2 gün sonra
Nihayet askerler İnönü cephesinden yavaş yavaş dönmeye başlıyordu. Yakup da şehre ulaşır ulaşmaz mahalleye geldi. Evine gitmeden önce Leon'un da çalıştığı marangozhanenin önünden geçti, zira iletmesi gereken mühim havadisleri vardı. İçeriye bir bakış attığında Leon'un önündeki büyük ahşapla cebelleştiniz gördü. Tebessümle arkadaşına bakıp seslendi.
"Kolay gelsin, Leon Efendi."Genç adam hemen başını kaldırıp arkadaşına sevinçle baktı.
"Yakup, dönmüşsün! Hoşgeldin! Dönmeni bekliyorduk ne vakittir." derken çoktan arkadaşının yanına vardı ve sarılıp gülüştüler.O sırada Ömer Usta da arkada tezgahtaki işini bırakıp gençlerin yanına gelmişti.
"Hoşgeldiniz Yüzbaşı." derken hem cepheden sağ salim dönmüş genç için mutlu, öte yandan hem de kendi oğlu için meraktaydı.Yakup hemen adamla tokalaşarak selamlaştı. "Hoşbuldum, Ömer Usta."
O sırada Leon da merakla Yakup'a diğer arkadaşını sordu.
"Şevket de döndü mü? Bir malumatın var mı?"Bu soruyla Ömer Usta da beklentiyle bakışlarını Yakup'a dikti.
"Cephede aynı tabura denk düştük. Hep yan yanaydık, epey de kaynaştık. Şükür bizim taburdan kimseye bir şey olmadı. Tahliyede ben ilk gruptaydım. Şevket bir sonrakinde gelecek ama akşama burda olur. Merak etmeyin." diye hemen açıkladı Yakup.
Ömer Usta ve Leon bu cevapla rahatladılar. Orta yaşlı adam hemen heyecanla atıldı.
"O halde dükkanı kapatalım, Leon. Fatma'yla benim hanıma müjdeyi vereyim. Akşam bir de güzel bir sofa kurarız, ohh. Hadi ben önden eve gidiyorum, sen de dükkanı kapat gel." derken adam çoktan toparlanıp dükkandan çıkmak için hazırlanmaya başlamıştı."Peki, usta." diye Leon cevapladıktan sonra adam telaşla çıkıp gitti. Arkasından Yakup ile Leon gülümseyerek bakıyorlardı.
Ardından Leon yeniden Yakup'a döndü ve aklına gelen fikirle imayla sırıtarak konuşmaya başladı.
"Ben Samet'i de alayım bu akşam, yarın sabah da getiririm. Sen de karınla rahatça vakit geçirirsin."Yakup utanarak bakışlarını kaçırsa da, öte yandan bu teklif hoşuna da gitmişti.
"Sen de nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri?! Neyse Samet'e değişiklik olur. Çocuk buraya geldiğinden beri anca bahçeye çıkıyor. Sıkılmıştır.""Elbette, kesin sıkılmıştır." derken hâlâ imayla gülüyordu genç adam. Böylece Leon hemen dükkanı kapatıp Yakup'la evin yolunu tuttu.
"Sen de gel artık eve, dükkanda tozun içinde rahat edemezsin." dedi Yakup mahcubiyetle. Konu komşu laf eder diye düşünmese, yokluğunda Leon'un evde kalmasında asla bir mahsur görmezdi. Aslında Leon gelip de iş bulup dükkanda kalacağını söylemeseydi, aklına asla böyle bir şey dahi gelmemişti. Gerçi Yakup yine millettin lafına bakmazdı ya, işte olur da karısının canını sıkarlar diye tereddüt etmişti. Zaten kızcağız genç yaşında ne acılar çekmişti, daha fazla üzülsün istemiyordu Yakup.
"Merak etme rahatım gayet yerinde." diye samimi bir memnuniyetle gülümserken, aklına arkadaşını gücendirebileceği gelip endişeyle ekledi.
"Fakat sakın yanlış anlama, evinizi bana açıp rahatım için her şeyi yaptınız. Asla sizden bir şikayetim yok. Sadece çalışmak bana şu aralar iyi geliyor. İtiraf etmem gerekirse marangozluğu asla beceremem sanıyordum. Tabii hâlâ çok acemiyim, lakin yine de elimden bir şeyler geliyor." derken sahiden de işini becerebildiği için gözleri mutlulukla parlayarak anlatıyordu genç adam. Fakat sonra biraz hüzünlenerek bakışlarını indirdi.
"Bu ellerin savaşmak, silah tutmaktan öte sahiden iyi bir şeye yaradığını bilmek açıkçası kalbimi rahatlattı. Yapılan zulümler yüzünden üniformamdan her daim kurtulmak istedim, nihayetin kurtulduğum vakit bu kez bir işe yarayamamaktan korktum. Belki Andreas Akis olarak birkaç yazı yazabildim, lakin Hilal gibi muharrir olacak değilim ya?! Bu yüzden şimdi dükkanda çalışmak bana iyi geliyor. Hem zihnim de meşgul oluyor. Zira başka türlüsü de elimden gelmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi ile İstikbal
FanfictionHilal'in yaşadığı bir kaza, onu ve Leon'u mazide bir yolculuğa çıkarırken istikballerinin de temelleri atılıyordu.