2

683 57 30
                                    

Yorumlarda buluşalım ladies! ;)

Bahçede hazırlanmış kuş sütünün eksik olmadığı kahvaltı masasını gördüğümde gözlerim parlamıştı. Teyzem yine döktürmüştü. 

"Günaydın!" 

Salonun bahçeye açılan kapısından çıktığımda JongGyu coşkulu bir şekilde oturduğu yerde hareketler yapıyor, beni karşılıyordu. "Günaydın SeYoung noona. Yanıma oturur musun?" 

Benim dışımda herkes masadaydı. Kim Kibirli TaeHyung bile. Bugün masaya teşrif edebilmişlerdi. "Geciktim sanırım kusura bakmayın. Uyanamadım." Teyzem de EunJin de yol yorgunu olduğumu söyleyip bu durumu normal karşılamışlardı. "Gece öyle sızmışsın ki başına sardığın havluyu alırken dahi uyanmadın. Zorla yatağın içine soktum seni. Dinlenebildin mi bari yavrucuğum?" 

Teyzeme dün gece çok iş çıkarmışım belli ki. "Özür dilerim teyzeciğim seni yordum değil mi? Ama kolumu kaldıracak gücüm kalmamıştı. Saçımı bile kurutamadan uyumuşum. O yüzden saçlarım da saçma sapan şekil almış. Neyse artık yurda dönünce hallederim bir şekilde." TaeHyung gözlerini saçlarımda gezdirmişti. Ağzındaki lokmasını çiğnerken dahi dudak hareketlerinden gülümsediğini görebiliyordum. O kadar mı komik olmuştu saçlarım?

"Gidecek misin noona? Gitme sen de burada kal. Birlikte yaşayalım. Daha oyun bile oynayamadık seninle." JongGyu'nun yüzündeki üzgün ifade onun gönlünü bir şekilde almam gerektiğini fısıldıyordu adeta. 

"Yurtta kalmalıyım JongGyu, burası sizin eviniz, orası da benim yeni evim. Önümüzdeki hafta sonu ben yine ziyarete gelirim? Olur mu? Oyunlar oynarız?" Kollarını önünde birleştirmiş ve suratını asmıştı. "Hyung bir şey söyle gitmesin." 

"İnsanlara her istediğini yaptıramazsın JongGyu, noona senin yaşıtın değil. İstediği zaman gelir, istediği zaman gider. Sakın noonayı zor durumda bırakma." 

Sesini yükseltmesinin gereği var mıydı ki şuan? Neden bu kadar sert davranmıştı minicik çocuğa? 

JongGyu'nun saçını okşayıp başımı yüzüne doğru eğdim ve gülümsedim. Kollarını çözmemişti. Suratı asık bir şekilde oturuyordu. Ağabeyinin sesi tekrar yükselmişti o anda. "Yemeğini bitir çabuk." 

Onun kardeşine tavrı beni de germişti. Sessizce yemek yemeye devam etmek şu an için yapılacak en mantıklı hareketti.

"Ajumma bugün arkadaşlarım gelecek. Bizim için yiyecek bir şeyler hazırlar mısın?" Taehyung'un kibar ricasını teyzem ağzındaki lokmasını henüz yutmadığından başıyla onayladı. Eliyle de merak etme dercesine işaret yapmıştı.

"O halde size afiyet olsun. EunJin, JongGyu bugün bahçenin bu tarafına geçmenizi istemiyorum Anlaşıldı mı?" Oturduğu yerden kalkan Taehyung eliyle kaldığı müştemilatı gösteriyordu. 

EunJin'in yüzünü ekşiterek ağabeyini yanıtladığını görünce gülümsemekten kendimi alamadım. Bu kız sahiden dik başlıydı. "Oldu peki geçmeyiz kutsal mekanına. Iyh gıcık!"

"Taehyung istediğin özel bir şey var mı? Söyle de onu yapayım." Teyzem de kendi öz çocuğu gibi şımartmıyor muydu şu kasıntıyı...

Şu adama şu ilgiyi göstermek için ya kendi çocuğu olmalı ya da gerçekten çok seviyor olmalıydı. Evet teyzem bu aileyi çok seviyordu, ikna olmuştum.

Taehyung kendi mekanına döner dönmez, masaya oturduğum andan itibaren ağabeyi tarafından susturulan JongGyu sandalyesinin oturağının üzerine çıkmış ve bana doğru bütün vücuduyla dönmüştü, yüzlerimizi aynı hizada tutmaya çalışıyordu. Minik elleriyle yüzümü avuçları içine aldı ve kulağıma yaklaşarak fısıldamaya başladı. "Noona odama gidip oyun oynayalım mı? Söz veriyorum seni sıkmayacağım. Ağabeyime söyleme, tamam mı?"

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin