Merhabalar.
Nasılsınız, umarım iyisinizdir.Yorumlarınızda görüşmek üzere iyi okumalar.
3.BÖLÜM
Beni okula Kuzey götürüyordu. Evet o uzun 1 hafta geçmişti cenaze, baş sağlığı dilemeler, vesaire vesaire. Uzun bir haftaydı ama asla yaşanamaz ve ilerleyemez değildi. Bir şeyler bitmişti. Bazı şeyler değişmişti. Her şey yeniden başlamıştı bir nevi.
Kuzey beni okulun önüne getirdiğinde ona dönüp, "Dönüşte taksiyle gelebilirim.'' dedim; o ise kafasını olumsuz anlamda sallayıp, "Ben alırım seni, zaten bugün çok işim yok dersim de yok." dediğinde kafamla onu onayladım.
Arabadan tam inerken aklıma takılan soruyla geri dönüp "Arabam ne zaman gelir biliyor musun?" dedim kaşımı kaldırıp.
Hafifçe gözünü kıstırıp zaman düşündüğü belliydi. Daha sonra kafasıyla onaylayıp "En geç bir ay içerisinde gelecekmiş yani bir süre arabasızsın ama garajda bir tane Range Rover var onu kullanabilirsin." dedi.
Kafamla onu onaylayıp arabanın kapısını kapattım ve siyah Bugatti Chiron'un uzaklaşmasını izledim.
Kuzey, benden fazlasıyla uzaklaştıktan sonra okula doğru yürümeye başladım. Okul ormanlık bir alanın içindeydi ve her türlü imkan varmış gibiydi. Okula doğru yürürken etrafta kimsenin olmaması garip gelmişti ama derste olacakları fikri daha mantıklı gelmişti.
Okula girdiğim zaman kapıdaki güvenliğe müdürün odasını sordum ve üçüncü kata çıkmaya başladım. Merdivenden yukarıya çıktığımda sağa ve sola baktım ama müdürün odasının nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu o sırada biri imdadıma yetişmiş gibi sınıfından çıktı ve hızla yanımdan geçip merdivene yöneldi. Ona doğru dönüp "Bir saniye bakar mısın?" diye seslendim arkasından adımlarken.
Dönüp bana baktı, tek kaşını kaldırıp "Ben seni nereden tanıyorum?" dedi.
"Hiçbir fikrim yok ama müdürün odasına gitmem gerekiyor tam olarak nerede?" diye soruyla karşılık verdiğim zaman benimle çok muhattap olmadı ve hızlıca, "Yukarı katta" deyip aşağıya inmeye devam etti. ''İyi ki tam olarak dedim, demeseydin kesin bu okulda bir yerlerde derdi.'' diye homurdanarak yukarıya çıktım ama karşımda yalnızca tek bir kapı vardı ve evet tam olarak söylemiş.
Üstümü hafifçe düzelttim ardından da saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp kapının önüne geçtim.
Müdürün kapısını çalıp içeriye girdiğimde beni bekliyormuş gibi, "Hoş geldin, Aliva öncelikle başın sağ olsun." dedi. Kafamı sallayıp teşekkür ettim ve bana gösterdiği sandalyeye oturdum.
Yaklaşık 50 yaşlarında, lacivert bir takım elbiseyle gergin bir şekilde oturuyordu. Benimle alakalı bir gerginlik olmadığını sevdiğim için fazla bu konunun üstünde durmadım ve hafifçe gülümsedim.
Bana dönüp uzun bir cümleye başlıyacakmış gibi nefes aldı ve cümlesine başladı, "Okulumuz hakkında ne kadar bilgin var bilmiyorum ama okulumuz Türkiye'nin en iyisidir dünya çapında da adı duyulmuş sıralamanın üst kısmında olan tam donanımlı bir lisedir. Yelkıran Lisesi ülkedeki en iyi öğrencileri alır. En seçkinleri en yeteneklileri ama aynı zamanda burs veren bir lisede değiliz yani yetenekli olduğun kadar da okulun masraflarını karşılayabilmek gerek, her neyse senin bu konuyla alakan yok. Sen boksörsün hatta Dünya'da adını duyurmuş bir boksörsün. Okuldaki derslere artı olarak da alman gereken belli spor dersleri var demek istediğim şu ki boks takımına desteklerini fazlasıyla bekliyorum. Buna artı olarak sen bu okulun tek sınavsız giren ve tek hazırlık almayan öğrencisisin. Sana idare olarak benim güvenim tam." dedi ve cümlesini bitirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Teen FictionBazen hayattaki yerinizi sorgularsınız. Kim olduğunuzu ya da kim olmak istediğinizi. Ne kadar hayatınızı kendi başınıza yönetmek isteseniz bile ne seveceğiniz adamı, ne de geçmişinizini seçebileceksiniz. Ben Aliva Gürsoy; Dünya Boks Şampiyonu olabi...