Yorum ve oylarınızla destek olmayı unutmayın♡
Daha yeni yeni kendimi kaybetmeye başlamıştım ki karşıma oturan Gamze'ye baktım yeşil bir elbise giymiş ve saçlarını da hafif dalgalı bir şekilde bırakmıştı. Özgür'le çok tatlı bir çift olmuşlardı. Ama Özgür bana Gamze'den bahsetmediği için içimde ona karşı kin ve öfke vardı. Ama bu öfkeyi Özgür'e hissettirmeyecek kadar iyi arkadaştık, o yüzden en rahat kızabileceğim kişi olarak Gamze'ye kızıyordum.
Yaptığım yanlıştı.
Ama ne yazık ki hâlâ denge kavramım yoktu.
Gözlerim bir anda 20 metre ileride oturan Yamaç'a kayınca sesli bir şekilde "Ruh emici gibisin Yamaç insanın hayat enerjisini emiyorsun." dedim ama inanın bana neden dediğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Sadece öfkeliydim ama neye öfkeliydim inanın bilmiyordum.
Göz göze geldik, gri gözleriyle.
Tanıdık.
Ayağa kalktığım zaman Özgür beni oturttu ve "Çok sarhoşsun şimdi ayağa kalkma." dedi. Kaşlarımı çattım, yüzümde alaylı bit gülüş oluştu.
''İstediğimi yaparım Özgür." deyip baştan ayağa kalktığım zaman benimle ayağa kalktı, kolumdan tuttu ve kulağıma eğildi
''Aynen kafes dövüşü gibi her şey yapabilirsin tabii." dediği zaman kafamla onayladım onu. Gülümseyerek.
"Aynen kafes dövüşü gibi her şeyi yapabilirim."
Sanırım bu dediğimi Çağrı da duymuştu o yüzden bana neden bahsettiğimi soruyordu. Ona cevap vermedim.
Ben de Özgür'e döndüm. "Al anlat bunu bekliyordun değil mi?" dedim o da yüzüme yalandan gülümseyip Çağrı'yla konuşmaya başladı.
Midem bulandığı için odama çıktım ve yüzümü hafifçe ıslatıp makyajı bozmadan geri aşağıya indim.
Merdivenlerden iner inmez arada dağıtım yapılan içkilerden bir bardak aldım ve kafama diktim. Tadını alınca yüzümü buruşturmuştum, tamam havaya girmek için bunu yapmıştım ama içtiğim çok ağır bir içecekti o yüzden asla ve asla kendimi kontrol edemeyecektim.
Büyük ve güzel bir alkış Aliva'ya.
Çağrı'nın yanına yürürken karşıma çıkan kişiye baktım. "Aliva naber?" diyen Talha'nın yanından geçtim ve bizimkilerin yanına yürüdüm.
Evet ona cevap ç vermemiştim çünkü önemli biri değildi. Ve ben sarhoş bir şekilde saçmalayabilecek biriydim.
Ve iyi hissetmiyordum.
Ve yalnız kalmak istiyordum.
Ve belki biraz da temiz hava.
Çağrı kolumu tuttuğu zaman bütün dengem sarsılmıştı. "Konuşacağız ama şu an hiçbir şey kazandırmayacağını bildiğim için ucuz yırttın." dedi.
Güldüm. "Biliyorum beni çok seviyorsun Çağrı çok iyi biliyorum." Kafamı sallayarak konuştum ve sırıtarak.
O da yüzüme gülerek baktı. "Anasını satayım kızamıyorum da."
''En sevdiğin arkadaşın benim değil mi?''
''Aramızda kalsın en sevdiğim arkadaşım sensin.'' dedi beni onaylayıp. Baştan sırıttım.
Kolundan tutup piste onu sürüklendikten sonra çalan şarkıya göre dönmeye başladım. Aynı zamanda da şarkının ritmiyle bağırıyordum.
"SENDEN BENDEN BİZDEN" Bu olayın ne kadar sürdüğü hakkımda pek bir fikrim yok ama ışıklar açılıp pasta geldiği zaman sonlandı.
Kaan, doğum gününün sahibiydi ama hiç kendisi gibi değildi. Kaan'ın doğum gününün daha şamatalı olacağını düşünmüştüm. Kaan doğum günü dileklerini alırken pasta dağıtıldı.
Ama Kayra'nın doğum gününü daha da çok merak ediyordum. Mesela pastadan dansöz çıkabilirdi?
Önüme bırakılan pastaya baktım çok güzel görünüyordu ama çikolatalı olduğu için elime dahi almadım sonuçta ben bir sporcuyum ve fazla kalori almamalıydım.
Kimi kandırıyordum ki, midem yine bulanıyordu. Kör olana kadar içmiştim.
Müzik baştan açılıp herkes eğlenmeye devam ettiği zaman yerimden kalkmıyordum. Çağrı, Özgür ve Oğuz'u gören kimse de Gamze ve benim yanıma da gelemiyordu zaten. Renkli ışıkların çoşkusu, müziğin gürültüsü artık beni o kadar yormuştu ki ayağa kalktım ve bizimkilere tuvalete gideceğimi söyledim.
Yavaş adımlarla arka kapıya yöneldim; bahçeye çıktığım zaman kimsenin olmaması beni rahatlatmıştı.
Biraz soğuk. Biraz sessizlik. Huzur.
Kendimi dinlemek istiyordum, buna çok ihtiyacım vardı. Hava soğuk olduğu için kapılar kapatılmıştı ama salon baştan başa cam olduğu için isteyen beni rahatça görebilirdi ama kimin umurundayım ki.
Bahçenin belli bir yerinden sonra aydınlatma yoktu ben de oraya doğru yürüyordum.
Havuzun yanından geçtim ve oraya ulaştım.
Gökyüzüne baktığım zaman çok güzel bir manzara vardı karşımda. Kimse yoktu ama ben yine birileriyle paylaşmak istercesine seslendim.
"Işıklar çok güzel değil mi?" dediğimde arkamda duyduğum sesle yönümü değiştirdim. ''Ama yıldızlar harici hiç ışık yok.'' Tanıdık sözle gülümsedim.
''Hiç ışık yok, farkındayım.'' siye ekledim.
Sendelemem ile tam yere düşecekken arkamdaki kişi beni tuttu ve kollarıyla sabitledi. Ellerimle kendimi kurtarmaya çalışırken beni tutan kişi tutuşunu hafifletti ve başını omzuma koydu.
Engel olmadım beni tutan kişiye.
Bana söylediği şeyler çok tanıdıktı ama algılamıyordum. Bahçedeydim, ne zaman gelmiştim ki buraya?
"Pardon ne dedin anlayamadım." dediğim zaman daha önce hiç duymadığım ses baştan söyledi.
"Hiç ışık yok farkındayım." gülümsedim, ben de istemsizce ekledim.
"Beni bugün ayık." dediğimde sanki yanlış yapmışım gibi sustum ve arkamdaki kişi de ekledi, "Beni bugün ayılt." dediğinde ona gülümsedim.
Daha yüzünü bile görmediğim adama gülümsedim. Kafası omzumdaydı hissediyordum. Kokusu burnumdaydı onu da hissediyordum. Ama kalbimin atışını arttıracak hiçbir şey olmamıştı.
Kalbim bağımsızlığını ilan edip vücudumdan çıkacak gibi atmaya devam ediyordu. Elleri, kollarımı tamamen azat etmişti. Ben de boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim bir an. O an ikimiz de hiçbir şey demiyorduk. Ta ki ben sessizliği bozana kadar.
"Sigaran var mı?" dedim düz bir sesle.
"Sigara zararlı." dedi ama aynı zamanda da sigara uzatmıştı.
Ağzıma sigarayı alıp yakmasını izledim. Ellerini izledim yüzüne bakmak hiç istemiyordum. Sigaradan bir nefes aldım ve sigarayı elime aldım.
"Sigara içenler mi çok genç yaşta ölür?" ağzımdan bir hıçkırık kaçtı sonra devam ettim, "Yoksa genç yaşta ölenler mi sigara içer?" dediğimde başını omzumdan kaldırmıştı aynı zamanda onu arkamda da hissetmiyordum artık.
O beni bırakınca ben de kendimi yere bıraktım. Arkamı dönmedim, o sesin sahibini hiç görmedim aslında hiç merak da etmemiştim. Elimdeki sigara bittiğinde onu kenara koyup yıldızlara baktım.
Yıldızlara bakınca gülümsemeye engel olamamıştım. Yıldızların yanında da gri ve büyük dolunay duruyordu.
Hiç ışık yoktu ve farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Novela JuvenilBazen hayattaki yerinizi sorgularsınız. Kim olduğunuzu ya da kim olmak istediğinizi. Ne kadar hayatınızı kendi başınıza yönetmek isteseniz bile ne seveceğiniz adamı, ne de geçmişinizini seçebileceksiniz. Ben Aliva Gürsoy; Dünya Boks Şampiyonu olabi...