51.Bölüm

1.8K 135 79
                                    

Tunç

Telefonumun çalması ile irkilerek uyandım. Arayan halamdı. Hemen açtım.

"Alo , halacım?"

"Tunç , oğlum. Acilen bana gelir misin?"

Yerimde doğruldum. Kötü bir şey olmamasını dileyerek sordum. " Acil bir durum mu var?"

"Evet. Gelince anlatırım."

"Tamam halacım." Yavuz'u uyandırmamak için yastığa ufak bir not bırakıp hazırlandım. Hızlıca çıktım.

***

Halamın apartman dairesindeki evine geldiğimde zile basıp içeri girdim. Kapı sorgusuzca açılmıştı. Asansör yukarıda olduğu için gelmesini beklemeden merdivenlerden çıktım. Kapıyı çaldım. Nefes nefese kalmıştım.

Açılan kapı ile güler yüzü ile görmeye alıştığım kadını çok üzgün ve ciddi görmüştüm. " Gel oğlum."

İçeri girdik. Merakla anlatmasını beklerken nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. "Hala sorun nedir?"

"Benim acilen Fransa'ya gitmem gerekiyor. Annem fenalaşmış. Bu süre zarfında vakıfla senin ilgilenmen gerekiyor oğlum."

"Durumu nasıl? Yani geçen sene geldiğinde anlatmıştı hani. Kurtulma şansı ne kadar?"

"Yaşından dolayı şansı düşük. Gidince öğreneceğim ayrıntısı ile. Ben akşam üzeri gidiyorum. Dönüş ne zaman olur bilemem. Ama senden ricam vakfın işlerini aksatmaman oğlum."

Elini tuttum ve öptüm. "Elbette halacım. Gözün arkada kalmasın. Seni bırakayım mı hava alanına?"

"Sen hiç zahmet etme. Vakıftan bir arkadaş bana yardımcı olacak. Sen erkenden vakfa geçer misin?"

"Tamamdır. " Ayağa kalktım. Kapıya doğru geldik. Sımsıkı sarıldım. Yanaklarımdan öptü. Ellerini tuttum. "Gözün arkada kalmasın."

Eliyle yanağımı okşadı. "Sen varken gözüm arkada kalmaz."

"Beni mutlaka haberdar et." Son kez sarılıp oradan ayrıldım. Hızlıca eve geçip üstümü değiştirecektim. Oradan da vakfa geçecektim.

***

Kendi evime gelmiştim. Yavuz'u uyurken bırakıp çıkmıştım. Sanırım hala uyuyordu. Notumu görse arar diye düşündüm. Üstümü değiştirip çıktım. Arabaya bindiğimde onu aramak için telefondan numarasını çevirdim. Kulaklığı taktım.

"Alo?" Uykulu bir ses beni karşıladı.

"Hayatım uyandırdım mı?" dedim.

"Uyandım aşkım. Ama sen neredesin?"

"Hayatım halam çağırmıştı acilen. Ona gelmiştim. Sana kıyamadım uyandırmaya. Şimdi vakfa geçiyorum."

"Kötü bir şey yok umarım."

"Var mı yok mu öğreneceğiz. Halam Fransa'ya gidiyor. Babaannemin durumu ağırlamışmış."

"Hadi ya. Çok geçmiş olsun. O zaman ben de kliniğe geçeyim. Sonra yanına uğrarım olur mu?"

"Olur aşkım. Öpüyorum seni. Dikkatli ol giderken."

"Tamam bir tanem. Görüşürüz."
Telefonu kapattığımda az bir yolumun kaldığını farkettim.

Vakıfa vardığımda tanıdık yüzlere selam verip odama geçtim. Halamın sekreterini çağırıp durumu anlattım. Bir süre burada olacağımı ve bu haftanın programını istedim. Kendimce bir plan yaptım. Yapılacak olan ödemeleri kontrol ettim. Son olarak minik Berke'yi sordum. Gelmişler ama ben burada değildim. Adreslerini aldım. Mutlaka ziyerete gidecektim.

Saate baktığımda geçen zaman şaşırmıştım. Yavuz'dan herhangi bir ses seda çıkmamıştı. İşi bitmedi diye düşündüm. Aradım ama açmadı. Yoğun olduğunu düşünerek kliniği aradım.

"İyi günler Çetinoğlu Vakfı Kimsesiz Hayvanlar Kliniği. Buyrun."

"Saliha Hanım , Tunç ben."

"Buyrun efendim."

"Yavuz bey klinikte mi? Kendisine ulaşamadım da."

"Evet efendim. Bugün bir yoğunluk var. Üst üste ameliyatlar oldu. Şu an yine bir ameliyatta."

"Tamamdır Saliha Hanım. Kolay gelsin. Ben sonra ulaşırım."

Başka işim kalmadığına göre minik Berke'yi ziyaret etmek istedim. Sonra da Yavuz'un yanına geçecektim. Toparlandıktan sonra odamdan çıktım. Halamın sekreterine bugünü halama rapor etmesi için bilgi verdikten sonra vakıftan ayrıldım.

***

Aldığım adrese geldiğimde eski mahallemi hatırladım. Eski mahallem gibi parasız ama dostlukların ve aile bağlarının olduğu bir yere benziyordu. Kapı önlerinde oturan ve sohbet eden teyzeler, oyun oynayan çocuklar ve sohbet eden esnaf... Hepsi çok doğal ve güzeldi.

Minik Berke'nin evinin önünde durduğumda evlerine şaşırdım. Dışarıdan virane gibiydi. O yaşta bir çocuk bu evde sağlıklı büyüyemezdi. Kapıyı çaldım. Berke'nin annesi açtı?"

"Siz? Tunç bey! Hoşgeldiniz. Buyrun içeri."

"Hoşbuldum efendim. Sizleri görmek için geldim."

İçeri girdiğimde Berke koşarak bacağıma sarıldı. Koltuk altlarından tutarak yukarı kaldırıp kucağıma aldım. " Hoppa! Kocaman olmuşsun Berke."

"Tunç abi hoşgeldin." Minicik dudakları ile yanağıma bir öpücük kondurdu. Odadaki tek koltuğa oturdum. Zaten çok az eşya vardı. Hepsi de eski ya da kırık döküktü.

Berke'nin annesi tekrardan odaya girdiğinde elinde çay tepsisi vardı.
"Zahmet etmeseydiniz."

"Olur mu Tunç bey. Evimize misafir gelmişsin. Zaten çaydan başka bir şeyim yok sana ikram edeceğim."

"Hiç sorun değil. Amacım sizi görmekti. Vakıfa uğramışsınız. Ben yoktum. Durumunuzu anlattınız mı?"

"Yok be Tunç bey. Geldim ama anlatamadım. Yapamadım. Sizi görmek için gelmiştim. Sizin olmadığınızı söylediler. Sağolsunlar çok ısrar ettiler. Bir abla vardı. Halanmış sanırım. O da çok ısrar etti ama gururuma yediremedim."

"Bunun gururu yok ki ablacım. Çocuğun büyüme çağında , sen de yalnız bir kadınsın. Ekonomik sıkıntın var. Çözelim işte."

"Bilmem ki?"

Kadın karşılıksız hiç bir şeyi kabul etmeyecekti. Aklıma farklı bir çözüm geldi. "Bak şöyle yapalım. Biz sana ev tutalım. Eşyalarını alalım. Sana da iş bulalım. Çalıştıkça ödersin. Olur mu?"
Elbette para almayacaktım ama ikna etmek için aklıma başka bir şey gelmedi.

"Tamam. Sonra ödeyeceksem olur." Kadının güldüğünü görünce şaşırdım. Sanırım gülmeyi unutmuştu. Bu gülümseme ona iyi gelmişti.

Berke ise yanımda otururken kucağıma atladı. Boynuma sarıldı. "Oley! Güzel evimiz olacak."

Annesi kızar gibi oldu." Oğlum ayıp ama."

Gözlerimle sorun olmadığını belli ettim. Artık kalkmalıydım. " Bana müsaade. Sizleri en kısa zamanda vakıfa bekliyorum. " Vedalaştıktan sonra ayrıldım. Berke'yi kucakladıktan sonra çaktırmadan cebine bir miktar para sıkıştırdım. Gelene kadar idare etmeleri için. Direk versem kadın parayı almazdı.

***
Kliniğe geldiğimde saatin geç olduğunu farkettim. İçeriye girip danışmadaki Saliha Hanım'a selam verdim. "Yavuz nerede ?"

"Efendim ofisteler."

"-ler? Kim var yanında?"

"Yeni gelen veteriner bir beyefendi."

"Anladım."

Ofise doğru yöneldim. Kapıya yaklaştığımda içeriden gelen sesler geldiğini duyunca bit süre dinledim. Sonra ise kapıyı vurup girdim.
"Ne yaptığını sanıyorsun? Çek elini!"

***
Yeni bölüm canlarım. Tahmin etmenizi istiyorum. İçeride ne oldu? Tunç neyi gördü ve duydu. Oylar ve yorumlarınıza ihtiyacım var. Bxb kategorisinde 1inciydik 3üncü olmuşuz ☹️. İyi okumalar♥️ sonraki bölümü okumadan önyargılı olmayın tek diyeceğim bu şu an için 😅

SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin