Bölüm 37 - Yol Ayrımı

425 26 40
                                    


Hilal elindeki yavru kediyi okşarken bir yandan da hâlâ salondaki sedirde oturup pencereden dışarıyı izliyordu. Boş ve karanlık sokağı gördükçe derin bir of çekti. Duvar saatine çevirdi bakışlarını. Saat gece yarısına geliyordu ama Leon hâlâ eve dönmemişti. Şaziye Hanım çoktan uyusa da, Hilal genç adamı beklemekten vazgeçmedi. Belki oteline gitmiştir diye düşünseler de, Leon eve bir pusula da göndermemişti. "Otele gitse neden haber vermez ki?!" diye içinden söylenmişti Hilal.

"Of Leon! Saat kaç oldu?" diye sesli söylendi bu sefer.
Ellerindeki kediyi göz göze getirecek şekilde kaldırdı ve sanki onunla dertleşir gibi söylenmeye devam etti.
"Görüyor musun Yumak? O bıyıklı abin beni deli etmek için elinden geleni yapıyor! Ya sinirden delireceğim ya da meraktan öleceğim, az kaldı!" deyip gözlerini devirdi.

Kedi de sanki anlamış da kızı destekler gibi miyavladı.
"Bak işte seni bile kızdırdı, değil mi? Hele bir gelsin, haber vermeden saatlerce ortadan kaybolmak neymiş ben ona gösteririm! Bıyıklarını yolayacğım!"
Sonra üzgün bir şekilde dudaklarını büktü.
"Eve önce bir sağsalim gelsin de, gerisini sonra düşünürüz." deyip kediyi adeta bağrına basarak göğsüne dayadı. Saatlerdir aklına neler neler gelmişti.
Önce Fatma'larda oturmuştu Hilal. Fatma'ya beraber Şevket'i sıkıştırıp ne kadar sorsalar da hep aynı cevabı almışlardı.
"Bilmem aklına bir şey geldi sanırım. Annesi gelecekmiş yarın ya, onunla alakadır bence." demişti Şevket sürekli.
Fatma da sonunda arkadaşını rahatlatmak için Şevket'in dedikleri üzerine Leon'un nereye gidebileceğine ve ne gibi hazırlıklar yapabileceğine dair fikirler yürütmüştü.
Belki sizde kalmazlar, yeni bir yer ayarlamaya gitti? Otelde kalıyordu değil mi Leon? Oraya götürecektir belki? Ya da otelden kendine başka eşya almaya gitti? Belki annesine hediye alacak? Annesini gezdirip vakit geçirecekleri yerler için fikir toplamaya gitti? Ve daha nice şeyler sıralamıştı Fatma. En sonunda da Hilal'e yardım etmek için kasnakta istediği şekilleri nasıl yapacağını gösterdi. Hilal böylece iki saate yakın Fatma'larda Leon'un gelmesini bekledi. Lakin güneş batmaya başlatınca karanlığa kalmadan evine döndü. Bu sefer Şaziye Hanım ve Yumak'la bekledi Leon'u. Yavru kedinin adını da o ara koymuşlardı. Şaziye Hanım örgü yaparken yavru kedi yumaklarla oynuyordu. Hilal de kadın rahatsız olmasın diye kediyi yumaklardan uzaklaşmış, sonra da kendi sıkıntısı geçsin diye kediyi mıncıra mıncıra sevmeye başlamıştı.
"Ah kızım, kedinin yumakla oynadığı gibi sen de kediyle oynuyorsun." diye gülmüştü kadın o sırada. Böyleyece kediye Yumak adını koydular.

Fakat yine de Hilal saatlerce içini kemiren düşüncelerden kurtulamadı. Belki İngilizler bir şey yaptı diye telaşlandı. Ama artık şehirde ne o kaçak muallim vardı, ne de belalı Yüzbaşı. Hem Leon'un bizzat İngiliz Kumandan'ı tarafından mühürlenmiş kağıdı vardı. Başı kolay kolay derde girmezdi. Ayrıca kötü haber de tez duyulurdu. Böyle böyle kendisini teskin ediyordu genç kız. Aklıselim düşünceleri kalbindeki korkuları bastırsa da, yine de kalbi usul usul korku ateşiyle yanmaya devam ediyordu.

Bir süre sonra Hilal sokağın başında bir hareketlilik gördü. Yine umutla gözlerini oraya dikti. Her seferinde gördüğü haraketliliği Leon'un gelişine yormuştu. Hem havanın karanlığı, hem de uzak mesafe genç kızın görüşünü kısıtlıyordu. Oturduğu yerde dikleşti. Her ne kadar heyecanlansa da sabırla beklemeye devam etti. Sonunda o kişinin sahiden de Leon olduğunu anladı. Kalbi hızla çarpmaya başlarken, kediyi dikkatle sedire bırakmayı başardı. Hemen ardından kapıya koştu.

Leon tereddütle evin kapısına yaklaşırken düşünceliydi. Kafasını adeta yiyen kurtçuklar yüzünden saatlerdir ne yaptığını bilmeden amaçsızca sokaklarda dolaşmıştı. Bir ara taverna ve meyhaneden bozma bir yerde bir şeyler içmeye gitmişti, lakin bir kaç yudum sonunda Hilal'in karşısına sarhoş ve dağılmış çıkmak istemediği için ordan da ayrılmıştı. Tam o anda saatin epey geç olduğunu idrak edebilmişti genç adam. Evdekilerin çoktan uyumuş olduğunu düşünüp otele gitmek istese de, Hilal'in saatlerdir merakta kaldığı ve telaşlandığı fikri ağır basmıştı. Yaptığı düşüncesizliği telafi etmek için evin yolunu tutmuştu.
Salon percesinden zayıf ışığı görüyordu, lakin yine de uyanık birinin evde olacağından şüpheliydi. Üstelik açıklama da istemeyecekti ondan ve Leon'un verebileceği bir cevabı da yoktu. Daha doğrusu bunu kimseye söyleyemezdi. En azından şimdilik. Tam bu düşünceler arasında ev kapısı aniden açıldı.

Mazi ile İstikbalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin