18

418 48 19
                                    

((Bu bölümü yazarken duygularıma yenildim ve ağladım. Bilin istedim!))

Gözlerimi açtığımda başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Dün gece neden o kadar içmiştim ki? Alkolle pek aram yoktu oysa ki! Kesinlikle bir daha SeokJin oppanın gazına gelmemeliydim.

Bir ağrı kesiciye ihtiyacım vardı, ama önce bir şeyler atıştırmam gerekiyordu.

Yataktan kalkmış terliklerimi giymiştim. Odamdaki banyoda sabah rutinimi tamamladıktan sonra mutfağa inmek üzere odadan çıktım. 

Ufaklıklar çoktan okula gitmişti. Ev sessizdi. İç sesim bugün bütün dersleri asıp günü yatakta geçirmemi söylüyordu. 

Merdivenlerin başına geldiğimde alt kattaki salonda tek başına oturmuş zemini izleyen Taehyung'u görebiliyordum.

Yüzünü görmek dahi istemiyordum. Hala çok sinirliydim ona. Nasıl öpebilirdi en yakın arkadaşının sevgilisini?

Taehyung'u görmezden gelip hızlı adımlarla merdivenleri indim ve mutfağa yöneldim. Görüş alanımda olduğundan beni fark edip yerinden kalktığını görebiliyordum. 

Peşimden mutfağa kadar gelmişti. "SeYoung nasılsın?" Hiç onu ilgilendirmeyen konulara girmeye de bayılıyordu. 

Kendime sandviç hazırlıyordum ve kesin kararlıydım Taehyung'u görmezden gelmeye devam edecektim. Başımı yaptığım işten kaldırmadan cevap verdim. "Bu seni hiç ilgilendirmez!" 

"SeYoung, senin için endişelendim. Dün gece çok içtin. Üstelik kustun. Alkole dayanıklı olmadığını neden söylemedin?" Yüzünü yüz hizama indirmiş endişeyle konuşuyordu. 

"Beni rahat bırak Taehyung. Cidden seni görmek istemiyorum. Okula mı gidiyorsun, ne yapıyorsan yap." Sandviçimi hazırlamış odama giderken hala peşimden gelmeye devam ediyordu. "Sen okula gitmeyecek misin?" diye soruyordu. 

Ne yani ben okulu asamaz mıydım? Neden bu kadar şaşırıyordu. "Bak iyi hissetmiyorsan doktora gidebiliriz. Konuş benimle SeYoung, lütfen!" diyordu. 

Bu kadar ısrarcı olması hoşuma gitmiyordu. Böyle yaparsa nasıl onu görmezden gelebilirdim? İçimde uçuşan kelebekleri zar zor baskılıyordum zaten. 

"SeYoung, dün geceye dair ne hatırlıyorsun?" 

Neden soruyordu ki bunu şimdi? Hafızamdakiler pek net değildi. Rüya da olabilirdi, emin olamıyordum.
"Neden sordun?" dedim merdivenlerde aniden duraksayıp arkamdaki Taehyung'a dönerek. "Sen söyle bakalım. Ne hatırlamam gerekiyor?" 

"Cidden hatırlamıyor musun?" 

Dün gece ne olmuştu hatırlamam gereken? Hatırlamıyorum desem ayrı bir dert, hatırlıyorum desem çok daha ayrı... 

"Yani gerçekten hatırlamıyorsun?" Israrla soruyordu. Şu tavırları beni tedirgin etmişti. "Hatırlamıyorum. Ne oldu? Anlatsana, hadi!" Taehyung'a karşı son derece soğuk tavırlarla yaklaşıyordum. Hak etmişti. 

"Seni öptüğümde içinde kelebekler uçtuğunu söyledin SeYoung." 

Cidden bunu söyledim mi? Tanrım ben ne yaptım dün gece? Tam anlamıyla bir gerizekalıyım ben! Evet gerizekalının önde gideniyim. Şu an yer yarılsaydı ve oraya girseydim! 

"Böyle birşey söylemiş olamam. İmkansız!" 

Taehyung gözlerini hiç çekmeden yüzümü izliyordu. "Evet söyledin. İstiyorsan Namjoon ya da SeokJin hyunga sorabilirsin." 

Hem çok suçlu hem de çok utanmış hissediyordum. Koşarak odama gittim ve kapıyı kapatıp kilitledim. Şu an Taehyung'u görmek en son isteyeceğim şey bile değildi. 

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin