Yamaç Dinçer|
Önümdeki maçı izlerken bir yandan da beni dışarıya çağıran Berkay'a bakıyordum.
''Gelmeyeceğim oğlum hadi gidin siz." dediğimde Berkay bana bakarak "Oğlum ne yapacaksın boks maçını lan, kalk Sinem falan da gelecekmiş zaten beni uğraştırma onunla." dediğinde ona cevap bile vermedim.
Bugün boks şampiyonası vardı ve bütün dikkatim onun üzerindeydi. Boks maçları yapılırken sıra Türkiye'nin maçına geldiğinde ekrana çıkan Aliva'ya daldı gözüm. Bu dördüncü maçtı yani bu maçında alırsa finaldeydi.
Maçta karşısındaki zorlu rakibi Rus'tu ama ne kadar zor olursa olsun Aliva'nın yenebileceği türdendi.
Maçın sonuna kadar bütün odağım maçtaydı. Maç zorluydu.
Maç bitince sonuçların alınmasını beklerken kamera Aliva'ya zoom yapınca istemsiz olarak nefesimi tuttum. Maçın sonucu açıklandığında Aliva'nın korkudan elini sıktığını fark edebiliyordum.
Ben de maçın sonucunu aynı heyecanla beklerken hakemden bir ses geldi, "Turkey, Aliva Gürsoy" diye.
Sonucu duyar duymaz yerimden kalktım, derin bir nefes verip saçlarımı karıştırdım ve meyve suyu alıp baştan televizyonun karşısına oturdum.
Hiçbir ses gelmediği için Berkay ve Atalay'ın çıktığını düşünüyordum sonunda rahat rahat maçı izleyebilecektim.
Televizyonun karşısında içeceğimden bir yudum alırken final maçının başlamasını bekliyordum. Ama ne olursa olsun Aliva bu maçı kazanacaktı.
Çünkü Aliva'ya güveniyordum. Çocukluğumdan beri...
Tam olarak çocukluk sayılmasa bile.
Maçın saati geldiği zaman istemsiz olarak gerilmiştim. Final maçıydı. Kazanan şampiyon olacaktı. Ekrana önce İngiliz rakip çıktı ardından da Aliva. Ekran yüzünü çektiğinde kaşımı çatmama engel olamamıştım. Çünkü maça çıkmadan önce ya uyuşturucu almıştı ya da gözlerinin kızarmasının başka bir sebebi vardı.
Yeşil gözleri kıpkırmızıydı. Elleri ise hafifçe titriyor gibi duruyordu.
Maç başladığında karşısındaki kıza vuramıyordu bile. Aliva'ya bir şey olmuştu ve bu onu hiç iyi etkilememişti. Maç çok kötü ilerliyordu, fazla kötüydü hatta. Gardını bile düzgün almıyordu. Kolları her vuruşundan sonra düşüyordu.
Böyle giderse imkanı yoktu maçı almasının.
Kadın olimpiyatları ikişer dakikalık dört setten oluşuyordu ve Aliva ilk sette bir elin parmakları kadar bile yumruk atamamıştı. Kamera baştan Aliva'yı alınca dudağının patladığını ve burnunun kanadığını gördüm.
Yeşil gözleri de iyice kan çanağı olmuştu.
İkinci set başladığında Aliva hâlâ kendinde değil gibiydi; sonra bir anda kafasını kaldırıp karşısındaki kıza yumruk attı. Hakemler maçı kaybedeceğini söylüyordu hatta.
Ama daha sonra toparlamıştı ya da ben öyle sanıyordum. Karşısındaki kıza vururken dengesini kaybetmiş gibiydi. Fazlasıyla dengesiz yumruk atıyordu.
Hatta yumruk savuruyordu.
Karşıdaki kızı öldürmeye bile çalışıyor olabilirdi şu anda.
Gelen kapı sesiyle gözüm ikinci turun bittiğini gösteren hakemle Berkay arasında mekik dokuyordu.
"Ne oldu?" dediğimde buraya aceleyle geldiği belliydi o yüzden ilk önce bir bardak su içti.
"Ahmet Gürsoy ve karısı yarım saat önce geçirdikleri trafik kazasında olay yerinde ölmüşler." diye tek seferde her şeyi söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Novela JuvenilBazen hayattaki yerinizi sorgularsınız. Kim olduğunuzu ya da kim olmak istediğinizi. Ne kadar hayatınızı kendi başınıza yönetmek isteseniz bile ne seveceğiniz adamı, ne de geçmişinizini seçebileceksiniz. Ben Aliva Gürsoy; Dünya Boks Şampiyonu olabi...