22

413 38 42
                                    

Merhaba! 👋🏼

Keyifli okumalar dilerim. :)

Gözlerimi açtığımda Taehyung'un kolları arasındaydım. 

Sabahın çok erken saati olmasına rağmen uyanıvermiştim. Yataktan çıkmak istemiyordum. Sahilden gelen martı sesleri ninni gibi geliyordu kulağıma. Gözlerim kapanmak istiyor, beynim ve kalbim ise hemen karşımda uyuyan adamı biraz daha izlemek istiyordu.

Sadece on gün için o benimdi, ben de onun. O yüzden onu yeterince izlemeli ve hissetmeliydim. Elimi yanağına koydum ve okşamaya başladım. 

Uykusu derindi, ona dokunduğumu fark etmemişti bile Taehyung. Belli belirsiz uzamış sakallarının elime batışı içimde karmaşık duyguların kabarmasına neden oluyordu. Yüzümde hissettiğim her bir nefes alış verişi ise huzurlu hissetmemi sağlıyordu.

Elimle yüzünün her bir detayının üzerinden geçmiştim; burnunun üzerindeki beninin, çıkık elmacık kemiklerinin, yuvarlak şekilli dudaklarının, sol gözünün çift göz kapağının, uzun kirpiklerinin, yüzüne düşen yumuşak saçlarının...  Beni kendine çeken her bir detayı çok güzeldi, silinmemek üzere hafızamdaki yerini almıştı. 

Sanırım uzunca bir süre ona dokunmuştum. Gözlerini açmıştı. Çatallı sesiyle "Günaydın." dedi. Kısık sesle karşılık vermiştim. Neden bu saatte uyandığımı soruyordu. "Uyanıverdim işte. Bilmiyorum." 

Başını geriye doğru atmış, zaten bedenime sarılı olan kollarını daha da sıkılaştırmıştı. Bedenimi göğsüne bastırıyordu. "O zaman biraz daha uyuyalım. Daha çok erken." 

Dudak hizamda kalan boynuna uzun bir öpücük kondurdum. Çok hoşuna gitmişti. Genizden çıkan sesiyle gülüyordu. "Bu çok güzeldi." 

Tekrar uykuya dalmıştım güven dolu hissettiğim Taehyung'un kolları arasında. Kaç saat uyumuştum bilmiyorum. Boynumda hissettiğim baskıyla gözlerimi açtım. 

"Uyan hadi uykucu, kahvaltı hazır." diyordu Taehyung, eğilmiş boynuma öpücüklerini bırakırken. Çoktan uyanmış, duşunu almıştı. Islak saçları yüzüme değiyordu. 

Ellerimden tutmuş kalkmama yardım etmişti. Yatağın kenarında oturmuş gözlerimi ovuştururken o da dizleri üzerine çökmüş beni izliyordu. "Ne? Neden gülüyorsun? Çok çirkin görünüyorum değil mi şuan?" 

Başını sağa sola sallamıştı. "Hayır çok güzelsin. Hatta birbirine girmiş dağınık saçların bile çok güzel." Burnumun üzerine minik bir öpücük bırakıp ayağa kalktı. 

Elimden tutup yataktan kalkmamı sağlamıştı. Hala sıkı sıkı tuttuğu eliyle balkona, kahvaltı masasına doğru çekiştiriyordu. 

"Bugünkü plan şu SeYoung; kahvaltıdan sonra kasabaya iniyoruz, güzel bir gün geçiriyoruz, sonra da maalesef Seul'e dönüyoruz." 

Başımı aşağı yukarı sallayarak dinliyordum onu. Bir yandan da kahvaltının tadını çıkarıyordum. 

"Kasabada küçük ama oldukça ünlü bir ramen restoranı varmış. Orada naengmyeon yeriz. Çok iyi olduğu söyleniyor." 

*

Kahvaltıdan sonra otelden çıkış yapmıştık. Bayılmıştım bu otele. İleride bir gün bir şansımız olursa yine gelmek istiyordum, Taehyung'la. İmkansız olsa da düşüncesi bile beni mutlu ediyordu. 

Küçük sahil kasabasına vardığımızda deniz kenarında kurulu olan yerel pazara girdik. Hediyelik eşyalardan kıyafetlere her şey vardı. 

Taehyung yine ilgisini çekecek bir şeyler bulmuştu. Eski tip, içinde film şeridi olan kullan-at fotoğraf makinelerinin olduğu standda gözüne kestirdiği iki fotoğraf makinesini almış ödemesini yapıyordu. 

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin