Bölüm 47 - Gökkuşağı

835 25 47
                                    

İyi okumalar.

Ardından Leon kendini Hilal'in yanına atıp sarılmıştı. İki genç yarı çıplak halde yaşadıkları zevkli anlardan sonra nefes nefese yine koyun koyuna dinleniyorlardı.

Leon aralarındaki bir karışlık mesafeden öylece Hilal'i izliyordu. Genç kız al al olmuş yanakları ve hafif terli yüzüyle muhtemelen bedeninde hâlâ gezinen zevk dalgalarının tadını çıkarıyordu. Çıplak göğüsü hızla çarpan kalbiyle inip kalkıyor ve gözleri kapalıyken yarı açık ağzıyla derin nefesler alıyordu genç kız. Bu manzara öyle büyüyeciydi ki Leon için, kelimelerle anlatamazdı.
Fakat Leon'un hali de Hilal'den farksız değildi. Onun da kalbi hâlâ deli gibi atıyordu ve aldığı nefesi yeterli bulmadığından ağzından soluyordu o da. Bedeni alev alev yanıyordu. Muhtemelen kendisi de biraz terlemişti. Sadece Leon gözlerini zor da olsa açık tutacak gücü kendinde bulabilmişti, zira gözlerinin önünde bu şahane manzarayı kaçırmazdı. Yarı çıplak bir melek tatminlik duygusuyla kollarında yatıyordu.
Lakin hayranlık ve aşkla sevgilisini izlemeye devam ederken bir ara genç kızın hafif hafif titrediğini fark etti Leon. Hilal de kendisi gibi yarı çıplaktı yatakta. Yaz günü ev sıcaktı esasen, fakat yine de çıplaklık yüzünden üşüyor muydu bilemedi genç adam. Belki de yaşadığı zevkten titriyordu ama kestiremiyordu yine de. Bu yüzden zar zor gücünü toplayıp ayak uçlarındaki ince battaniyeyi üzerlerine çekti. Bu hareket bile öyle zor gelmişti ki Leon'a, sanki taş kaldırmıştı üzerlerine. Hilal'i iyice kendine çekip sıkıca sarıldı.

Hilal üzerinin örtündüğünü ve Leon'un onu daha da kollarının arasına çektiğini hissetse de gözlerini aralayıp bakmadı. Zira şu an tek umrunda olan bedeninde gezinin zevk dalgaları ile sevgilisinin sıcaklığı ve kokusuyla karışmaktı. Bu yüzden tek yaptığı çekildiği göğsü daha da sığınmak oldu. Ardından yavaş yavaş yorgun bedeni, Leon'un saçına ve alnına bıraktığı ufak buselerle gevşemeye başlamış ve kendini uykuya teslim etmişti.

Leon sarmaladığı sevgilisine sadece küçük öpücükler armağan edebiliyordu, ardından Hilal'in uykuya daldığını görünce o da bir süreliğine uyumuştu. Bu kısa uyku ona mazideki anılarını bir rüyada hatırlatmıştı.

**************************************
Atina, 1918

Leon hafta sonu için ev iznine gelmişti. Annesi onu konağın kapısında büyük bir neşeyle karşılasa da yine de canı sıkkın gibiydi. Sarılıp biraz hasret giderdikten sonra dayanamadı sordu genç adam. Aslında yine babasıyla atıştığını düşünüyordu.

"Senin canın bir şeye mi sıkıldı?" derken annesinin yüzünü incelemeye devam ediyordu.

Veronika her ne kadar saklamak istese de sonunda yüzünü astı.
"Baban evimize bir 'misafir' getirdi." derken, Leon annesinin sesindeki kinayeyi hemen anladı. Belli ki sevmediği biriydi gelen.

"Oğlumuz haftalar sonra eve gelmiş ama onun yaptığına bak?!" diye şimdi daha çok kendi kendine söylenirken Veronika, içeriye doğru koluna girdiği Leon'la beraber ilerlemeye başladı.
"Misafir diye de üstelik evimizde o barbarlardan birini soktu." derken Leon'a şikayet eder gibiydi bu sefer.

"Ne demek 'barbarlardan biri'?" diye şaşkınca sordu Leon.

"Bak sen de şaşırdın. Böyle bir şeyi nasıl yapabilir? Evimize o kamptan bir esir getirmiş." derken tiksinir gibiydi kadın.

Leon annesiyle bunu aralarında tartışırken bir yandan da odasının yolunu tutmuşlardı. Birazdan yemekte Leon annesiyle beraber mevzunun yanlış olduğunu babasıyla konuşacak ve o adamı göndermesini isteyeceklerdi, böyle anlaşmışlardı.

Mazi ile İstikbalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin