36.BÖLÜM

1.1K 74 180
                                    

Merhabalar

Yine yine yeniden yeni bir bölüm ile buradayız.

Bu bölüme 35. Bölümü yayınladığım gece başlıyorum hadi bakalım.

Yorum ve beğenilerinizi bol bol görmek dileğiyle. İyi okumalar

36.BÖLÜM

''Elimizden geleni yaptık bekleyeceğiz.'' dediği zaman doktor ellerim zar zor Çağrı'nın koluna çıktı. ''Ne dedi?'' dediğim zaman Çağrı kolunu omzuma sarıp sırtımı sıvazladı ve ''İyileşecekmiş. Bir de uyanırsam Aliva beni döver diye de çok korkuyormuş.'' dedi. O an kafamı sallayarak geliştirdim onu.

Kendimi zar zor kenardaki sandalyelerin yanına atınca, kafamı dizlerimin arasına bıraktım ve o acı hastane kokusunu içime çektim. Berbat kokuyordu hastane. Birkaç saat sonra artan baş ağrım ve kullanmam gereken ilaçlar olduğu için kendimi toparlayıp ayağa kalktım. Etrafa baktığım zaman karşımda yerde aynı benim şeklimde oturmuş Çağrı vardı. Yandaki sandalyelerde Özgür ve Gamze vardı. Gamze uyumuş ve başı Özgür'ün kucağındaydı. Özgür ise dalgınca Gamze'nin saçıyla oynuyordu.

Yanımdaki sandalyede Yamaç vardı ve sanırım sırtımdaki belirsiz ceket onundu. Dalıp gittiğim bir zamanın ardından sırtımda ceketle uyanmıştım çünkü. Kayra da ileride oturmuş telefonuna bakıyordu. Adımlarımı Kayra'nın yanına sürüdüğüm zaman başını kaldırıp bana baktı ''İlaçlarımı getirebilir misin?'' dediğim zaman kafasıyla beni onayladı ama beni burada bırakmakta istemiyor gibiydi. ''Sen gece gitmedin mi?''

''Gitmedim sadece biraz daha görünmeyen taraftaydım. Geri kalanı postaladım ama.'' dediği zaman göz kırparak hafifçe gülümsemişti. ''İlaçlarımı sakın unutma.''

''Emredersin prenses.'' dedi ve son kez bana ve etrafa bakıp merdivenlere yöneldi. Lavaboya baştan yürüyüp yüzümü yıkadım ve yüzümdeki izlerin resmen geçmiş olduğunu fark ettim. Saçımı açıp tepeden topladığım zaman derin bir nefes verip yavaşça geri yürüdüm o koridora doğru.

Bir anda koridordan gelen çığlık ile adımlarım hızlandı ve koşarak koridora ulaşmaya başladım. Nefes nefese girdiğim koridorda yerde yatan ve ağzından kan gelen kişi Atalay'dan başkası değildi. Bir anda vücudu esir alan öfkeyle Atalay'a doğru yürüdüm. O da ben ona ulaşana kadar yeni yeni ayağa kalkmıştı. Çağrı ise elindeki kanla kenarda bana bakıyordu.

''Ö-özür dilerim.'' dediği zaman yüzüne baktım. Dudağının kenarı ve kaşı patlamış çenesinde de dünden kaldığı belli olan yumruk izi vardı. Ellerimi sıkıp ona doğru bir adım attım. ''Atalay,'' derin bir nefes verip devam ettim ''Lisanslı boksör olduğum için ellerim silah sayılıyor. Şu an bir hata yapmamak için kendimi çok zor tutuyorum.'' yumruk haline getirdiğim elimi Atalay'ın çenesine geçirdiğim zaman ''Ama bu bir hata değil. Defol.'' diye bağırdım. Atalay baştan yeri boyladığı zaman Berkay ve Yamaç aramıza girmişti.

''Polis molis dinlemem. Silah falan dinlemem öldürürüm seni. Benim kardeşim orada ne olacağı belirsiz bir şekilde yatarken,'' elimi Atalay'a uzattım ve göğsüne baş parmağımla baskı uyguladım ''Sen buraya gelemezsin.'' dedim. Ardından Berkay, Atalay'ı kolundan tutarak çekiştirdi ama Atalay gitmek konusunda direndi.

Bu sefer derin bir nefes verip Yamaç'a döndüm ''Arkadaşını da al ve git Dinçer.'' dedim. Boş bakışları yüzümü taradı ve sinirimi anladıktan sonra Atalay'a döndü ve kolundan tutup koridorun sonuna doğru çekti. Ve Berkay da son kez özür diler biçimde bakıp çıktı.

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin