6

586 51 78
                                    

Keyifli okumalar dilerim.😊

Yol boyunca Jimin'i kontrol edip durdum. Gözleri kapalıydı, başını Taehyung'un omuzuna dayamıştı, uyuyor muydu yoksa sadece herkesten soyutlanmak mı istiyordu emin değildim.

Yanımda oturan Jungkook'a eğilerek fısıldadım. "Jimin'in gerçekten nesi var? Onun için endişeleniyorum."

"Bu benim izah edebileceğim bir konu değil SeYoung. Jimin'in kişisel meselesi. O yüzden onunla konuşman daha doğru olur."

Jungkook da merakımı giderememişti. Kesin Jimin bana kızgındı, içim içimi yiyordu. Ben böyle olsun istememiştim ki. Oysaki dünkü konuşmaya kadar her şey ne kadar da güzeldi. Onun arkadaşlığı bana güven veriyordu.

Konaklayacağımız otele varmak üzereydik ve nihayet Jimin gözlerini açmıştı. Çatık kaşları ile etrafa göz gezdirdiğinde, bir anlığına gözlerimiz kesişti, ama tereddüt etmeden bakışlarını kaçırdı. Evet kesinlikle emin olmuşum, bana kızgındı. Ne yapıp yapıp gönlünü almak istiyordum.

Yeni kurduğum hayata bir anda giren ama girdiği için çok memnun olduğum birini kaybetmeyi düşünmek bile istemiyordum.

*

Vakit öğleni gösteriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vakit öğleni gösteriyordu. Odaya yerleştikten sonra doğruca restorana inip manzarası en güzel masayı seçip yemeğimi yemeye başladım. Manzarayı izleyip kafamı boşaltmaya çalışırken bir yandan da etrafa bakınıyordum, belki bizimkilere rastlarım umuduyla.

Çikolatalı suflemi yerken muhteşem üçlünün restorana giriş yaptığını fark ettim. Nasıl mı? Tabii ki restorandaki bütün kızların bakışları bir anda kapıya dönmüştü.

Jungkook ise oturduğum yerde beni fark etmiş ve el sallamıştı. Açık büfeden yiyeceklerini aldıklarında Jimin ve Jungkook arasında hararetli bir konuşma geçiyordu. Sonrasında Jungkook'un elinde tabaklarla oturduğum masaya doğru geldiğini fark ettim.

Gelip yanıma oturmuştu. Peşinden gelen Taehyung onun tam karşısına oturduğunda Jimin mecburen benim karşımdaki boş sandalyeye oturmak zorunda kalmıştı.

Biz sohbet ederken Jimin'in sessizce yemeğini yiyor olması canımı sıkıyordu. Bir süre daha bize katılmasını umarak bekledikten sonra dayanamayarak sordum.

"Jimin bana kırgınsın, değil mi?" Kafasını bile kaldırmamıştı. Beni yok sayıyordu.

"Biliyorum bana kırgınsın!"
Sanki bunu bekliyormuş gibi bir anda patlamıştı.

"Evet sana hem kırgınım hem de kızgınım SeYoung."

Derin ve öfkeli bakışlarını yüzüme çıkarmıştı. "Neden biliyor musun? Sana verdiğim değerin çeyreğini bile bana vermiyorsun. Senin için ben yoldan geçen herhangi biriyim değil mi?
SeYoung seni anlayamıyorum. Sana bütün kalbimi açtım, her koşulda yanında olmaya çalıştım, yanımda rahat edebilmen için elimden geleni yaptım, hatta duygularımı dahi sana açmakta tereddüt etim, ya kötü hissederse dedim, ya artık eskisi gibi benimle rahat olamazsa diye düşündüm." Jimin öfkeyle sesini yükselterek konuşuyor, masayı yumrukluyordu.

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin