpücükler kondurdu.
Ani bir refleks ile gözlerimi kapatıp boynumda ona yer açtım. "Hayatım. Hastanedeyiz." dedim.
Öpmeye devam etti. "Ne olmuş yani? Sevgilimi öpemez miyim?"
"Ya deli misin? Elbette öpersin." Kafamı çevirip dudaklarımla dudaklarını buldum. Hafifçe emerek dudaklarından öptüm. Arkası kesilmedi. Bir süre öpüştük. Geri çekildim. "Öpersin ama yeri değil sanki. Hadi evimize gidelim artık."
"Gidelim aşkım." dedi. Yavaşça yerinden kalktı. "Portakal!"
Aniden bağırınca sıçradım. "Ayy! Ödüm koptu ya. Sakin ol. İyidir o." dedim.
"Ama aç kaldı yavrum ya. Hemen benim eve gidelim aşkım." dedi acele ederek.
"Tamam dur. İncitme bir yerini. Hadi gir koluma." Tamamen toparlanıp çıktık.
***
Eve girer girmez ilk iş miyavlayarak ayağımıza dolanan Portakal'a mama vermek oldu. Sonra salona geçtik."Hayatım bir isteğin var mı? Hazırlayayım. Ya da çıkıp alabilirim istersen." diye sordum.
"Gel buraya. Şöyle yanıma. Başka hiç bir şey istemiyorum." dedi.
Yanına gidip oturdum. Sağlam olan kolunu açtı. Kendime onun kollarına bıraktım. Saçlarımdan öptü. Sıcak nefesi yeniden hissettim. "Hayatım kliniği arasak mı? İhmal ettik orayı." dedi
"Merak etme. Halam ilgileniyor. Sen iyileşene kadar yerine bakması için birini ayarlayacak. Dün gece seni ziyarete geldiğinde konuştuk. Sen uyuyordun."
Eliyle saçlarımı okşadı. Çenemden tutup dudağıma eğildi. Öpüşürken arada konuşmaya çalışıyordu. "Sen böyle hep ultra çekici ve düşünceli olmak zorunda mısın?"
"Hımm. Öyle miyim?" Öpüşmemiz derinleşmişti. Kendine koltuğa bıraktı. Üstüne çıkıp tek bacağımı bacaklarının arasına yerleştirdim. Dilimi ağzına gönderdiğimde inlemeler ile karşılık verdi. Bir elimle yanağını tutarken boşta olan elimi kalçasına götürdüm. Bir süre daha öpüştükten sonra başımı göğsüne koyarak üstüne uzandım.
Elini saçıma götürdü. Ağır ağır saçlarımı okşamaya başladı. "Aşkım?" dedi
"Efendim hayatım?" Başım göğsünde olduğu için yüzünü göremiyordum.
"Hani yeni ev planımız vardı ya. Onu ne zaman hayata geçiririz?"
Bir süre düşündüm. Kafamı kaldırıp gözlerimizi buluşturdum. "Sen ne zaman istersen. Çolak kahramanım benim!" Son cümlemi dalga geçerek söylemiştim.
"Ya demesene öyle. Kolum iyi olacak."
"Ayrıca sana kızgınım hala. Sen haline dua et. Komiser nezarete atsa karışmazdım. Ama kıyamıyorum işte."
Kaşlarını kaldırıp utangaç bir bakış attı. "Çok saçmaladım değil mi?"
"Ya hayatımın anlamı. Elbette benim için öyle kahramanlıklar yapman çok tatlı ama o kadar polis varken sana mı düştü?"
"Dayanamadım işte." Dudaklarını büzdü.
"Yapma öyle ya. Koca bebeğim ya. Tamam boşver artık. Geçti gitti. Ben senin için endişelendim sadece."
Kollarını belime atarak beni sımsıkı sardı. "Ölürüm sana."
"Öyle bir salaklık yapma. Üstüne bir kere de ben gebertirim."
Sırıttı. "Sen çok mu şımardın ne?"
"Hayır! Sakın!" Daha kaçamadan beni gıdıklamaya başladı. Tek elini kullanabildiği için bunu avantaja çevirip üstünden kalktım.
"Ama bu haksızlık." diye mızmızlandı.
Şimdi sıra bendeydi. Gıdıkladıkça gülüşü sıklaştı. "Ne diyorduk en son?" Bende gülüyordum.
"Aşkım! Affet! Ayy! Çatlayacağım!"
Ellerimi çekince derin bir nefes verdi."Hadi kalk bakalım. Bu kadar miskinlik yeter. Evlere bakalım internetten."
Heyecanlandı. "Harika fikir!" Ayaklandı. Yatak odasına gidip bilgisayarı getirdi. "İşte burada."
"Bakalım bize göre bir şeyler var mı?"
Diz üstü bilgisayarı kucağıma aldım. Yavuz ise yanıma sokuldu. Bir emlak sitesinden evlere bakmaya başladık. İlk baktıklarımız çok içimize sinmedi. Araştırmaya devam ettik.Evlerden bir tanesini geldiğimizde Yavuz heyecanla yükseldi. "İşte bu! Şunun bahçesine bak. Aşkım bu olsun mu?" diye meraklı gözlerle bana sordu.
Ben de beğenmiştim evi. "Harika. Neden olmasın?" diyerek gülümsedim.
" O zaman yarın gidip bu evi yakından görelim mi?" dedi.
"Gidelim aşkım." Siteyi kapattığımda arkada Yavuz'un sosyal medya hesabının açık olduğunu gördüm. Bazı yeni mesajlar gelmişti. Mesajları açtım. Yavuz o sırada telefonla ilgileniyordu. Gördüğüm şey beni bir hayli şaşırttı. O sırada Yavuz'un ilgisini çekmek için onu dürttüm. "Şuna bak."
O da benim gibi şaşırdı. "Vay şerefsiz!" diye tepki verdi. Birbirimize bakıp sonra tekrar ekrana baktık.
***
Tazecik yeni bölüm. İyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...