14

443 49 19
                                    

Merhaba! 👋🏼

Nasılız bakalım?

Hadi başlayım.


SeYoung'un teyzesinin yerine, geçici olarak çalışacak görevli bugün işe başlayacaktı. Sekreter Yang aramış haber vermişti henüz okuldayken. Akşam saatlerinde evde olmamı istiyordu.

Sekreter Yang'ın geçici görevliyi bulmak için bu kadar aceleci davranmasına gerek yoktu. Biz gayet iyi idare ediyorduk. Ufaklıklar sorumluluklarını yerine getiriyordu, yeme içmede bir problemimiz yoktu, SeYoung burada evimizde kalıyordu... 

Tamam! SeYoung bizimle kalıyordu, asıl ilgilendiğim tarafı buydu. Onun etrafta oluşu bile iyi hissetmem için bir nedendi. Uzun zaman sonra ilk kez bu evde bu kadar uzun vakit geçirmiştim. SeYoung burada olmasaydı, müştemilattan öteye geçeceğimi zannetmiyordum. 

*

Sekreter Yang ile eve gelen geçici çalışan yani ufaklıkların bakıcısı, henüz otuzlarının başında genç ve güzel bir kadındı. Sıcak davranmaya çalışıyordu, sürekli gülümsüyordu. Açıkçası onun bu tavırları bana pek bir şey ifade etmiyordu, asıl etkilemesi gereken evin ufaklıklarıydı, ben değildim kesinlikle.

Bakıcı kadın, ona gösterilen odaya yerleşmişti. Ona küçük misafir odasını tahsis etmiştik, bizimle kaldığı süre boyunca o odayı kullanacaktı. Ajumma'nın odasında hala kendi eşyaları vardı. 

*

Okuldan dönen ufaklıklar yeni bakıcılarıyla tanışıyorlardı. Ama JongGyu'nun tek sorduğu SeYoung'tu. Neden evde bizimle olmadığı, ne zaman tekrar geleceği ... 

Sanırım Kim ailesinin erkeklerinin bu kıza karşı özel bir ilgisi vardı; ama itiraf etmeliyim ki kardeşim benden daha zeki bir çocuktu, cevheri ilk görüşte anlıyordu, SeYoung'u geldiği ilk günden itibaren çok sevmişti. 

Birlikte yediğimiz yemekten sonra kendi mekanıma geçtim. O salonda bulunmamı gerektirecek herhangi bir durum yoktu, zaten odalarına çekilen kardeşlerimden dolayı da etraf oldukça sessizdi. Bu kasvetli eve dayanamıyordum. 

Yatağıma uzanmış telefon ekranımdaki mışıl mışıl uyuyan SeYoung'un resmini izliyordum. Gizliden çekmiştim bu fotoğrafı, yanlış olduğunu biliyordum ama yine de bu yaptığımdan pişman değildim.  

Sahi ya! O bu gece Jimin'de kalacaktı. Bu şu demekti; beraber yemek yiyeceklerdi, beraber uyuyacaklardı, birbirlerine dokunacaklardı! Hayır! Kalmamalıydı. Bu olmamalıydı. 

Yine nefesim kesilmeye başlamıştı. Yattığım yerde kendimi yukarı çekerek oturur vaziyete geçtim. SeYoung ve Jimin'in aynı çatı altında, yalnız oldukları düşüncesi beni çıldırtıyordu. 

Kalbim sıkışıyor, nefes alamıyordum. Karnıma giren kramplar adeta beynime kadar ulaşıyor ve düzgün düşünmemi engelliyordu. 

Bana ne oluyordu? Şu an SeYoung'u mu kıskanıyordum? Kendine gel Taehyung diyordum kendi kendime. O senin en yakın arkadaşının sevgilisi!  Mantığım beni durduruyordu, saçma bir hareket yapma diyordu; kalbim ise dur durak tanımıyordu. 

İçimi rahatlatmam için bu gece SeYoung'un Jimin ile birlikte uyumayacağını bilmem gerekiyordu. Onları aynı çatı altında yalnız bırakmamalıydım. 

Bir bahane uydurup Jimin'e gitsem?... Bu olmazdı! Beni içeri almadan kapıdan geri gönderirdi. Nihayet çok istediği şeyi gerçekleştirmişti, SeYoung'la baş başaydı. 

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin