Herkese iyi bayramlar diliyorum. Yorum ve oylarınızı esirgememeniz dileği ile çok kalp canlarım ♡
''Hey iyi misin?''
''İyiyim.'' sesim benim kontrolüm dışında sert bir şekilde çıkmıştı. Ama dert etmedim Aktuğ bunu alınganlık sebebi yapmazdı.
''Ben elim yüzümü yıkayayım geliyorum hemen.'' cevap vermedi.
Koridorun sonundaki kapıyı açar açmaz içine girdim. Kapıyı kapatmamla sinirle sıktığım elimi serbest bıraktım. Sinirle değildi belki de elimi sıkmamın amacı. Ani bir tepki vermekten korkuyordum.
Hah.
Kendimi lavabonun yanına zar zor attım. Çığlık atmak istiyordum. Dayanamıyordum. Ağır geliyordu. Her şey o kadar ağır geliyordu ki. Elini yüzümü birkaç kez yıkadıktan sonra direkt olarak odama gittim ve ceketimi alıp dış kapıya yöneldim.
''Aliva?'' cevap vermedim ve direkt olarak kapıyı açıp kendimi dışarıya attım. Bulunduğum binadan hızla inerken, sinirden gözlerimin dolmaması için dudaklarıma dişlerimi geçiriyordum.
Dışarıya çıktığım zaman şiddetle yağan yağmurla karşılaştım ilk olarak. Son kez binaya bakıp caddenin karşısına koştum son hızla. Caddenin karşısına geçtikten sonra hızla ara sokaklardan denizin kenarına doğru koştum. Yağmurun soğuk damlalarına inat olarak gözümden arada süzülen yaşlar çok sıcaktı. Tenimi sıcaklığıyla parçalıyordu.
Ama bu her şeyin aksine rahatsız etmiyordu.
Denizin kıyısında gidebildiğim yere kadar koşmaya devam ettim. En sonunda yokuş yukarıya çıkan bir yola ulaştım. Ellerim dizlerimin üstündeydi ve zoraki nefesler alıyordum. Birkaç kez arka arkaya öksürdüm.
Ve yağmur hâlâ şiddetle yağıyordu. Arada gök gürlüyor ve şimşekler her yeri aydınlatıyordu. Son hız koşmaya devam ettim. Şehrin kenarına doğru bir uçurumun kenarına ulaştığım zaman içimdeki yarım kalan her şeyin gitmesini, uçmasını, kaybolmasını istercesine çığlık attım.
Sesim kısılana kadar bağırdım.
''Bu kadar yalnız hissetmekten nefret ediyorum!'' diye tekrarladım onlarca, yüzlerce kez. ''Nefret ediyorum. Her şeyden nefret ediyorum.''
''Yaşamaktan nefret ediyorum.'' saçlarımı hırsla geriye doğru attım. ''Kendimi buradan aşağıya atamayacağımı bilmekten nefret ediyorum.''
Dizlerimin üstüne doğru çöktüm yavaşça. Derin derin nefes vermeye devam ediyordum ama sanki aldığım nefes boğazımın bir yerinde asılı kalıyordu.
Acınacak haldesin.
''Kes sesini!''
Sustur hadi.
Ellerimle başımı sıkıp, dişlerimi tekrar geçirdim dudaklarıma. Kan tadı çok yoğundu. Göz yaşlarım ise çok sıcaktı.
Katilsin sen.
Kulağımda yankılanan sesle ayağa kalktım.
Katil. Katil. Katil. Katil. Katilsin sen Aliva.
Titrek olarak başlayan ilk adımım bir anda sinirle ve dayanamadığım o nokta ile iyice güçlendi. Adımlarım iyice güçlendi geriye doğru giderken. Önüme baktım. Boşluk vardı.
Adımlarım hızlandı. Daha çok hızlandı. Kendimi o boşluktan aşağıya bıraktığım zaman soğuk suyun dibine daldım. Ama hayır. Aldığım nefes ciğerimin içinde bir yerlerden kaçmış gibiydi. Baştan çığlık atmaya çalıştım başaramadım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Teen FictionBazen hayattaki yerinizi sorgularsınız. Kim olduğunuzu ya da kim olmak istediğinizi. Ne kadar hayatınızı kendi başınıza yönetmek isteseniz bile ne seveceğiniz adamı, ne de geçmişinizini seçebileceksiniz. Ben Aliva Gürsoy; Dünya Boks Şampiyonu olabi...