Üzerime giydiğim şort ve tişörte bakıp son zamanlarda ne kadar kilo verildiğimi ölçmeye çalıştım. Çok, çok kilo vermiştim. Dün yapılan dophing testinin ardından biraz antreman yapmıştık Ahmet hocamla. Daha sonra da bir diyetisyenden randevu almıştık. O da fark etmişti kilo verdiğimi, o yüzden de bana arada gıcık gıcık bakışlar atıyordu.
Ve ben şimdi dün sadece 10 dakika katıldığım boks dersine baştan gidiyordum. Aynı zamanda bütün 12. sınıflar bugün yine ders alacakmış. Dersleri zaten çok kolaydı ve bu kadar basit tekniklerle çalışıp sonrada bana meydan okumaları çok komikti.
Soyunma odasında tek başıma kaldığım zaman son kez yüzümü yıkayıp iyice uykumu açtım. Arkamı döndüğüm zaman kapının orada bir çift gri göz bana bakıyordu. Bir anda bütün olanlar kafamın içinde cirit atarken boş gözlerimle ona bakmaya devam ediyordum.
"Günaydın."
''Günaydın." diye mırıldandım.
Aniden ''Kedi gibisin." dediği zaman kaşımı çatıp "Kedi mi?" dedim doğrusu bunu soru anlamında dememiştim.
Kedi sevmezdim.
Yanından geçip dışarıya çıktım. Onca yaptığı şeyden sonra öylece yanıma gelmesi garipti. Bu çocuktan hoşlanmıyordum.
Ama ben ne kadar hoşlanmasam bile o sürekli karşıma çıkıyordu. Zaten bana bir şey yapmamıştı sadece kafamda kurduğum bir sinirdi bu.Antreman sahasına çıkıp dolaba yürüdüm. Dolaptan bandaj ve eldiven alıp önce bandajı sardım sonra da eldiveni giydim elime. Duvarın önüne oturup sırtımı duvara yasladım ve kafamı dizime gömdüm.
Burada saçma sapan boks dersi almaktan, mecburen okula gitmekten ve yapmak zorunda olduğum onlarca aktiviteden o kadar sıkılmıştım ki. Hayatımda sürekli bir şeyler yapmak zorunda olmamıştım bir anda hayatıma gelen bu durum beni kendine esir almıştı artık.
Hayatının ne kadarını hatırlıyorsun ki Aliva?
Benim hiçbir zaman hiçbir şeye bir mecburiyetim olmadı, benim ailem katı kurallar koyan bir aile değildi. Onlar pekte aile sayılmazdı doğrusu.
Benim doğuştan bir ailem olmamıştı ki, ben kendi ailemi kendim bulmuştum. Çağrı, Özgür ve ne kadar salak olursa olsun Oğuz onlar benim ailemdi. Asla ciddi olmamanıza rağmen birbirimize sımsıkı bağlıydık biz. Tek dayanağımdı onlar benim.
İçeriye öğretmenin girdiğini kesilen seslerle anlamıştım. Hızlıca ayağa kalkıp kendimi topladığım zaman giren öğretmene ve yanındaki kişiye baktım. Ahmet hocam.
Kaşımı kaldırarak antrenöre baktığım zaman, o da içeriye doğru yürüyordu.
Bir anda karşımda antrenörümü görmenin şaşkınlığıyla olduğum yerde kalakalmıştım. Öğretmen konuşmaya başlayınca ben de gruba doğru yürümeye başladım "Ahmet Gürbüz bir boks antrenörü dün de gördüğünüz üzere Aliva'nın antrenörü. Bizimle bir gün antreman yapacak. Daha doğrusu antremanı o yaptıracak." dediği zaman kaşımı iyice çatıp antrenörüme bakıyordum. Bana söylememişti.
Etrafımdaki herkes potansiyel haindi.
Antremanı eğer benim antrenörün yatırıyorsa benim bildiğim yerden oluyordu. O yüzden eldiveni elimden çıkartıp yanda ki duvarın kenarına koydum. Ahmet hocam "Herkes önce eldivenini çıkartsın, ısınacağız önce.''
Yerimizde zıplayarak yaptığım beş dakikalık ısınma hareketi bittiği zaman
''Herkes önümde plank duruşuna geçsin." dedi.Tek sıra halinde dizilmiştik hepimiz. Birkaç saniye içinde antrenörümün önünde plank duruşuna geçtim. O da yanıma birkaç kişi yerleştirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Teen FictionBazen hayattaki yerinizi sorgularsınız. Kim olduğunuzu ya da kim olmak istediğinizi. Ne kadar hayatınızı kendi başınıza yönetmek isteseniz bile ne seveceğiniz adamı, ne de geçmişinizini seçebileceksiniz. Ben Aliva Gürsoy; Dünya Boks Şampiyonu olabi...