68.Bölüm

1.4K 114 55
                                    

Yavuz

Klinikte yoğun günler başlamıştı. Mesleğimi yapmayı özlemiştim. Gün boyu bir kaç ameliyat ve bir çok hayvan dostumun tedavisini yapmıştım. Yine bir ufaklığı muayene ettikten sonra odama geçmiştim. Geçmiş dosyalara bakıyordum. Saate baktığımda çıkmama vardı. Bir süre eski dosyaları inceleyebilirdim. O sırada kapının çalması ile dikkatim dağıldı. "Girin lütfen?" Tunç'un halasını görünce şaşırmıştım. Hemen ayağa kalktım. "Efendim hoşgeldiniz."

"Hoşbulduk Yavuzcum." Yanına ulaştığımda beni kucakladı. "Rahatsız etmiyorum umarım."

"O ne demek efendim. Estağfurullah. Buyrun lütfen." Masaya yerim geçtim ve karşımdaki masaya oturması için elimle işaret ettim.

"Yavuzcum geçen gördüğüm ufaklık vardı ya. Onu artık almak istiyorum. Senden bir ricam daha olacak. Bu ufaklık için bir ihtiyaç listesi verirsen bana asistana göndereceğim. Hepsi alınsın. Hiç bir şeyi atlamayalım lütfen."

"Tabii ki, çok memnun oldum. Unutmamışsınız." Hızlıca bir kağıt alıp yavru kedi için neler gerekebileceğini yazdım. Hiç bir şeyi atlamadığıma emin olmak için listeyi kontrol ettim. "Efendim işte liste." Listeyi uzattım.

"Çok teşekkür ederim. O zaman gidip alalım mı yavrumu." dedi her zaman ki güler yüzü ile.

"Olur efendim." Ayağa kalkıp kapıya yöneldik. "Ayrıca ufaklık mamaya alıştı. Sizi zorlamayacaktır." aklıma gelenleri söylüyordum.

"Çok teşekkür ederim. Ha bu arada Tunç hala vakıfta. Biraz geç çıkacakmış. Eğer istersen çıkışta gidebilirsin. Ya da eve gidersen haber etmeni rica etti senden."

Tunç'un halası ile bir aile gibi bu konuları konuşmak ben mutlu etmişti.
"Teşekkürler efendim. Ben çıkışta giderim." Kedilerin tutulduğu odaya geldiğimizde yardımcılardan birine de ufaklığı hazırlamaları için haber vermiştim. İçimden 'keşke her yavru böyle güzel yuvalar bulabilse' diye geçirmeden edemedim.

***
Arabayı durdurup uygun bir yere park ettim. Vakıf kapısına yöneldim. Danışmaya selam verdikten sonra Tunç'un odasına çıkmak için asansöre bindim. Tunç'un odasına vardığımda içeriden garip sesler geliyordu.

"Evet. İşte böyle. Devam et. Ohh! Harikasın."

Ne olduğunu anlamadan hızlıca kapıyı ittim. "Ne oluyo lan burada!" Kapıyı açar açmaz duraksamıştım. Duyduğum sesler ile alakalı hiç bir şey olmuyordu.

Tunç kahkahalara boğuldu. Gülme krizine girmişti. "O surat neydi öyle! Çatlayacağım. Nasıl bakıyor. Kıyamam aşkıma ya." Yanıma gelip yanağımdan öptü.

"Hayatım manyak mısın? Böyle şaka mı olur?" O masasına oturdu. Ben de masanın ucuna tek kalçam ile oturdum. "Hem sen geldiğimi nasıl anladın?" diye sordum.

"Danışmayı tembihledim. Sen gelince bana haber verdiler. Yüzünü görmen lazımdı." Gülmesi bitti. Şimdi ise sırıtıyordu.

"Sulu şakanı yesinler senin." dedim gülerek.

Ayağa kalkıp yanıma geldi. Kendini bana bastırıp. Dudağıma yapıştı. Geri çekildiğinde sırıtıyordu. " Ben de seni yiyebilir miyim?"

"Bir düşüneyim. Olabilir." dedim. Elimle kafasını tutup onu kendime çektim. Uzunca öpüştük. Tüm vücudu üstümdeydi. Geri çekildiğimde dudağı kızarmıştı. " Aşkım ofis fantezin yoksa duralım. Yoksa o dudaklar ile buradan çıkamazsın."

"Ne?" Telefonu alıp ön kamerasını açıp kendine baktı. "Oha. Hayatım öpmemişsin. Yalayıp yutmuşsun resmen."

Kıkırdadım. "Fena mı oldu. Kıpkırmızı dudaklar işte." dedim.

SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin