Merbahalar.
Nasılsınız? Dilerim iyisinizdir.
Yeni bir bölüm ile buradayız.
Beğeni ve yorumlarınızı bol bol görmek dileğiyle, iyi okumalar.
35.BÖLÜM
Aliva
Hastanenin bir kenarında ağlayan bir kız çocuğuydum şu an sadece.
Güçsüz gözyaşlarıma titrek hıçkırıklar da karışınca artık kendime hakim olamayacağımın farkındaydım.Elimin titremeye başlamasıyla, elimi yüzümün üstünden çekip dizlerimin üstüne bıraktım ve kafamı dizlerimin arasına gömdüm. Gizlemek istiyordum yüzümü, kimsenin görmesini istemiyordum.
İçimde bir çocuk çığlık çığlığa ağlıyordu.
Sanki gözyaşlarım gözümden değil de içimin derinliklerinden sökülerek geliyordu.
Soğuk elimin üzerinde bir sıcaklık hissettiğim zaman yavaşça kafamı kaldırıp elini elimin üstüne koyan Yamaç'a baktım. Gözleri benim aksime gayet dinlenmiş ve zinde bakıyordu. Niye geldin? Niye geldin be adam!
Elimi çekip kollarımı göğsümün altında birleştirdim. Makyaj yine akmıştı. Ama artık hiçbir önemi de yoktu.''İyi misin?'' dediği zaman kafamı olumsuz anlamda sallayıp gri gözlerine çevirdim bakışlarımı. Bana biraz daha yaklaştığı zaman en sonunda kollarımı boynuna sararak sarıldım ona. Başımı omzuna gömdüğüm zaman derin bir nefes aldım. Mentollü şampuan kokusuyla, karışık parfüm kokusu geliyordu burnuma. Başımı kaldıracak halim yoktu, ayağa kalkıp Oğuz'un odasına gidecek halim de yoktu. O yüzden o şekilde bekledim orada. Yamaç'ın boynuna başımı gömmüş bir şekilde bekledim, belki 5 dakika, belki yarım saat, belki de saatlerce. Zamanın farkında değildim hiç.
Bir süreden sonra başımı kaldırmaya güç bulunca Yamaç'a baktım. Sigarayı bile içtiğim zaman bağımlılık duygum dinerken, senin kokunu her aldığımda biraz daha istiyorum. Bu nasıl bir bağımlılık Yamaç? Nasıl bağlandım bu kadar sana? Nasıl sevdim seni böyle?
Grilerini yüzümde dolaştırıp gözümde durdurduğu zaman gözümün içine baktı. Sanki içinde bir şey arar gibi baktı gözüme. Gözlerimin kızardığına eminim aynı zamanda akan makyajın geri görünür hale getirdiği yaralar da vardı. Derin bir nefes verip ayağa kalktım ve Yamaç'ın da kalkışını izledim. Sonra yavaşça koridora yürüdüm. Sonunda sessizliğe kavuşabilmiştim ve iyi gelmişti. Çok iyi gelmişti.
İnsanların bazıları ağlayarak içlerini boşaltırlar bu onlara iyi gelir çünkü. Bazıları ise ağlayamaz. Ağlamak güçsüzlük gibi gelir onlara ama ben bu ikisinden de değildim. Ağlamak benim için özeldi, çok özeldi. Bana sessizlik iyi geliyordu. Hiçbir ses olamaması bana o kadar huzur veriyordu ki sessizlikle dolu gece saatlerini hiçbir şeye değişmezdim doğrusu.
Çocukken içime kapanıktım. Biraz da çevredeki insanlardan dolayıydı bu içime kapanıklık. Ama diğer çocuklar konuşkan ve fazlasıyla neşelilerdi. Böylece kıskançlaştım. Herkesi sevmeye hazırdım ama kimse beni anlamadı. Kimse sevmedi beni. Ben de nefret etmeyi böyle öğrendim. Tüm dünyayı sevmeye hazırdım, olmadı, yapamadım.
Aslında herkes, bütün insanlar böyle yaşıyor. Hepimizin içinde bir his ya da bir iz var. Bununla yaşamayı öğrenmişiz ama ruhumuzu tüketmiş bu durum. Her adımımız da iyice çökmüş omuzlarımız. Ayağa kalkmışız her seferinde ama dizlerimiz ellerimiz paramparça olmuş. Yara bere içindeki bedenimiz işe yaramaz olmuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Novela JuvenilBazen hayattaki yerinizi sorgularsınız. Kim olduğunuzu ya da kim olmak istediğinizi. Ne kadar hayatınızı kendi başınıza yönetmek isteseniz bile ne seveceğiniz adamı, ne de geçmişinizini seçebileceksiniz. Ben Aliva Gürsoy; Dünya Boks Şampiyonu olabi...