20.BÖLÜM

2.2K 112 125
                                        

"Aliva hazır mısın?" sesini duyduğum zaman son kez aynaya baktım ve cevap verdim "Hazırım." ayağa kalktıktan sonra ayakkabıyı ayağıma geçirdim ve odadan çıktım. Makyöz ve kuaför çok iyi bir iş çıkartmıştı. Bir boksörü Kayra'nın dilinde bir prensese çevirmişlerdi.

Siyah elbisem, sade makyajım ve saçıma yaptıklarıyla gerçekten çok güzel olmuştum. Kayra'nın odasına girme fikrimi hızla aklından çıkarttım ve merdivene yöneldim. Öğlen Kayra'yla biraz atışmamıza rağmen şu an her şey her zamanki gibi sorunsuzdu.

Aşağıya indiğim zaman içeriye düzenli olarak giren ve çıkan görevliler vardı. Her zamanki görevlilerin aksine bu tarz gecelerde daha farklı görevliler oluyordu. Onlar daha çalışan gibi oluyorlardı. Düşündüğüm cümleyi kendim bile açıklayamayınca boş verip salona girdim.

Daha kimse gelmemişti ve salonda oturan dört kişi vardı.

Kuzey, Kayra, Kaan ve Rümeysa. Hepsinin görünüşü sanki bu dünyadan değilmiş gibiydi. Kuzey siyah bir takım ve beyaz gömlek giymiş kravatla her şeyi bitirmişti.

Kayra ise simsiyah bir takım giyip üstten birkaç düğmesini açık bırakmıştı. Kaan ise beyaz bir gömlek, siyah bir pantolon ve siyah bir yelekle karşımda duruyordu. Hepsi çok iyiydi.
Fazla iyilerdi.

Beni ilk fark eden Kayra olmuştu. Yüzünde her zamanki uyuz gülümsemesiyle keyif aldığını gösteriyordu. Bir elimi diğer elime yurmuk vurarak şekilde gösterdim, gülümseyerek. Ardından da ona göz devirip Kaan'ın yanında ki koltuğa yöneldim.

O zaman tam olarak kadrajıma giren Rümeysa'ya baktığım zaman o farklıydı. Çok farklıydı. Sanki bu dünyaya fazlaydı onun bu güzelliği. Giydiği beyaz hafif tüllü elbisesiyle bir şaheseri temsil ediyor gibiydi. Ben ise siyah bir elbiseyle çözmüştüm işi.

Kaan yanımda telefonuna bakarken ne yaptığına baktım. Oyun oynuyordu; oynadığı oyuna baktığım zaman bir dövüş oyunu olduğunu gördüm. Oyun ilgimi çekince iyice yanına kaydım ve oyuna bakmaya başladım.

Kaan oyunu oynarken arada da kendimce ona yön veriyordum ama gerçek hayatla ne kadar farklı olduğu belliydi. Kaan oyunu bitirip kaybettiği için sinirli bir biçimde telefonu masaya bıraktı. Sonra da bana dönüp "Aliva, kanka ve kuzen arası olan canım boksör tanıdığım." diye cümleye başladığı zaman o anki bütün ciddiyetini bir kenara bırakıp onu dinlemeye başladım.

"Yarın bir boks maçı olacakmış. Sen de orada olacak mısın? Parası vakıfa falan bağışlayacakmış." dediği zaman aklıma yarın olacak maç geldi. Bu şovun içindeydi ama bu gece ne alkol alabilirdim ne de burada uzun zaman durabilirdim. Erken uyumam gerekiyordu.

Kaan'ın yanıt beklediğini fark ettiğim zaman "Evet, evet." diye hızlıca yanıt verdim. Kafamı kaldırıp bana bakan Kayra'ya baktığım zaman; yine yüzüne o gülümsemeyi takmış şekilde bakıyordu, diliyle dudağını ıslatıp "Bugün Prensescilik oynadıktan sonra yarın ringin tozunu mu alacaksın." diye benimle dalga geçtiği zaman ona yine gözümü devirdim.

"Bir gün gözünü devirmekten gözün çıkacak." dediği zaman yine gözümü devirdim.

''Göz devirmek yerine, göz de morartabilirim. Denemek ister misin?''

''Sakin olun gençler.'' diye böldü bizi Kuzey.

İçeriye amcam ve yengem geldiği zaman davetlilerin gelmeye başlyacağını o yüzden hazır olmamanızı istemişlerdi.

Kafamı geriye yaslayıp birkaç saniye gözümü kapattım. Birazdan burası onlarca insanlar ve binlerce kelimeye ev sahipliği yapacaktı. Keşke onlarca kişinin içinde sessizliği de bulabilseydik.

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin