48.BÖLÜM | 1.Part

962 65 168
                                    

Yorum ve oy atmayı unutmayııın♡

Senin gibi mesaja diye başlayan küfürlerimi bir kenarıya bıraktım. Doğrusu bırakalı biraz olmuştu. Şu anda daha önemli bir durum vardı. Ve evet, ben hastanedeydim. Burnum bir hafta içinde kaynayacaktı ve üç hafta sonra olacak, WBC maçına kadar herhangi bir sorun oluşturmayacaktı. Mükemmel zamanlama. Ama bir o kadarda sıkıntılı bir durum.

Hastane de yazılan reçeteyi beklerken, yanımda sinirli bir Çağrı ve Özgür ikilisi vardı. Kızın derdinin ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Özgür sinir ile beyaz sedyelerin olduğu odada volta atıyordu, Çağrı ise yanımda oturuyordu fakat ondan da yayılan negatif bir enerji vardı.

''Bak,'' diye başladı Özgür ''Kızın partneri senin bir önceki tur elediğin kız,''

''Ee,'' dedim gözlerimi Özgür'ün üzerinde tutarken.

''Kız yarım saat önce, maçı da satın almazsın ya, diye tweet atmış. Ya bence sana gıcıklardı, sonra da kafası attı, kafa attı.'' ayağa kalkmış bana doğru yürümeye başlamıştı.

''İyi.'' dedim boş bakışlarım ile.

''İyi mi?!'' bir anda yükselen sesine karşı tepkisiz durdum.

''İlk kez mi burnum kırılıyor benim, sevgili Tweety?'' göz devirdi bu umursamaz halime. Hemşirenin getirdiği reçete ile Çağrı'nın babası da yanımıza gelmişti. ''Geçmiş olsun Aliva.''

''Teşekkür ederim.'' dedim gülümsemeye çalışarak.

''Gerçekten, bela ve hasar mıknatısı gibisin.'' dedi hafifçe gülümseyerek.

''Teşekkür ederim.'' dedim yine.

''Ne yapman gerektiği anlatıldı değil mi?''

''Evet.''

Son kez elindeki raporları inceledi ve gülümseyerek ''Taburcu olabilirsin o zaman.'' dedi. Ve ben yine teşekkür etmiştim. Çağrı eşyalarımı eline aldığı zaman, Özgür de Gamze ile konuşuyordu. ''Gamze aradı acil bir şey varmış gidiyorum ben.'' dedi.

''Acil bir şeyse biz de gelelim.'' dedim.

Bana baktı ve güldü, dalga geçiyordu ''Bu halde. Önünü görebiliyor musun Aliva'cığım?'' Sonra kaşlarını çattı, bir şey düşünür gibi. ''Senin lakabın Alfa'ydı değil mi?''

''Evet.''

''Görüşürüz o zaman.'' dedi ve benim şaşkın bakışlarım ile birlikte arkasını dönüp gitti. Çağrı ile birlikte odadan çıktığımız zaman babasını gördüm, sistem bilgisayarının yanında. Çağrı'ya bir dakika işareti yapıp yanına yürüdüm babasının.

''Mehmet Amca,'' yanına ulaştığım zaman kaşlarını kaldırıp bana bakıyordu. ''Hastane kayıtlarından birine bakmanı istesem sorun olur mu? Yani burası çok yaygın ve iyi bir hastane aradığım kişinin burası ile bir bağı olabilir.''

''İsim ver bakalım.'' dediği zaman gülümsedim. ''Afra. Yani soy adını bilmiyorum ama Gürsoy olabilir.''

''Tamam bakıp sana dönüş yapacağım, Aliva kızım. Ama sen de bunun karşılığında kendine dikkat edeceksin.''

''Ederim, teşekkürler. Kolay gelsin.'' geri Çağrı'nın yanına döndüm. Kaşları çatıktı. ''Bir sorun mu var?''

''Birazdan görürsün.'' dedi ve çantam elinde otoparka indi. Çağrı'nın arabasının yanında siyah bir arabaya yaslanmış bir beden duruyordu. Siyah bir tişört, siyah bir pantolon, gri bir çift göz.

''İyisin değil mi?'' dedi Çağrı, sesi dümdüzdü. ''Evet.'' bütün dikkatim bize dümdüz şekilde bakan Yamaç'ta ve yanağındaki hafif kızarıklıktaydı. Çağrı'da bir şey yoktu; bu da demek oluyordu ki, Çağrı Yamaç'a yumruk atmıştı fakat Yamaç karşılık vermemişti. Ve Çağrı'nın vurduğunu biliyordum. Tavırlarından olsun, vuruş şeklinden olsun, biliyordum ona vuran Çağrı'ydı.

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin