28

364 39 128
                                    

Gün içinde teyzem Namgu'dan dönecekti, tuttuğu yas bitmiş normal hayatına kaldığı yerden devam etme kararı almıştı. Onun tekrar Seul'e dönecek olması beni hem rahatlatıyor hem de geriyordu.

Taehyung'un babasıyla yaşadıklarını düşündükçe teyzeme öfkeleniyordum. Bile bile bu ailenin hayatlarının tam merkezine yerleşmiş ve bir yalana dahil olmuştu. 

Teyzem, ben henüz okuldayken mesaj atarak döndüğü bilgisini veriyor, akşama hepimizi yemeğe beklediğini söylüyordu. Jimin'in de katılacağı, kalabalık bir akşam yemeği yiyecektik uzun zaman sonra.

*

Okul çıkışı Jimin ile birlikte yemeğe katılmak üzere eve doğru yola çıkmış yol boyunca laflıyorduk. "Açık konuşmamı ister misin SeYoung? Ajummanın gelmiş olmasına hiç sevinemedim." 

Nedenini sorarcasına şaşkınlıkla ona bakıyordum. Konuyu neden buraya getirmişti şimdi? 

"Ne güzel bende kalıyordun. Şimdi Ajumma seni bana göndermez de... Sevgilime 'günaydın kucaklaşması' vermeden nasıl güne başlayacağım ben?" Çocuk gibi dudaklarını büzüyordu. 

"Saçmalama Jimin! Yine her gün birlikte olacağız. Birkaç saat ayrı kalmanın ne zararı var? Hem, sabahları seni görür görmez ilk işim sarılmak olacak. Söz veriyorum!" Güldürüyordu beni onun bu çocuksu tavırları. Beni böyle güzel sevdiği için minnettardım ona.  

*

Eve vardığımızda kapının ardından JongGyu'nun neşeli kahkahalarını duyabiliyordum. Teyzemin dönmesine en çok o sevinmişti sanırım. Anne gibi görüyordu onu ve ondan uzak olmaktan olumsuz etkileniyordu.  

JongGyu'nun sıcak karşılaması ile eve adım attık. Hem Jimin'e hem de bana sıkıca sarılmıştı. Aralarındaki buzların eridiğini görmek hoşuma gitmişti. 

Sonrasında ise mutfaktan çıkan teyzemle karşılaştım. Onu öyle çok özlemiştim ki koşup sarıldım, tıpkı annem gibi kokuyordu. Ona sarılarak anne özlemimi de gideriyordum. 

Çok beklemeden yemeğe oturduk. Sohbet samimi, yemekler lezzetliydi. Birlikte yediğimiz yemek boyunca herkes son derece keyifliyken Taehyung sessizdi. Gerektiği yerlerde konuşuyor, sorulan sorulara cevap veriyordu, bunun dışında sohbete katılmıyordu. 

Gece sonunda, Jimin'i de evine gönderdikten sonra kaldığım odaya çıkmış yatmak için hazırlık yapıyordum. Bir yandan da arka bahçeye bakan penceremden dışarıda oturan Taehyung'u izliyordum. 

Bahçedeki oturma grubunun etrafında yerden ışıklandırmalar vardı ama yine de tam anlamıyla ortamı aydınlatmıyorlardı. Taehyung'un gecenin karanlığında, tek başına bahçede oturuyor olması tuhaf gelmişti bana. 

Az sonra elinde iki çay fincanıyla teyzemin bahçede ona doğru ilerlediğini fark ettim. Elindeki fincanlardan birini onun önüne bırakmış sonra da Taehyung'un oturduğu berjerin karşısındaki geniş ve uzun kanepeye oturmuştu.  

Ne konuşuyorlardı merak ediyordum. Odamın ışığını kapatıp onları izlemeye devam ettim. Beni fark etmelerini istemiyordum.  

*

Uzun bir süre konuşmuşlardı. Merakım git gide daha da büyümüştü. Çünkü Taehyung kesinlikle yemektekinden daha fazla konuşmuştu.

Elindeki fincanı masaya bırakan teyzem yanını pat patlayıp Taehyung'u çağırdı. Neler oluyordu böyle? Konu neydi? Aşağıda neler dönüyordu?

Taehyung berjerden kalkmış teyzeme doğru yönelmişti. Teyzem ise oturduğu yerde kollarını iki yana açmış gülümseyerek onu bekliyordu. Çok geçmeden birbirlerine sarıldılar. Tıpkı bir anne - oğul gibi görünüyorlardı. 

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin