Bölüm 3 - Uyanış

924 44 30
                                    


1 hafta sonra

Olay gecesinin üzerinden bir hafta geçmişti ve Hilal hâlâ uyanmamıştı. Hastanenin başhekimi Mustafa Sami Bey ve arada Hilal'i muayeneye gelen Doktor Antonios bu uyanmama hadisesi için aileye ne müsbet ne de menfi bir açıklama yapıyorlardı. Zira Hilal tıbbın da gizemini çözemediği büyük bir sır diyarında uykuya dalmıştı. Ama Doktor Antonios koma vakalarını çok görmüştü ve Hilal'in durumu onlara benzemiyordu. Bu yüzden de umutluydu. Kız yakın zamanda uyanacaktı. Ama bunu en ufak bir umut kırıntısı için gözlerinin içine bakan aile yakınlarına söylemeye çekiniyordu. Genç kız uyanacaktı elbet ama nasıl uyanacaktı işte asıl onu kestiremiyordu. Doktor Antonios yine yakın bir zamanda cephede görev yapmıştı. Yakınında bomba patlayan askerlerin sağır olduğuna, beyin sarsıntısı yüzünden bazı fiziksel yetilerini kaybettiklerine çok kez tanık olmuştu. Bu ihtimaller, cephede düşmanla göğüs göğüse çarpışan askerlerin başlarına alıkları darbelerle veya başından vurulanlarla daha da artıyordu. Hekimler savaşta çok ilginç vakalarla karşılaşıyorlardı ve bunlar da tıpta yeni keşifler gerektiriyordu. Hilal'in durumu ne olacaktı o da bir muammaydı.

********************

Leon karargahdaki odasına oturmuş Mehmet'i araması için görevlendirdiği askerlerin hazırladıkları günlük raporları inceliyordu.

O geceden beri ne Leon ne de diğer Yunan askerleri Mehmet'i hiçbir yerde bulamamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O geceden beri ne Leon ne de diğer Yunan askerleri Mehmet'i hiçbir yerde bulamamıştı. İkinci gün çalgıcıların Hilal'in durumundan haberleri olmuş ve hastaneye sık sık ziyarete de gelmişlerdi. Leon bir keresinde onlara Mehmet'i sormuş ama tahmin ettiği gibi olaylardan ve Mehmet'ten onların da habersiz olduklarını anlamıştı. Olaydan önce inatla her yerde -özellikle Hilal'le beraber- karşısına çıkan adam, olay sonrası adeta sırra kadem basmıştı. Bu durum Leon için Mehmet'le ilgili olan şüphesini kanıtlar nitelikteydi. Albay Cevdet'i ve Kumandan Vasili'yi de buna ikna ederek Mehmet hakkında yakalama emri çıkartmayı başarmıştı. Gerçi Albay Cevdet'in hâlâ şüpheleri askerlerin üzerindeydi, bunu fark ediyordu Leon. Albay ilk olarak askerleri bizzat sorgulamıştı ancak Leon'un şahit olduklarından başka bilgi elde edememişti. Ama Leon Albay'ın gizli bir soruşturma yaptığını tahmin ediyordu. Zira Albay hastaneye Leon kadar sık uğrayamıyordu bile, sürekli meşgul ve düşünceliydi. Hatta belki ben de o gizli soruşturmanın bir parçasıyımdır diye düşündü Leon, zira olay sabahı Ali Kemal ile tutuştukları kavgaya Albay Cevdet de şahit olmuştu. O günü hatırladıkça yine sinirlendi Leon, külhanbeyi yine yapmıştı yapacağını.

1 hafta önce

Cevdet ve Azize, Hilal'in durumunu diğer aile üyelerinden uzun süre saklayamadılar. Olay gecesinin sabahında, saat on gibi Yıldız ve Ali Kemal hastaneye gelmişti, ancak olayı hastaneye geldiklerinde öğrenebilmişlerdi.
Sabah namazına kalkan Hasibe Hanım küçük torununun hâlâ gelmediğini görmüş ve Azize'ye haber vermek için onun odasına çıkmıştı. Ancak çekinerek girdiği odada ne gelini ne de oğlu vardı. Veronika Hanım'ın da bu erken saatte daha uyanmamış olabileceğini tahmin etti, böylece ona da soramadı. Yıldız akşam ona bir yerin patladığını anlatmıştı, bu yüzden belki yardım lazım olmuştur da hastaneye gitmişlerdir diye düşündü. Büyük torununu uyandırmaya gitti. Yıldız zar zor uyanmasına rağmen babaannesini "hastanededirler işte ne gerek var gitmeme, hem kötü bir şey olsa Kumandan'dan duyardık" diyerek bir süreliğine ikna edebildi yaşlı kadını. Yıldız planlarını çoktan yapmıştı bile. Hilal ve annesi konakta yoktu, bu da kimsenin onu hastaneye gitmeye zorlamayacağı anlamına geliyordu. Ancak konakta keyif yapma planı, babaannesinin bir kaç saat sonra dayanamayıp onu hastaneye gitmesi için kapıya koymasıyla bozuldu. Yaşlı kadın gelini ve torununu merak ediyordu. Cevdet de yoktu ortalıkta ama o lanet ordunun bir görevi için yine bir yerdedir diye düşünmüştü. Yaşlı kadının içinde atamadığı kötü bir his vardı. Yıldız da ortada bir gariplik olduğunun farkındaydı ama pek de önemsemiyordu. Ne olabilirdi ki en fazla diyordu kendince. Başta Eleni'nin çalıştığı butiğe gidip ordan hastaneye geçmeyi planlıyordu ama karşısına çıkan Ali Kemal'le bu planı da suya düşmüştü. Ali Kemal sırf Yıldız'ı sinir etmek, hem de annesi ve kardeşini görmek için kıza hastaneye kadar eşlik etti. Hastaneye vardıklarında olayı öğrenmeleri ve bunun beraberinde bir kargaşanın çıkması uzun sürmedi. Tüm gece dirayetli durmaya çalışan Azize sonunda dayanamadı ve kızıyla beraber sarılıp ağlamaya başladılar. Mustafa Sami Bey de biricik nişanlısını teselli etme derdine düştü. Bu arada da Ali Kemal, Hilal'i vuranın Leon olduğunu iddia edip ona saldırmaya kalkıştı. Sabaha kadar zaten sinirleri harap olan Leon bir de o külhanbeyi tarafından Hilal'i vurmakla suçlanınca artık tamamen kontrolünü kaybetti. Leon da Ali Kemal'in üzerine yürümeye başladı. Albay Cevdet ve Azize Hanım'ın orada olması da artık onun için bir şey ifade etmiyordu. Bu sefer o meyhane serserisini iyice akıllandırmaya niyetliydi. Ancak ikilinin arasına Cevdet girdi ama sözlü dalaşmaları biraz daha devam etti. Ali Kemal, Yunan askerlerinin kanı bozukluğundan ve haysiyetsizliğinden bahsederken, Leon da Hilal'i orda terk edip giden Mehmet'in Türk'lerin tabiri ile "delikanlılığından" dem vuruyordu. İşte tam o arada Cevdet'in gürlemesiyle kendilerini kaptırdıkları kavgadan sıyrıldılar. Ali Kemal bu gürlemenin manasını bildiği için hemen kenara bir yere sindi. Oğlunun geri çekildiğini fark eden Cevdet'in bakışları hemen Leon'a kaydı ve oldukça sertti. Ancak bu sert bakışladaki sinir Leon'a değildi, Leon da bunu hissetmişti. Leon Cevdet'e olayı tüm detaylarıyla anlatamamıştı, zira ne onda o vakit anlatacak derman vardı ne de kızlarının akibetini hemen öğrenmek isteyen acılı anne ve babada o sabır. Cevdet, Leon'un laf arasında Mehmet'ten bahsettiğini duymuştu. Demek teğmenin elinde bir kimlik vardı diye düşündü, ama öncesinde de ona kimseyi görmediğini ve kaçtıklarını söylemişti. Cevdet bu çelişkili ifadelerin nedenini öğrenmek için Leon'la konuşacaktı. Eliyle sırtına hafifçe destek vererek onu daha tenha bir köşeye çekti.

Mazi ile İstikbalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin