Merhabaaa! 👋🏼
Yeni bölüm için hazır mıyız?
Hadi bakalım...
*
Avucu içine aldığı elimin üzerine eğilip bir öpücük bıraktı. "Teklifimi kabul edeceksin, biliyorum. Çünkü sen de beni arzuluyorsun, benimle birlikte olmayı sen de istiyorsun. Gözlerin her şeyi anlatıyor SeYoung. Sadece biraz cesarete ihtiyacın var. O cesareti de sana vereceğim."
Beni etkiliyordu. Her bir cümlesi, mimiği beni etkiliyordu...
"Zaten ortak bir sırrımız var, neden bir tane daha olmasın? Hem on gün SeYoung, sadece on günü kendimize, aşkımıza ayıracağız, ondan sonra o kopamadığın sevgiline dönebilirsin. Sence de bunu hak etmiyor muyuz?"
Seul'e geldiğimden beri yaptığım hatalar, aldığım yanlış kararlar bini geçmişti. Bu ben değildim, böyle biri değildim.
Yanlış olduğunu biliyordum ama yine de yapıyordum. Hiç bir zaman duygularıma bu kadar yenilmemiştim.
Resmen Taehyung'un beni ikna etmesine izin veriyordum. Her bir dokunuşu, öpüşü de ikna olmamda hızlandırıcı etki yapıyordu.
"Tamam. Kabul ediyorum. Bunu da kabul ediyorum. Lanet olsun Taehyung senden hem nefret ediyorum hem de çok hoşlanıyorum."Hala takılı olan emniyet kemerinden kurtulmuş ve bütün bedeniyle bana doğru eğilmişti. Dudaklarımızı birleştirmiş büyük bir tutkuyla öpüyordu. Hissettiğim heyecan ve zevk duygusu beni mest ediyordu.
Bu anın bitmesini istemiyordum, Taehyung'un beni saatlerce öpmesine hayır demezdim. Bir yandan da yaptığımın çok yanlış olduğunu söyleyen vicdanımın yüksek sesine kulaklarımı tıkayamıyordum. Jimin'in yüzü gözümün önüne geliyordu.
Yaşadığım ikilemler beni çıldırtmak üzereydi. Yolumu mu kaybetmiştim? Ne olmuştu bana böyle?
Elleri arasına aldığı yüzümü kendi yüz hizasına sabitleyen Taehyung gözlerinin içine bakmamı istiyordu. "Söz veriyorum, bu on gün içinde yaşanacaklar sadece senin ve benim aramda kalacak SeYoung, asla üçüncü bir kişinin öğrenmesine izin vermeyeceğim. Bana güven olur mu? İçin rahat olsun."
Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu? Anlayamıyordum. Jimin'in öğrenmesi ya da öğrenmemesi değildi olay, onun arkasından iş çeviriyorduk. Beni rahatsız ediyordu bu durum. O ise gayet rahat bir şekilde için rahat olsun diyordu.
Ona güveniyordum, tamam ama rahat olamıyordum, rahat hissedemiyordum. "Bu on günü birlikte, sadece ikimiz olarak geçirmeyi çok istiyorum, geçireceğiz de Taehyung. Ama bana rahat ol deme. Olamam. Yaptığımızın yanlış olduğunu biliyoruz ve bunu yine de yapıyoruz. Kalbim evet dese de beynim ve vicdanım hayır diyor. O yüzden bana rahat ol deme."
Başını aşağı yukarı sallayarak karşılık vermişti.
"Sana güveniyorum. Ama, büyük annemin bir lafı vardı; 'Güven gözyaşı gibidir. Düştüğü an bitmiştir.' derdi hep. Bunu aklından çıkarma olur mu. Çünkü benim sürekli aklımda."
***
Eve dönmüş, valizleri odama çıkarmıştık. Üst katta, koridorun ucundaki misafir odasını kullanıyordum. Kalacak yer bulana kadar da bu odayı kullanmaya devam edecektim.
Bu arada okulu da iki gündür asmıştım. Derslerim birikmiş olmalıydı.
Jungkook'a mesaj atarak kaçırdığım derslerin notlarını toparlamasını istedim. O da itiraz etmeden kabul etmiş, akşam uğrayıp notları bırakacağını söylemişti.
Az sonra Taehyung odama geldi. Hafta sonu için harika bir plan yaptığını, doğu denizine gideceğimizi söylüyordu. Ufaklıklara ise Namjoon'un gelip göz kulak olacağını, gözümüzün arkada kalmayacağını eklemişti. Panik olmuştum.
"Namjoon oppa bizi bilmiyor değil mi?"
"Tabii ki bilmiyor SeYoung, sakin ol. Senin Namgu'ya gideceğini, benim de ufak tefek işlerim olduğunu söyledim. Ne olduğunu bile sormadı. Sorun yok, merak etme güzelim." Kollarını bedenime sıkı sıkı sarmıştı. Saçlarıma bıraktığı sıralı öpücükler ile rahatlamamı sağlıyordu.
*
"JongGyu pirincini bitirmedin tatlım. O pirinç bitmeden masadan kalkamazsın." Akşam yemeğini bitirip masadan kalkan ablasının peşinden odasına gitmek için hamle yapan JongGyu'yu durdurmak zorunda kalmıştım. Doymadan kalktığını biliyordum çünkü.
Hafta sonu yapacağımız kaçamak öncesi Taehyung kardeşine yeni oyuncaklar almış, dikkatini onlara çekmişti. Böylece yokluğumuzu problem etmeden Namjoon'a sıkıntı çıkarmadan hafta sonunu geçirecekti.
JongGyu yeni oyuncaklarına bakmak istediğini söylüyor, odasına gitmek için izin istiyordu.
"Yarın bol bol oynarsın. Şimdi yemeğini bitir JongGyu. İstiyorsan ben yedirebilirim sana?" Taehyung gerçekten çok değişmişti. Artık kardeşlerine karşı daha ılımlıydı.
Onun bu halini izlemek keyif veriyordu bana. Tabağından çıkardığı yemeğini kaşık kaşık kardeşine yediriyordu. Bundan daha güzel bir manzara olamazdı herhâlde.
Tam da bu sırada kapı çalındı. Gelen Jungkook olmalıydı. Yemekten kaytarmak isteyen JongGyu masadan ayrılmış kapıya koşturuyordu. Az sonra Junkook'la birlikte salona girdiler.
"Buyurun bakalım SeYoung hanım, astığınız derslerin notları!" Elindeki bir çanta dolusu fotokopi kağıdını hemen yanındaki berjerin üzerine bıraktı Jungkook.
Aradan sıyrılıp koşar adım odasına çıkan JongGyu gözümden kaçmamıştı bu arada. Israrcı olmayacaktım ona. İstediği zaman tekrar yemek yiyebilirdi.
"Çok teşekkür ederim kahramanım benim!"
Taehyung kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Söylediğime anlam verememişti. "En ihtiyacım olduğu zaman ortaya çıkıp yardım ediyor bana. O yüzden kahraman..."
Neden açıklama yapıyordum ki şuan? Bir de gereksiz bir şekilde 'notları sen istedin ya' diyordu. Konuyu kapatmak en mantıklısıydı.
Jungkook'a yemeğe kalması için ısrar etsek de acelesi olduğunu, gitmesi gerektiğini söylemişti. "450cc'im beni bekliyor. Bekletmeyeyim. Bütün bir hafta sonu çok çok meşgul olacağım."
Taehyung ne dediğini anlıyordu, gülmüştü çünkü.
Neydi bu 450cc? Aralarında bir şifre miydi?
Jungkook'u yolcu etmek üzere kapıya ilerlerken hala aynı muhabbet dönüyordu. O gittikten sonra ilk işim bunu öğrenmek oldu. "Nedir bu 450 cc Tanrı aşkına? O neyse sürekli ona gidiyor."
Taehyung hala gülüyordu. Ellerini kaldırmış göğüs hizasına getirmişti. Göğüslerini avuçlamış seri bir şekilde sıkıp gevşetiyordu. "Jungkook'un seks partnerinin silikon ölçüleri."
Ah Tanrım! Duymayı beklediğim bu değildi kesinlikle. Cidden bunun muhabbetini mi yapıyorlardı? "Siz erkekler sahiden çok pisliksiniz!"
Ellerimle yüzümü kapatmış, yanaklarımın kızardığını gizlemeye çalışıyordum.
Taehyung ise hala gülüyordu, üstelik bu kez kahkaha atıyordu. "Benim tatlı SeYoung'um utanmış mı?"
Kollarını bedenime sarmış beni kendine çekiyordu. "Taehyung bırak beni, çocuklar görecek!"
"İkisi de odasından çıkmaz bu gece. Merak etme" diyordu bir de arsızca. Çoktan öpücükler bırakmaya başlamıştı saçlarıma, alnıma...
"Bu gece baş başayız SeYoung, bilmem anlatabildim mi?"
Şu yıldıza da bir tık alabilirsem çok mutlu olacağım, biliyorsun değil mi? ;)
Hadi öptüm kocaman.
💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On His Pillow
FanfictionKim TaeHyung bir anlığına, doğru olduğunu düşündüğü bir karar verdi. Bu kararın sonuçlarını hiç düşünmemişti. Şimdiyse hiç bir şey eskisi gibi değildi. * * * Yayımlanma Tarihi: 23.12.2020 Bitiş Tarihi: 10.05.2021 #OnHisPillow #3 (#kth)