47.BÖLÜM

901 65 139
                                    

Yorum ve oy atmayı unutmayııın

''Yaşamaya devam edebilmek için, yaşamak için ihtiyacım olan cevaplar var.''

''Anlıyorum evet ve benim de ihtiyacım olan cevaplar var. Aliva her şey çok karışık, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Doğru olanı yapmaya çalıyorum.''

Derin bir nefes verdim ve mutfaktan çıkıp salona yürüdüm. Camları açtım, mutfakta nefes alamıyor gibiydim.

''Yamaç yalnızca konuşalım olur mu? Tartışmayalım. Ne olduğunu konuşalım.'' dedim sakince. Hafifçe başını salladı. ''Ya da konuşmayalım. Birkaç gün sonra maçım var, antrenman yapmam gerekecek; kafamı başka bir şey ile doldurmayayım.'' dediğim cümle ile kaşlarını kaldırdı. Bayağı şaşırmıştı verdiğim cevaba. Doğrusu ben de şaşırmıştım.

''Yemek yediğimize göre normal bir şeyler yapalım mı?'' kendime tepki versem ne yapıyorsun geri zekalı diye bağırırdım sanırım.

''Ciddi misin?'' dedi kaşlarını kaldırarak.

''Evet, normal bir şeyler yapalım. Maç öncesi kafamı karıştırmak istemiyorum.''

''Ciddisin sen.''

''Hıhı.'' başımı onaylayan anlamda sallarken bunu demiştim ona. Emin olmayan bakışlarını üzerimden çekmediği zaman gülümseyerek karşılık verdim ona. Bir anda yine dengesizleşmiştim. Yüksek ihtimal ilaç içmediğim için olmuştu

''Ne yapalım?''

''Bilmem ne yapalım?'' dedim kaşlarımı kaldırarak. Babam ile tartıştığımız bir gün, kafamı toparlayamamıştım ve o maçı çok ucu ucuna almıştım. 2 gün sonraki maçıma kafam yerinde girmeliydim. Doğru olan hangisi bilmiyorum fakat benim için doğru olan şu anda buydu.

''Antrenman yapmak ister misin?'' dediği ile bir anda otuz iki diş sırıttığıma emindim. ''Oluur.''

''E hadi o zaman.'' dedi ve telefonunu alıp odasından çıktı. ''Nereye?''

''Spor salonuna?''

''Ha, sen çantanı al, benim çantam arabamdaydı geldi mi buraya?''

''Odamda ikisini de alırım ben; sen ceketini giy, çıkalım hemen.'' o direkt olarak odasına yöneldi ben de kapıya doğru yürüyüp ceketimi aldım. Yamaç elinde iki çanta ile odasından çıktı ve yanıma doğru yürümeye başladı. Ben de ceketimi elime aldım ve kapıyı açtım. Bir anda duyduğum ses ile durup Yamaç'a sessiz ol işareti yaptım.

Üst katın kapısı çalınmıştı ve ardından birkaç saniye içinde açılmıştı. Üst katta Kayra oturuyordu. ''Kayra konuşalım mı biraz?'' Ben bu sesi nereden tanıyordum acaba.

''İşine gelince Ege, işine gelince Kayra olmaz ama. Git Deniz.''

''Kayra!'' ve bir kapı çarpılma sesi. Kaşımı kaldırarak, işaret yaptım Yamaç'a. Dümdüz bakıyordu. Beraber aşağıya indiğimiz zaman arabaya bir kız biniyordu. Beyaz tenli, mavi gözlü ve bayağı güzel bir kızdı ve sanırım Kayra ile konuşan kızdı. Yamaç arabasına bindiği zaman yanına bindim.

Otoparktan çıktığı zaman aklıma gelen şey ile ''Baban nasıl biri?'' dedim. Kaşlarını çattı.

''Bir adamı çocuğuna sormak ne kadar mantıklı?''

''Genel bir düşüncen olabilir, mesela bana sorsan babam iyi biri değil derim.'' kaşları iyice çatılmıştı bu dediğime. Omuz silktim, babam için de yalan söylemeyecektim. O kadar önemli biri değildi.

''Babanla sorunun ne?''

''Sevmiyorum, tilt oluyorum o adama. Adım gibi biliyorum, yaşadığını da biliyorsun. Geçen konuşmak için geldi yüzüne geçirdim bir tane, hâlâ içim soğumadı. Böyle temiz bir şekilde dövesim var.''

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin