34

316 32 133
                                    

Merhabaa! 👋🏼

Keyifli okumalar dilerim.

*

İki buçuk ayın ardından tekrar Seul'de olmak tuhaf hissettiriyordu. İlk kez geldiğimde hissettiğim karmaşık duyguları duyuyordum yine.

Yine terminaldeydim, gerçi bu kez bir farkla... Beni almaya teyzem değil Taehyung gelmişti.

Teyzem, Taehyung ve kardeşleri iki hafta önce Seul'e dönmüşlerdi. EunJin ve JongGyu'nun ek ders ve etüt programları başlayacak olması nedeniyle dönmek zorunda kalmışlardı.

Birlikte geçirdiğimiz harika yaz tatilinden sonra iki hafta kadar ayrı kalmak bizi zorlamıştı açıkçası.

Taehyung'u görür görmez boynuna sarıldım. Ne güzeldi onun tarafından sevilmek, öpülmek, ilgi görmek, özlendiğini bilmek...

*

Villanın altındaki otoparka arabasını park eder etmez bakışlarını çevirdi. "Evimize hoş geldin sevgilim." Bu söylediği beni gülümsetmişti. Sahiplenilmek güzel bir histi.

Valizimle birlikte yukarı çıkıp odama tekrar yerleştim. Mutlu hissediyordum ama biraz da eksik. Jimin yoktu artık. Sanırım onun yokluğunda hep bir yanım eksik kalacaktı.

Hatırı sayılır uzun zamanı birlikte geçirmiştik, birlikte yiyip birlikte içmiştik, birlikte yatıp birlikte kalkmıştık. Onca zaman hep birlikteydik. Ona sevgim sonsuzdu, ama itiraf etmek gerekirse benim için onun etrafımda olması bir alışkanlık haline gelmişti.

Bu yaz tatili Jimin'in yokluğunu nasıl kabulleneceğim konusunda bir nevi prova olmuştu bana. Ama bu süreçte Namgu'daydım ve o zaman onun yokluğunu hissetmemiştim.

Namgu ile Jimin'i bağdaştırabileceğim pek ortak bir özellik yoktu, onu anımsatan herhangi bir şey yoktu.

Artık üstesinden geldim diyordum. Ama öyle olmadığını Seul'e ayak basınca anlamıştım. Kalbim cız etmişti.

Seul bana onu hatırlatıyordu. Okulumuz, gittiğimiz kafeler, sinemalar, yemek yediğimiz restoranlar, evinin bulunduğu mahalle, hatta bu ev... Her birinde Jimin'e ait bir hatıra vardı.

Bir yıl gibi, kimine göre pek de uzun sayılmayacak ama benim için oldukça uzun sayılan arkadaşlığımız, dostluğumuz hatta birlikteliğimiz sonrasında onun yokluğu beni bu kadar incitiyorsa Taehyung'u düşünemiyordum. Bütün bir hayatı onunla birlikte geçmişti. Belki de ilk defa bu kadar uzun süre ayrı kalacaklardı.

Pek belli etmiyordu ama içten içe ne kadar üzüldüğünü görebiliyordum. Sık sık ve uzun uzun dalıyordu gözleri.

Ama biz birbirimizin ilacıydık. O bana yardım edebilirdi, ben de ona edebilirdim. Birlikteysek her bir olumsuzluğun üstesinden gelebilirdik.

*

Hava kararmıştı. Akşam yemeğinden sonra sodalarımızı bahçede içmeye karar verdik Taehyung'la. Bahçedeki oturma grubunun kanepesine yerleşmiş bana eşlik etmesini bekliyordum.

Yaz bitimi olması nedeniyle geceleri artık daha serin oluyordu. Kanepenin üzerinde topladığım bacaklarımı eteğim ile kapatmaya çalışıyor, omuzlarımdaki şalıma daha da sarınıyordum. Fark etmiş olacak ki Taehyung bir elinde hırka diğerinde sodalarımızla gelip yanıma oturdu.

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin