Akşam vakti Leon ellerinde annesinin en sevdiği tatlıyla konağa geldi. Salonda oturan annesine neşeyle seslendi.
"Miteramou, ben geldim." diyip ayağa kalkan kadına elindeki kutuya rağmen dikkatle sarıldı. Annesi ise oğlunun bu neşeli haline şaşırmış ancak onun bu neşesine de sevinmişti. Gülerek kendi dillerinde konuşmaya başladı. "Hoşgeldin oğlum. Günler sonra seni bu kadar neşeli görmek ne güzel. Neye borçluyuz bunu?"Leon sanki suç üstü yakalanmış gibi hafif tedirginlikle gözlerini kaçırmış ve tebessüm ederek konuyu değiştirmeye çalıştı.
"Hiç, sadece günlerdir uğraştığım görevlerimi istediğim gibi bitirdim ve elde ettiğim sonuçlardan memnunum."
Sonra salondan dışarıya doğru seslendi. "Rita, lütfen gelir misin?" Elindeki paketlenmiş kutuyu bakışlarıyla annesine işaret etti. "Öğlen senin sevdiğin restoranda yemek yemiştim. Senin için de sevdiğin tatlıyı hazırlamalarını istedim. Taze yapıp karargaha getirdiler. Yemekten sonra yeriz.""Tabii olur. İyi düşünmüşsün. Teşekkür ederim." diyip kutuyu Leon'un elinden aldı ve teşekkür edercesine oğlunun kolunu okşadı. Leon uzun zamandır annesini de kendi dertleri yüzünden ihmal ettiğini düşünmüş, bu yüzden ona bir jest yapmak istemişti.
"Buyurun Teğmen Leon, bir arzunuz mu vardı?" diyerek telaşla salona konağın baş hizmetkarı Rita girdi. Veronika kadına elindeki tatlı kutusunu uzattı. "Leon tatlı almış. Yemekten sonra servis edersiniz."
"Elbette Veronika Hanım. Sofra da beş dakikaya hazır."
"Tamam, Kumandan'a da söylersiniz." dedi tavırlı bir şekilde ve koltuğuna oturdu.
Leon annesinin halinden yine babasıyla bir tartışma yaşadıklarını anladı. Neşesi bu yüzden biraz kayboldu. "Babam çalışma odasında mı?"
"Tabii ki orada, başka nerede olur ki?" diye alayla cevapladı Veronika. Eline de Leon gelirken sehpaya bıraktığı kadehini tekrar aldı. Şarabından da büyük bir yudum aldı ve sinirle konuşmaya devam etti.
"Günlerdir o lanet şehirdeydi ama Eşref'e karşı yenilmiş! Şimdi de öfkesini bizden çıkarıyor Kumdandan Hazretleri!"
Veronika sinirle solurken oğlunun durgunlaştığını fark etti ve bu sefer de kendine kızdı. Oğlu günler sonra neşeyle eve gelmişken, şimdi bizzat kendisi o neşeyi öldürüyordu. "Ah neyse sen bana bakma. Benim de asabım bozuktu zaten, baban bahane oldu. Eşref'in zafer kazanmasını kabul edemiyorum. Bir de ellerinden kaçırdıklarını duyunca... Ama Hilal'in aklanmasına sevindim. Zalim adam bu sefer de genç bir kızın canını alacaktı. Tanrı korudu." diyip şükür edercesine istavroz çıkardı."Duydun demek." derken annesinin oturduğu koltuğa biraz daha yaklaştı. Hâlâ ayakta dururken öbür tarafındaki tekli koltuğu elleriyle inceler gibi dokunmaya başladı. Nedense Leon annesiyle Hilal hakkında konuşmaktan hep çekiniyordu.
"Ben de Hilal'in aklanmasına çok mutlu oldum. Suçsuz olduğu zaten belliydi ama kanıtlanması zordu."
Sonra bir an durdu. "Eğer ona bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim." diye itiraf ederken Leon iyice durgunlaştı.
Zihninde o ihtimalin gerçekleşmiş olabileceğini düşündü bir an, içi sıkıldı. Hilal o darağacına çıksaydı. O narin boynuna yağlı urganı geçirselerdi. Sonra o kolu bir asker indirseydi ve... Boğulacak gibi oldu. Sıkıntıyla yakasını çekiştirirsen düşüncelerinden de sıyrılmaya çalıştı. Veronika da oğlunun bu halini fark etti ama bir şey de diyemedi. Zaten bir şey demeye de fırsatı olmadı, zira Leon da üzerine çöken bu kasvetli havayı dağıtmaya çalıştı hemen. "Neyse ben üstümü değiştireyim." dedi sahte bir gülümsemeyle ve salondan çıktı.*******************************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi ile İstikbal
FanfictionHilal'in yaşadığı bir kaza, onu ve Leon'u mazide bir yolculuğa çıkarırken istikballerinin de temelleri atılıyordu.