"Ben ayrılmak istiyorum, Hilal."Bir cümle insanın canı bu kadar acıyabilir miydi? Bir söz nasıl tabancadan çıkan bir kurşun kadar parçalayıcı ve öldürücü olabiliyordu? Hilal zihninde yankılanan bu cümleyi anlamlandıramıyordu. Hayır, bu sözler Leon'un ağzından çıkamazdı. Olamazdı!
"S-sen ne dediğini işitiyor musun?" derken bir iki adım daha geriye gitti Hilal. Sesi iyice titremeye başladı.
"N-Ne... Ne demek bu?" derken bir yandan da itiraz eder gibi başını iki yana sallıyordu. Zira emindi Hilal, bu sözler gerçek olamazdı. Mutlaka başka bir iş vardı. Onun tanıdığı ve aşık olduğu Leon asla böyle bir şey söylemezdi!Fakat Hilal bir türlü karşında duran genç adamdan cevap alamıyordu. Karşısında öylece gözlerini kaçıran bir Leon vardı sadece. Artık bedeni de titremeye başlarken, dayanamayıp sesini yükseltti kız.
"Söyle! Ne demek bu?""Hilal yapma... Zorlaştırma." derken genç adam yalvarır gibi boynunu bükerek kıza baktı sonunda.
"Ben neyi zorlaştırıyorum Leon?" diye kırgınlıkla cevaplarken, bu sefer gözleri de dolmaya başladı.
"Bu-" diye lafa başlasa da duraklamak zorunda kaldı genç adam. Gözlerini yumup derin bir nefes alarak kendini toparladı. Ardında da tekrar gözlerini açıp duruşunu dikleştirerek devam etti.
"Bu ilişki bitmeli."Bu sözlerle Hilal'in artık tüm bedeni titremeye başlarken, gözlerinden de yaşlar süzülüyordu. Ama sonra genç kızın aklına bir fikir geldi. Leon bunları belki bir nedenden ötürü söylüyor olabilirdi. Zaten aksi mümkün olamazdı ki. Kabul etmiyordu. Bu fikir aklına yattı ve göz yaşlarını elinin tersiyle silmeye çalışırken hızla histerik bir tavırla konuşmaya başladı.
"B-bunları söylemen için seni biri zorladı değil mi? Kim? Abim mi bizi öğrendi yoksa? O mu seninle konuştu? Ne dedi? Ayrılmalısınız dedi değil mi? Ya da General Cevdet mi öğrendi? O karşı çıkmış olmalı? Öyle olmalı! Güya bizim, hatta benim iyiliğim için seni ikna etmeye çalışmışlardır eminim. Ama bizi bilmiyorlar ki..." diye artık neredeyse kendi kendine konuşmaya başlamıştı Hilal.Lakin onun bu histerikli tavırla sıraladığı varsayımlarını Leon bozdu.
"Hilal..." diye yumuşakça seslense de kıza kendini bir türlü fark ettirmiyordu. Bu yüzden kızın adını bağırmak zorunda kaldı.Genç kız donmuş gibi öylece kala kaldı. Kendi kendine ürettiği varsayımlarla zihni karışmışken, birden Leon'un onu durdurmasıyla boşluğa düşmüş gibiydi.
"B-Bu benim kararım, Hilal." dese de az önceki emin tavrı yoktu Leon'un. Sözünü bitirdikten sonra yine gözlerini itinayla Hilal'den kaçırmıştı.
Hilal ise duyduklarıyla tekrar kalbinin acıdığını hissetti. Göz yaşları zaten hep akmaya devam ediyordu. Ama yine de kabul edemiyordu Hilal. Olamazdı işte! Leon'un ona nasıl aşk olduğunu görmüştü bir kere. Nasıl şimdi Leon ondan vazgeçebilirdi ki?
Bu sefer öfkeyle tenini yakan tuzlu yaşları adeta hınçla sildi kız. Leon'a çok kızgındı. Bunu ona neden yapıyordu, hiç anlamıyordu. Bu yüzden adeta hesap sormak için genç adama yaklaşıp karşısına dikildi ve onun yüzünü tutup göz göze gelmelerini sağladı.
"Madem bir karar aldın, bunu gözlerimin içine bakarak söyle! Ancak o zaman inanırım benden ve aşkımızdan vazgeçtiğine!""Hilal yapma, ne olur." diye yalvarırken yüzünü Hilal'in ellerinden kaçırdı. "Daha fazla incinmeni istemiyorum."
"Daha ne kadar incinebilirim Leon?!" diye acıyla karışık alayla güldü Hilal, zira aklını kaçıracaktı artık. "Sözlerinle kalbimi parçalayıp, söküp atıyorsun! Daha ne kadar canım yanabilir? Bu hayattaki nefesim artık sendin! Sen bana yeniden nefes veren ve beni hayatta tutan tek gerçeksin, demiştim. Hatırladın mı? Şimdi beni nefessiz bırakacağını söylüyorsun. Nasıl daha fazla incinebilirim, söyle!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi ile İstikbal
FanfictionHilal'in yaşadığı bir kaza, onu ve Leon'u mazide bir yolculuğa çıkarırken istikballerinin de temelleri atılıyordu.