41 *Final Part II*

365 29 220
                                    

Finalin ikinci bölümüne hoş geldiniz efenim!

Hadi başlayalım...

Keyifli okumalar, son kez... 😭

*

Harika geçen düğünün ardından yeni evlileri ertesi gün balayına gitmek üzere otellerine göndermiş, grubun kalanıyla bizde toplanmıştık.

Bahçede oturmuş düğünün kritiğini yapıyorduk.

"Neyse ki sizin düğününüzde olduğundan daha fazla bekar ve güzel kız vardı. Bildiğin sap gibi ortalıkta kalmıştım sizinkinde." diyordu Jungkook. Haksız sayılmazdı, bizim düğünümüz orta yaş ve üzerinin çoğunlukta olduğu bir düğündü. Malum ne SeYoung ne de ben arkadaş edinme konusunda pek girişken değildik.

"Yalnız bu gece üç farklı hatunu dansa kaldırdın Jungkook, kızları birbirine düşürecektin neredeyse. Şanslı mısın yoksa şeytan tüyü mü var sende anlamadım." YoonGi şikayet ediyordu ama bir noktayı atlıyordu; henüz gecenin başında Jungkook'un elinden favori nedimesini almıştı.

Söz konusu çapkınlık yapmak olunca grup içindeki en yetenekli kişi YoonGi'ydi, bu gerçeği hiç birimiz inkar edemezdik. Çünkü kadın ruhundan en iyi anlayan romantik oydu.

Jungkook da bunun farkındaydı. O nedenle de tartışmayı büyütmemeye çalışıyordu. Ama asla lafından da geri kalmıyordu. "Üç farklı hatunla dans ettim doğru, o kumral hariç üç farklı hatun! Onunla ne dans edebildim ne de konuşabildim. Adamın biri geldi ve belki de hayatımın aşkı olacak hatunu bütün gece esir aldı! Kim acaba?"

Hala bunun için kızgın oluşu komikti. Jungkook kesin bu meseleyi aylarca konuşup kullanacaktı.

"Bir an için Jimin'in yemin töreninde ağlayacağını düşündüm. Kağıtta yazılanları okurken sesi titriyordu." demişti Namjoon hyung. Melanie de ona başını aşağı yukarı sallayarak katılmıştı.

"O değil de Jimin'in annesi HanNa hakkında pek olumlu düşünmüyormuş. Umarım evliliklerinde bir sıkıntı çıkmaz." HoSeok, bütün bir geceyi birlikte geçirdiği HanNa'nın arkadaşından öğrendiklerini aktarıyordu.

SeokJin hyung pek de ciddi olmayan bir tavırla araya girdi. "Aman canım, yaparlar bir bebek, her şey tatlıya bağlanır. Bakın dedeme... Bebek haberinden sonra bizim kumrularla arası pek bir iyi."

"Sorma ya! Dedemin en gözde torunu bir anda Taehyung oluverdi. Kıskanmıyor değilim." Namjoon hyungun espri yaptığını tabii ki biliyordum. Ama dedemin sık sık arayıp nasıl olduğumuzu sorması benim de dikkatimi çekmişti.

Şikayetçi de değildim bu durumdan. Aile ilişkilerimizin daha iyi olması hoşuma gidiyordu.

SeYoung'un elini tutuverdim. "Bebek haberi değildi dedemi yumuşatan, güzel karımın arabuluculuğuydu. Onun tatlılığına ve iyi kalbine nihayetinde dedem de boyun eğdi."

Bu arada eve geldiğimizden beri SeYoung'un pek iyi hissetmediğini gözlemlemiştim. Yerinde duramıyordu, oturduğu yerde bir o yana bir bu yana kıpırdıyordu. "Hayatım iyi misin? Bir sorun yok ya?" diye sorduğumda başını sağa sola salladı.

"Bugün normalden fazla ayakta durdum, o yüzden biraz sancım var. Ama her zamankilerden sanırım. Birazdan geçer. Aldırma sen bana." Aldırma diyordu ama hissediyordum, iyi değildi. Elimi sıkışından belliydi.

"Uzanmak istiyorsan salona geçebiliriz bebeğim."

Başını sağa sola sallıyor, bir süredir rutin haline gelen sancılardan olduğunu söylüyordu.

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin