Merhaba! 👋🏼
Mutlu Yıllar TaeTae!!🎂 İyi ki doğdun yavru kuş, #winterbear 💜 #HappyVday
Keyifli okumalar dilerim.
Bugün itibariyle son vizeme giriyordum. On gündür hem dersler, hem vizeler, hem de part time işlerim nedeniyle enerjim tükenmek üzereydi. Son atımlık bir canım kalmıştı onu da hafta sonu gezisine saklıyordum.
Vücudumu sağlam tutmak adına eczaneden aldığım vitamin haplarını kullanıyordum son bir haftadır. Az da olsa yardımı dokunuyordu. Aksi takdirde bu yorgunlukla bir yerde bayılıp kalmam oldukça olasıydı.
***
Son vizeme de girip verdikten sonra kendimi hafiflemiş hissettim. Finallere kadar mevcut durumuma göre bir çalışma programı hazırlayıp kendimi ona adapte etmek istiyordum. Çünkü vizeler boyunca part time işlerim beni fazlaca zorlamıştı.
Son dersin boş geçeceği haberini alınca yurda geçmek için hızla binadan çıktım. Çıkış kapısının önündeki bankta Jimin oturuyordu, onu görünce duraksadım. Elindeki telefona boş boş bakıyordu. Kafasını kaldırıp beni fark ettiğinde oturduğu banktan kalktı ve ileri doğru birkaç adım attı. Onun hareketini görüp ben de ona doğru yürüdüğümde birkaç adımda önündeydim. "SeYoung, ben de sana mesaj atmayı planlıyordum. Vaktin var mı? Bir yerlerde otursak? Seninle konuşmak istediğim bir konu var."
Planım yurda geçip, duş alıp, hazırlanıp işe gitmekti. Pek vaktim yoktu yani. "Çok acil mi? Benim biraz acelem var da, yurda geçmem gerek."
"Bir yerlerde oturmayı tercih ederdim ama benim de konuşmam gereken konu acil. Yurda yürürken sana eşlik edebilir miyim?" Başımla onaylayıp yürümeye başladım. "Seni dinliyorum Jimin."
Başta derin bir nefes aldı ve bir çırpıda geri verdi. Bir türlü konuşmasına girememişti, oysaki yolu yarılamıştık neredeyse. Öteden beriden konuşup geveliyordu. Sonrasında "Tamam. Konuya geleyim değil mi?" diyerek devam etti.
"Şu an senin yerinde başka biri olsaydı SeYoung, inan çok süslü cümleler kurabilirdim. Ama sen olunca tuhaf bir şekilde kelimeler boğazımda düğümlenip kalıyor. Heyecanlanıyorum ve aklımdaki bütün şeyler uçup gidiyor. O yüzden lafı dolandırmadan söyleyeceğim. Ben senden çok hoşlanıyorum SeYoung, seni gördüğüm ilk andan beri sana karşı çok yoğun duygular besliyorum, bize bir şans vermeni istiyorum. Sevgilim olur musun?"
Olduğum yerde kalakalmıştım. Bacaklarım kitlenmiş adım atamıyordum. Bunu beklemiyordum. Kabul ediyorum Jimin'in bana ilgili davranması hoşuma gidiyordu ama onun sevgilisi olmayı istiyor muydum ondan emin değildim. Çok mu bencilce davranıyordum? Hem benim bir sevgiliyle ilgilenmek için yeterli zamanım yoktu ki! Uykuma bile yeteri kadar vakit ayıramıyordum.
"Jimin ne diyeceğimi bilemiyorum. Ben, arkadaşım olarak seni çok seviyorum. Ama konu farklı hisler beslemeye gelince, sana karşı bir şeyler hissedip hissetmediğimden, duygularımın ne olduğundan emin bile değilim. Üstelik romantik bir ilişkiye ayıracak vaktim de yok. Ben eğer sen de kabul edersen bu konuşmadan önceki arkadaşlığımızı devam ettirmek isterim. Hiç bir şey olmamış gibi. Ama sen istemezsen de anlayışla karşılarım."
Onun yüzündeki hayal kırıklığını görebiliyordum. Onu üzmek yapmak isteyeceğim son şeydi ama yok yere de ümit veremezdim. "Tamam bugün bu konuşma hiç yaşanmamış gibi farz edelim. Ama ben bekleyeceğim SeYoung, bir gün bana karşı hislerinin farkına varacağını biliyorum. O günün gelmesini bekleyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On His Pillow
FanfictionKim TaeHyung bir anlığına, doğru olduğunu düşündüğü bir karar verdi. Bu kararın sonuçlarını hiç düşünmemişti. Şimdiyse hiç bir şey eskisi gibi değildi. * * * Yayımlanma Tarihi: 23.12.2020 Bitiş Tarihi: 10.05.2021 #OnHisPillow #3 (#kth)