22.BÖLÜM

2.1K 106 118
                                    

Yediği elmadan sıkılan küçük kız gözüne kestirdiği çikolataya bakıyordu şimdi de. Yavaş adımlarla yanına yaklaştığı arkadaşının elinden çikolatayı aldığı gibi gülerek onu ısırdı. Arkadaşı ne kadar itiraz edecek şekilde baksa bile O da anlamıştı artık kızın elmadan sıkıldığını.

Gözlerini kızın gözlerinden ayırmadan ona doğru bir adım attı diğer çocuk.

"Eğer sağlıklı beslenmeyi sevmiyorsan bunu annene söylemelisin." dediği zaman kız kaşlarını çatmıştı. Çocuk yine çok haklıydı ve bu onun artık sinirlerini bozuyordu.

Ve kızın ağzından yine her zamanki sözcükler döküldü.

"Annem sağlıklı be uslu bir kız olmamı istiyor." dedi derin bir nefes vererek.

"Ama sen elbise giymeyi de sevmiyorsun ve hep elbise giyiyorsun." dedi yine çocuk. Kız ise sadece surat asmıştı. "Eğer hanım hanımcık bir kız olmak istemesem elbise giymezdim Yamaç."

***

Uyandığım zaman gördüğüm rüyanın etkisiyle bir iki saniye ne olduğunu anlamamıştım. Yanımda bana meraklı gözlerle bakanları gördüğüm zaman ne olduğunu anlamaya çalıştım. Hastanedeydim.

"Ne oldu?" diye sessizce mırıldandığım zaman Kuzey derin bir nefes verip ayağa kalktı ve yanıma doğru yürümeye başladı. "Maçtan sonra bayıldın çok kan kaybetmişsin bir de bu aralar yemek düzenin değiştiği için bünyen zayıf kalmış son maça." Kuzey bu cümleyi o kadar ben haklıydım o maça girmemeliydin der biçimde söylemişti ki, istemsizce onu onaylayan bir biçimde konuşma isteğiyle doluyordum.

Ne zaman bayıldığımla ve ne olduğuyla ilgili hiçbir fikre sahip değildim şu an.
Kafamı yastığa gömüp seruma baktım bitmesine daha on dakika civarında vakit vardı. Kenardan telefonuma uzandım ve telefonu açıp bildirimlere göz gezdirdim. Elle tutulur bir şey yoktu o yüzden telefonu kenara bırakıp gözlerimi sımsıkı kapattım.

Gördüğüm rüyayı hatırlamaya çalışırken hiçbir şey hatırlayamamanın verdiği düş kırıklığıyla her şeyi boş verdim.

Serum bittiği zaman alnıma iki dikiş atıldı ve elimizde bir reçeteyle birlikte Kuzey'le eve döndük. Uzun zamandır aralıksız olan antremanlarım; yarın itibariyle, daha da sıkılaşacağı için bu gece tek istediği şey sabaha kadar araksız uyumaktı. Doğrusu istediğim gibi de olmuştu. Saat 6'da uyandığım zaman son derece zinde ve kendimdeydim. İlk olarak gece üşendiğim için almadığım duşu aldım.

Ardından ise gece burnum ve alnımdaki yaralar kanadığı için yastığın beyaz kılıfını çıkartıp kirli sepetine koydum. Üzerimi değiştirip koşuya hazır hale geldiğim zaman saat 6.45'ti. Koşuya başladığım zaman vücudum istemsizce sabahın soğuğuyla yüzleşmişti. Ardından ise ben de ısınmıştım havayla beraber ısınmıştım.

Rezidansın önünden geçerken istemsizce Yamaç'ın katına göz gezdirmiştim. Camlardan dolayı bir şey göremediğim için düşürdüğüm tempomu baştan eski haline döndürüp yola odaklandım. Havada deniz ve yağmur kokusu vardı. Bu iki koku aklımı karıştırırken sağımda gelen çocuk sesleriyle durup onlara baktım.
Bir abla ve kendinden birkaç yaş küçük kardeşiyle oyun oynuyorlardı. İki üç dakika onlara göz gezdirdikten sonra yüzümde oluşan hafif tebessümle koşuya devam ettim.

Her zamanki yerden geriye dönüp koşu tempomu biraz arttırarak devam ettim. Parkın yanından geçerken gözlerim istemsizce o küçük kızları aradı. Kenarda büyük kızın yere düşmüş bir şekilde ağladığını görünce yönümü çevirip ona yöneldim. Yanına diz çökmüşüm zaman kardeşiyle bakıyorlardı. Düşen kız ağlamayı kesmiş ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Cebimden çıkarttığım yara bandını dizine yapıştırdıktan sonra gülümseyerek ona baktım.

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin