1

1K 56 41
                                    

Herkese Merhaba! 👋🏼

Uzun bir süredir taslakta sakladığım bir kurguydu bu. Sanırım gün yüzüne çıkmayı hak ediyor.

Taehyung'a biraz sövmenize neden olabilirim :) Kızmayın bana! Baştan anlaşalım. 🤝🏼 😁

Umarım keyifle okursunuz. Yorumlarda görüşmek dileğiyle...

*

Bu kocaman şehre ilk defa geliyorum.

Tercihlerimi yaparken burada bir hayatım olabileceği aklımın ucundan geçmemişti. Benim için öylesine yapılmış 'ya tutarsa' tercihti. O nedenle Seul Ulusal Üniversitesini kazanmak benim için oldukça sürpriz olmuştu.

Memleketim Daegu'nun güney semti olan NamGu'da ev ile okul arasında gidip gelmekle geçen sakin hayatım Seul'de hareketlilik kazanacaktı, hissedebiliyordum. Çünkü burası Seul'dü, 24 saat hareketli şehir. Bu durum biraz gergin hissetmeme neden olsa da aslında daha çok heyecanlandırıyordu.

Otobüs terminalinde teyzemin beni alması için bekliyordum. Henüz yoldayken bana terminalde beni beklediğini söylemişti ama bakındığım hiç bir yerde onu göremiyordum.

Kısa bir süre sonra uzaktan gelen sesi ile rahatladığımı hissettim.

"Song SeYoung!"

Arkamı döndüğümde teyzem güzel gülümsemesiyle bana el sallıyordu. Valizlerime sahip çıkmaya çalışırken koşmak imkansız olsa da ona doğru birkaç hızlı adım alabilmiştim.

"Tatlım, hoş geldin. Burada olduğun için o kadar mutluyum ki."

*

Teyzem kırklı yaşlarının sonunda, çok tatlı bir kadındır. Her ne olursa olsun gülümsemeyi asla ihmal etmez. Son derece pozitiftir. Olaylara her zaman iyi tarafından yaklaşmayı tercih eder.

Benim burada, Seul'de üniversite okuyacak olmam onu çok mutlu etti. Kendisi ailesinin durumu olmadığından üniversite okuyamamış. Üstüne üstlük bir de sevdiği adam tarafından terk edilince yalnız kalıp, tek başına hayata karşı mücadele etmeyi tercih etmiş. Onun bu kararlı duruşu beni her zaman etkilemiştir.

Şu an zengin bir ailenin evinde yatılı olarak çalışıyor; ev işleri, yemek gibi günlük işlerle uğraşıyor. Aile de Daegu'lu olduğundan aralarındaki vefa ve güven duygusu oldukça sağlam. Her ne kadar evin bütün sorumluluğunu üstlenmiş olsa da işinin her zaman rahat ve keyifli olduğundan bahseder.

*

Yurduma yerleşmek üzere teyzemle birlikte otogardan ayrılmıştık. Metro ile yaklaşık otuz beş dakika süren bir yolculuk yaptıktan sonra yurt binalarına vardık. Teyzem sanki çalıştığı evde yeterince iş yapmıyormuş gibi bir de yurda yerleşmeme yardım etmişti. Valizlerimi boşaltıp dolabıma yerleştirmiş, yatağımı yapmama yardımcı olmuştu.

Hafta sonu olduğundan geceyi birlikte geçirmek için yatılı çalıştığı eve gittik. Kocaman bahçesinde ekstra müştemilatı olan iki tam katı üzerinde bir de çatı katı bulunan devasa bir malikaneydi.

Bulunduğu muhit nedeniyle hemen bütün evlerin böyle ihtişamlı olduğundan bahseden teyzem personel giriş kapısından girip mutfağa doğru ilerlerken bir yandan da aile hakkında bilgi de vermeyi atlamamıştı. Anlattıklarını dinlerken peşinden onu takip ediyordum.

"Evin babası her zaman iş gezisindedir. Eve geldiğinde de en çok iki ya da üç gece kalır ve yine iş gezisine gider. Evin annesi ise eşine duyduğu kıskançlık nedeniyle her seyahatinde mutlaka onun yanında olur, aldatılma korkusu...

Evde sadece çocuklar sürekli kalıyorlar. Büyük oğlan Kim Taehyung, o da senin gibi üniversite öğrencisi. O ikinci sınıfta ama. Müştemilatı kendine göre dizayn etti, orada kalıyor, onun özel alanı. Sık sık arkadaşları gelir birlikte takılırlar.

Ortanca EunJin, başına buyruk bir kızdır, deli dolu ama çok da sevimlidir. Orta okul üçüncü sınıfta. Tam ergenlik zamanı.

Küçük oğlan ise Jong Gyu, o henüz ilkokula gidiyor. İkinci sınıf. Çok zeki bir çocuk ama okumayı geç söktü. Muhtemelen anne-babasının evde pek olmamasından dolayı sorunları var. Nasıl olmasın ki yavrucak ebeveynlerini ayda bir ya da iki kere ancak görebiliyor."

Teyzemin işini anlatırken neden rahat dediğini anlamıştım. Karışanı pek yoktu, kendi düzenine göre evi idare ediyordu. "Peki sen evde yalnız mısın? Her şeye nasıl yetişiyorsun?" Etrafta ondan başka çalışan görünmüyordu. Ev de kocamandı.

"Her hafta temizlik şirketinden ekip gelip dipten başa temizliği yapıyorlar. Ben sadece acil bir şey olduğunda temizliğe bakıyorum. Onun dışında yemek, çocukların çamaşırı, ütüsü, miniğin banyosu gibi daha özel işlerle ilgileniyorum. Ayrıca, bir de bahçıvan var, o da iki haftada bir gelir bahçenin bakımını yapar ve gider." Başımı onaylar biçimde salladım. Belli ki her şey saat gibi işliyordu.

"Gel sana odamı göstereyim." Teyzem elimden tutup aynı katta, mutfağı çamaşır odasına bağlayan koridorun sonundaki geniş sayılabilecek odaya sürüklemişti. Açık kum rengi boyalı duvarları beyaz mobilyaları olan şık ve ferah bir odaydı. Çift kişilik yatağı kapıdan girince sağ tarafında kalıyordu. Kendine ait banyosu da vardı, sol tarafta. Sağ tarafta kalan camın önünde bir berjer bir de kahve masası bulunuyordu yatağın yan tarafında, manzarası ise arka bahçenin personel girişine bakıyordu.

"Odan çok güzelmiş teyzeciğim. Seni çok seviyor olmalılar, senin için harika bir oda hazırlamışlar." Teyzem gülümsemişti. "Ben de bu aileyi çok seviyorum. Bana her zaman aileden biriymişim gibi davrandılar. Bu da beni yapabileceğimin en iyisini yapmam için teşvik etti. Evi kendi evim gibi sahiplendim. Çocuklara kendi çocuğum gibi bakıyorum. Burası benim dünyam."

Kapının tıklatılmasıyla bakışlarımız o yöne dönmüştü. "Ajumma! Odanda mısın?"

"Ah Taehyung gelmiş." Teyzem kapıya yönelmiş, açarak cevap vermişti. "Geldiğini fark etmedim Taehyung. Bak seni yeğenimle tanıştırayım. Üniversiteye başlıyor bu sene."

Teyzem adlarımızla bizi tanıştırdığında başımla selam verip hafifçe gülümsedim. Taehyung da aynı şekilde selam vermişti. "Memnun oldum. Ajumma, müsait olduğunda yemek hazırlar mısın?" Pek bir kibirliydi. İnsanın diyalog kurmayı istemeyeceği türden. Aç olduğunu söyleyip arkasını dönüp gitmişti.

"Sen de acıkmış olmalısın. Seni karşılamaya gelmeden hazırlık yapmıştım. Hemen çıkarır yemeği hallederim. Gel mutfağa geçelim."

Tezgaha çıkardığı saklama kutularında hemen her şey zaten hazırdı. Kızması için ocağa koyduğu döküm tavanın içine büyükçe 3 adet bonfile eti bıraktı. "Taehyung biftek çok sever. Bayılacak buna." yanında garnitür olacak brokoli, havuç gibi birkaç çeşit sebze haşladı. "Haşlanmış pirincini de koyduk mu tamamdır." Hazırladığı tabakları servis arabasına koydu ve açıklama yapmak istercesine yüzüme baktı. "Taehyung burada yemek yemeyi sevmiyor, yemek kokuyor diye. Genelde kendi evinde yer."

Servis arabasını itmeye başlamıştı, müştemilattaki, pardon! kendi alanındaki TaeHyung'a götürmek üzere. "Hadi sen başla soğutma yemeğini, şunu verip iki dakikaya geliyorum." Ne tuhaf çocuk bu da. Yemek, yemek kokardı; yerken rahatsız olmuyor küçük bey, pişerken mi rahatsız oluyordu. Cins!

Yemeğimizi yedikten yaklaşık 1 saat sonra evin küçükleri de katıldıkları etütten dönmüşlerdi. Tanışmamız ve sohbetimiz ağabeylerine göre daha samimi ve eğlenceli olmuştu.

Evde farklı birinin olması onu o kadar mutlu etmişti ki Jong Gyu kucağımda uyuyup kalmıştı.

Teyzemin evin küçüklerini yatırma işi devam ederken ben de odasına geçip kısa ve ılık bir duş aldım. Duş yol yorgunluğumu almıştı ama su beni daha da mayıştırmıştı. Saçlarımı kurutmak için dahi gözlerimi açık tutamıyordum. Zar zor giyindiğim pijamalarım ve başıma sardığım havluyla kendimi yatağa attım. Sanırım gözlerimi bir daha ertesi sabah açabilecektim.

Lütfen oy verip hikayeye destek olabilir misiniz?

Teşekkürler.

💜

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin