23

411 41 47
                                    

Merhaba! 👋🏼

Keyifli okumalar dilemeyeceğim çünkü birazcık keyfiniz kaçabilir.

Benden söylemesi.

*

"Burada video oyunları oynuyoruz. Jungkook'u süründürdüğüm yer tam da burası işte SeYoung." Taehyung gülüyordu, Jungkook'u video oyunlarında yenmek o kadar önemliydi onun için. Bana da çok saçma geliyordu onların bu rekabeti. 

Taehyung müştemilatı yani 'Mekanı'nı gezdiriyordu bana. "Buraya normal koşullarda dişi sinek dahi giremez SeYoung. Ama sen farklısın, yani dişisin ama herhangi bir dişi değilsin. Mekanımdaki her yere, sevdiğim kadının sınırsız erişim izni vardır. İstediğin her yere, her şeye bakabilirsin."  

Bana tanıdığı bu ayrıcalığı tutkulu bir öpücükle ödüllendirmiştim. "Bu izin de on gün için mi geçerli yoksa?" diye sorma ihtiyacı hissettim. 

"Ben seni on gün için sevmiyorum ki SeYoung, hayatımın sonuna kadar seveceğim." 

Kalbime dokunuyordu her bir kelimesi. Ben de seni ömrümün sonuna kadar seveceğim demek istiyordum ama ağzımdan bir türlü çıkmıyordu. Adını koyamadığım bir güç beni durduruyordu. 

"Neden buraya taşındın Taehyung? Ana binadaki odanda pekala kalabiliyorsun. Burayı kendine mekan edinmenin sebebi nedir?" Cevabını en çok merak ettiğim soru buydu, neden burayı kullanma ihtiyacı hissetmişti?

"Bunu istersen en sona bırakalım, şarabımızı içerken konuşuruz. Mekan turumuzu bitirelim." Belime doladığı koluyla yön vermişti. Üst kattaki yatak odasını göstermek için merdivenlerden çıkıyorduk. 

"Burası yatak odam, seni düşünerek uykuya daldığım yer SeYoung hanım!" 

Sade ve maskülen döşenmişti odası. Bir erkek odası olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. 

"Karşıda da fotoğraf çalışmalarımın merkezi; stüdyom var. Bu arada aramızda kalsın tatil fotoğraflarımızı orada saklıyorum." fısıldayarak bitirmişti cümlesini.

Şifresini tuşlayarak kapının kilidini açıp içeriye girdiğimizde şaşkınlıkla etrafa göz gezdirdim. Hemen her yerde fotoğraflarım vardı, büyük bir çoğunluğunda yüzüm görünmüyordu, ya profilden ya da arkadan çekilmiş fotoğraflardı. 

"Sana inanmıyorum Tae! Bunları ne zaman çektin? " 

Elini çenesine koymuş, düşünüyormuş gibi davranıyordu. "Sana ilgi duymaya başladığımda. Evet tam olarak seni Namgu'da ziyarete geldikten sonra. Hatta ilk fotoğrafın da bu. Benim de en sevdiğim..." 

JongGyu ile birlikte uyurken çekilmiş bir fotoğrafımı göstermişti. "Bundan ürkmeli miyim? Benden habersiz fotoğraflarımı çekmişsin. Kim bilir şu çekmeceleri karıştırsam neler ortaya çıkacak? Sakın müstehcen fotoğrafların da var deme bana, düşer bayılırım." 

Gülüyordu, kollarını boynuma sarmış yüzlerimizi birbirine yaklaştırmıştı. "Yok artık, sapık mıyım ben güzelim? Sadece imkansızı seviyorum, kendi çapımda ona ulaşmaya çalışıyorum. Hepsi bu." 

Yakınlaşan yüzlerimiz nedeniyle nefesini tenimde hissediyordum. Karşı koyamadığım dürtülerime yine yenilmiştim. Parmak uçlarıma kalkıp dudaklarını dudaklarım arasına aldım. Hiç itirazsız kabul etmişti dudaklarımı. 

"Sen böyle yapıyorsun ya, işte o zaman on birinci günü düşünüyorum. Ne halt edeceğimi düşünüp kafayı yiyorum. SeYoung sana dokunmadan nasıl yaşarım? Seni öpmeden? Seni sevmeden? Söyle ben ne yapacağım?" 

On His PillowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin