Buradan hayalet okuyucularıma kalbimin derinliklerinden sevgilerimi gönderiyorum ve soruyorum: canımcığım okuyorsun madem neden oy vermiyorsun? Beni üzüyorsun...😔
Hadi iyi eğlenceler o halde... :)
Taehyung'un teklifini kabul edeceğim.
Ama kesinlikle para için ya da Taehyung istiyor diye değil, Jimin için, onu kaybetmek istemediğim için kabul edeceğim.
Taehyung'un penceresinden bakıp bu olayı bir kazan-kazan olarak göreceğim. Ama ben Jimin'i tekrar kazanacağım. O benim için özel biri.
Seul'e geldiğimde, teyzem dışında bana içtenlikle yaklaşan ilk kişi Jimin'di, ne zaman ihtiyacım olsa yanımda oldu, her türlü desteğini verdi, seviyorum da onu, bir sevgili gibi olmasa da. Zamanla duygularım değişebilir.
Teklifi kabul edeceğim için artık part time işlere gitmeme de gerek kalmayacak. Böylece ona ayırabileceğim ekstra zamanım olacak. Tıpkı onun düşündüğü gibi.
Elime geçecek olan parayı da burs olarak düşüneceğim. Üstelik yeni bir işim olacak, YeonTan'ı gezdirmek. Bir nevi alacağım parayı alnımın teriyle kazanacağım.
İstediğiniz kadar vicdanımı rahatlatmaya çalıştığımı söyleyebilirsiniz. Bu, benim için kesinlikle ticari bir anlaşma değil, gönül kazanma olacak.
***
Otobüs, varış yeri olan tam da dün sabah kalktığı yere ulaşmıştı. Kampüs içinde indiğimizde yurda gitmeme yine Jungkook yardımcı oluyordu. Bu kez Taehyung ve Jimin de bize eşlik ediyorlardı. Jungkook'un valizini Taehyung, benim ufak çantamı ise Jimin taşıyordu.
Tuhaftı o andaki atmosfer, Jimin hem benimle muhatap olmuyordu hem de çantamı taşıyordu.
Yurt girişine geldiğimizde artık daha ileriye gidemeyeceklerini bildiğimden her birine oracıkta teşekkür edip Haru'dan yardımcı olmasını isteyeceğimi söyledim. "Teşekkür ederim. Bir de... Ben bütün hafta sonu koca bir bebek gibi sürekli size yük oldum, özellikle sana Jungkook. Özür dilerim."
Lafı bile olmayacağını söyleyen Jungkook bütün zıpırlığıyla devam etti. "Keşke içeri kadar bırakabilseydim seni. Kız yurdu nasıl bir yermiş görmüş olurdum. Cidden içeride iç çamaşırıyla mı geziyorsunuz?"
Taehyung'un, ensesine attığı şaplakla afallamıştı Jungkook, gözleri kocaman olmuştu ona bakarken. "Ne? Sen merak etmiyor musun sanki?"
Jungkook'a saçmalamamasını söyleyen Taehyung bir yandan da önünde durduğumuz binaya göz gezdiriyordu, sanki olduğu yerden içeriyi görebilecekmiş gibi...
Gün geçtikçe, sohbetlerimiz ilerledikçe anlatılanlardan ya da onları tanıdığım ilk günden daha farklı olduklarını görebiliyordum. Kesinlikle samimi ve içtenlerdi; soğuk, havalı ve kasıntı halleri sadece dışarıdan görünen bir kabuktu. Taehyung? Hala tartışılır....
***
Odama çıktığımda ilk iş duşa girdim ve yol yorgunluğunu üzerimden attım. Benden sonra duşa giren Haru'nun yokluğunu fırsat bilip Taehyung'u aradım. Aramayı cevapladığında ilk sorum yalnız olup olmadığıydı.
"Evdeyim yalnızım."
"Tamam. Ben ... Teklifini kabul ediyorum ama şartlarım var."
"Seni dinliyorum" demişti son derece soğuk sesiyle.
"Söylediklerini yapacağım ama bunu, karşılığında para alacağım için yapmıyorum, bunu bilmeni istiyorum. O vereceğin parayı da burs olarak kabul edeceğiz, ikimiz de. Ve bunu Jimin'e sen izah edeceksin. Yani bana burs bulduğunu söyleyeceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On His Pillow
FanfictionKim TaeHyung bir anlığına, doğru olduğunu düşündüğü bir karar verdi. Bu kararın sonuçlarını hiç düşünmemişti. Şimdiyse hiç bir şey eskisi gibi değildi. * * * Yayımlanma Tarihi: 23.12.2020 Bitiş Tarihi: 10.05.2021 #OnHisPillow #3 (#kth)