40 *Final Part I*

348 28 119
                                    

Merhabaaa! 👋🏼

Ve işte final...

😭

(Final iki part olarak düzenlenmiştir bu arada.)

Hazır mıyız peki?

Hadi bizim çocuklara güzelce veda edelim.

Keyifli okumalar dilerim.

*

"Oğlum heyecandan dizlerim tutmuyor. Törenin orta yerinde düşüp kalmam umarım!" Yerinde duramıyordu Jimin. Bir oraya bir buraya gidip geliyordu. Kolay değildi... Bugün onun hayatındaki en önemli günlerden biriydi. 

Onu durdurup gömleğinin yakasını düzelttikten sonra ellerimi omuzlarına koyup sıkıca tuttum.

"Tecrübelerime göre konuşmak gerekirse,  önce sakin olmaya çalış Jimin. Çünkü HanNa'yı gelinlikle sana doğru yürürken gördüğünde kalbin duracakmış gibi olacak. Ama sonra anın büyüsüne kapılıp gideceksin. O yüzden her bir saniyenin tadını çıkar, olur mu?" Damat olmak kolay değildi. Olumlu olumsuz her bir detayı bilmeliydi en iyi arkadaşım. 

"Sahiden sen de böyle mi hissediyordun Taehyung? Çünkü dışarıdan bakınca çok sakin görünüyordun. Şu an kalbim yerinden fırlayacak gibi yemin ederim. HanNa ne yapıyor acaba? Bir ihtiyacı var mı? Bir gidip baksam mı?" 

Jimin'i zor zapt ediyorduk. HanNa kesinlikle tembihlemişti; mihraba yürümeden önce Jimin'in kendisini hiçbir şekilde gelinlikle görmesini istemiyordu. Kötü şans getirir diyordu. Biraz fazla batıl inançtı ama sonuçta öyle istiyorsa öyle olsundu.

"Dur bakalım orda şaşkın damat! Telaşa gerek yok. SeYoung yanında zaten. O her şeyle ilgileniyor." 

Çocuk gibi davranıyordu, bahaneler üretip gelin odasına gitmeye çalışıyordu. "SeYoung'un karnı burnunda zaten. Yazık kızcağıza, ona zahmet oluyor. Ben bir bakıp geleyim hemen." 

"Hiç bir yere gidemezsin Jimin. Gelin odası sana yasak!" 

*

Düğünün başlamasına yirmi beş dakika kalmıştı. Muhtemelen gelin odasında makyajlar tazeleniyor, fotoğraflar çekiniliyordu. 

Damat odasında ise Jimin'in ekstra panik hali hepimizi geriyordu. "Saat neden hiç ilerlemiyor?" diyordu Jimin odada mekik dokurken.

"Konuşmayayım, susayım diyorum ama dayanamayacağım. Ya! Jimin! Otur şuraya iki lokma bir şey ye. Heyecandan değil, kan şekerinin düşmesinden bayılıp kalacaksın salonun ortasında!" Sesi fazlaca gür çıkan SeokJin hyung Jimin'in kolundan tutup tekli koltuğa oturtmuştu. Ağzına üzüm taneleri sıkıştırıyor bir yandan da azarlıyordu. 

Jungkook ise hışımla oturduğu yerden kalktı. "Beyler ben salona geçiyorum. Hyung bana katılmak ister misin? Etrafı bir kontrol edelim." YoonGi hyung'a göz kırpıyordu. Bu etrafı kontrol etme işi kesinlikle düğüne katılan bekar, genç ve güzel kadınları tespit etmek demekti. Jungkook'tan kaçmazdı...

YoonGi ile birlikte damat odasından çıkarken bir yandan da giydiği takım elbisenin yakalarını çekiştirip düzeltiyor, zaten tavan yapmış olan egosunu daha da şişiriyordu. "Kahretsin ya, takım elbise bende çok iyi duruyor. Yine yaktım yıktım her yeri! ..." 

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin