Beğenmeyi ve satış arası yorum yapmayı unutmayınnn ve benden desteğinizi esirgemeyin lütfennn
Ateş olmak kolaydı. Yanıyordun ve bitiyordun. Ama hayır ateş olmak zordu. Bazen ışık olmak için yanıyordun, bazen tek istediğin yolunu aydınlatmak oluyordu. Ama yanıyordun ve bitiyordun. Keşke ateş olsaydım. En azından her şeyin sonu belli olurdu.
***
''Ve senin,'' dedi uykulu bir sesle. Kulağıma doğru fısıldayarak. ''Sabahtan beri gizlediğin bir şey var.''
Sadece sustum.
''Ve benim de sabahtan beri gizlediğim bir şey var.'' diye tamamladı cümlesini. ''Ölmüş.'' dedi Yamaç. Bakışlarım hızla ona döndü. ''Gece, ölmüş.'' Ellerim vücudumun iki yanına düştü güçten çekilircesine.
''Ne?'' çıktı bir solukla ağzımdan. İçime çektiğim nefes sanki ciğerime ulaşmadı öyle nefessiz kaldım o an.
''Ölmüş Aliva. Hastanede ölmüş.'' gözlerimi yumdum ve yatakta doğruldum.
''Benim su içmem lazım.'' diye mırıldandıktan sonra ayağa kalktım ve Yamaç'ı geride bıraktım. Hızla salona girdiğim zaman daha da dayanamazdım. Olduğum yere oturup dizimi kendime çektim.
Derin nefesler alıp vermeye devam ettim. Korkunçtu. Her şey korkunçtu.
Hiçbir şey kontrolüm dahilinde değildi. Ben bunların içine girmek istiyor muydum onu bile bilmiyordum. Yamaç belki de haklıydı hiçbir şeyin içine girmemem konusunda. Ve belki de yine haklıydı aylar önce beni korumak için kendinden uzak tutmaya çalıştığında. Çünkü Ahmet Gürsoy yıllarca kendi kızı gibi büyüttüğü kişiye bile bunları yapabiliyor ise belki de gerçekten en tehlikeli kişi oydu.
Bacaklarımın üstüne bıraktığım başımı kaldırıp arkamda kalan duvara yasladım başımı. Küçük bir ses duyduğum zaman kafamı kaldırıp gelene baktım. ''Hoş geldin Maça. Hasta mıydın saatlerdir uyuyorsun.'' Yanıma yürüyen doberman bana yaklaşıp başını yüzüme sürttü.
Başını okşadım ve kucağıma doğru yatmasına izin verdim. Başını okşadığım zaman hafif hafif hırıldayarak kucağımda yatmaya devam etti. Başımı baştan geriye doğru yasladım. Maça kucağımdan kalkıp kapıya yürümeye başladığı zaman onu izlemeye başladım. Yürüdü yürüdü ve baştan durdu. Bu sefer yanında durduğu kişi Yamaç'tı.
Yamaç ne zamandan beridir orada oturuyordu ve bana bakıyordu?
''Hayatımız.'' dedim sessizce. ''Altüst oldu.''
Sadece başını salladı. ''Bütün bunlar geçecek. Çok değil belki bir ay içinde geçecek. Çok kişinin içi soğuyacak. Çok kişinin defteri kapanmış olacak.'' Ya o defteri kapananlardan biri de ben olursam Yamaç? Bunu düşündüm ama hiç dillendirmedim.
Hiç de dillendirmeyecektim.
Yüzüne baktım ay ışığı yüzüne vuruyordu ben ise tamamen karanlıktaydım.
Maça bu sefer de Yamaç'tan uzaklaşıp koltuğa gitti. Bulduğu bir şeyi kemirmeye başladı.
''O ne?'' dedim bakmaya çalışırken. ''Maça bana getirir misin onu?'' dediğim zaman çenesine sıkıştırdığı kutuyu bana getirdi.
''Bu kutu ne?'' dedim elime gelen kilitli ahşap kutuyu alıp. Etrafına baktım çok büyük değildi. Ve kutu da sonuna kadar hafifti. Belki de içi boştu.
''Almira unuttu sanırım.'' dedi kutuya kısa bir bakış atıp. Ardından da gözünü çekti kutudan, bana sabitledi. ''Sende kalsın.''
Dudaklardan bir cık sesi çıktı. ''İstemiyorum gerek yok.'' deyip ayağa kalktım. ''Uyumaya gidiyorum.'' deyip elimi uzattım Yamaç'a hafifçe elimi tutup ayağa kalktı. Onun önünde düz bir şekilde yürürken tam arkamdaydı. Yatağa baştan yattığım zaman sırtımı Yamaç'a çevirdim. Sabaha kadar uyuyamayacaktım biliyordum ve bu gece Yamaç'ı rahatsız etmeye hakkım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Novela JuvenilBazen hayattaki yerinizi sorgularsınız. Kim olduğunuzu ya da kim olmak istediğinizi. Ne kadar hayatınızı kendi başınıza yönetmek isteseniz bile ne seveceğiniz adamı, ne de geçmişinizini seçebileceksiniz. Ben Aliva Gürsoy; Dünya Boks Şampiyonu olabi...