32.BÖLÜM

1.1K 82 198
                                    

Herkese merhaba.

Yorumlarınızda buluşmak üzere.
İyi okumalar.


Kayra

Bütün gün okulla ilgili bir sorunu çözmeye çalışmış ve güzel günümü boka çevirmiştim. Ardından da Ahmet Gürsoy'un gelişi ve gereksiz onlarca ayrıntı... Saat 5 civarlarına geldiği zaman salona inip kendimi koltuklardan birine attım. Başımı geriye yaslayıp gözümü biraz dinlendirmeye çalıştım. Yorucu bir gündü ve ben uyuyamamıştım. Harika.

Bir anda çalan telefon sesi ile kulağıma farkı gelen melodinin kaynağını aramaya başladım.
Kuzey telefonunu yanımda unutup içeriye bir şey almaya girmişti. Ya da uyumuştu benim aksime. Telefonun üzerine baktığım zaman yabancı bir numara arıyordu. Yabancı bir numaraysa sorun olmazdı o yüzden ben de sorun yapmadım ve telefonu açıp kulağıma götürdüm.

''Alo Kuzey Gürsoy değil mi? Ben Çağrı, Aliva'nın arkadaşıyım'' dediği zaman çocuğu tanımıştım ama o beni tanımıyordu o yüzden de Kuzey adına konuşmayı tercih ettim ve ona cevap verdim.

''Efendim Çağrı bir sorun mu var?''

''Aliva geldi mi eve? Telefonumu açmıyor da.'' dediği zaman ''Hayır gelmedi nerede olabilir?" dedim. Babasıyla yüzleşen bir kişinin ne kadar ileri gidebileceğini tahmin edebiliyorum. Bir de o kişi bir Gürsoy'sa.

Karşıdan gelen sesle baştan bütün dikkatimi ona verdim ''Ben şu an bakamam ama maça gitmiş olabilir o yüzden söyleyeceğim adreslere bakabilir misin?'' dediği zaman kendi telefonumu açtım ve verdiği adresleri yazdım. Bir anda zil çalınca "Aliva mı geldi?'' sesi yükseldi ben de hızlıca ''Evet evet Aliva geldi tamamdır sorun yok.'' dedim ve telefonu kapattım.

İçeriye giren Kaan'a ''Ben çıkıyorum.'' dedikten sonra arabaya yöneldim. Eve gelen Aliva değildi ama eğer kimseye söylemeden bir şey yapıyorsa gizli tutabilirdim. Hacker bir arkadaşıma Aliva'nın numarasını attıktan sonra bana hızlıca adresini gönderdi. Adrese ulaşmam 40 dakikamı almıştı fakat en sonunda sokağa girmiştim. Mekana gireceğim sırada kulağıma gelen kısık sesle kendimi mekanın yanına doğru yönelttim.

Aliva başını dizlerinin arasına almış bir şekilde bekliyordu. Yanına ulaştığım zaman titrek sesi ile ''Kayra'' dedi biraz da şaşırarak.

İlk defa böyleydi. Yıkılmış gibiydi enkaz altında kalmış gibiydi. ''İyi misin?'' dediğim zaman kafasını kaldırdı ve ''Evet'' dedi. Fakat yüzüne bakılırsa iyi olmakla alakası bile yoktu.

''Kaybettim'' diye fısıldadı ''Bütün maçları kaybettim Kayra.''

Kollarından tutup onu ayağa kaldırdım. Bir anda bilinci kapandığı zaman onu tutup arabaya götürdüm. Arka koltuğa yatırıp hastaneye sürdüm. Gürsoyların ortağı olduğu bir hastane vardı. Oraya ulaştığım zaman Aliva'yı kucağıma alıp hastanenin kapısından içeriye girdim. Acildeki görevliler direkt sedye getirip hayati değerlerini kontrol etti ve Aliva'nın kontrollerini yapmaya başladılar.

Ben de telefondan bir doktorla konuşup ona hastanenin adresini veriyordum. Doktor yarım saat sonra geldiği zaman Aliva'yı röntgen ve bunun benzeri bir kaç kontrol yapmak için yukarıya çıkarttılar.

***


Aliva

''Parkinson hastalığı biraz ilerlemiş bir de böbrekleri biraz darbe almış. Kullandığı sakinleştirici de ağır olduğu için bir an krize girmiş.'' sesini duyduğum zaman konuşanlara bakmaya kalktım ama gözlerimi açamayacak kadar yorgundum. ''Hadi sabah okul var prenses.''

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin