4 gün sonra, Çarşamba günüGünler Hilal, Leon, Azize ve mahalleli için çok yoğun geçiyordu. Herkes Fatma ve Şevket'in ani kararlaştırılan düğünlerinin hazırlıkları yetişsin diye telaşlıydı.
Yoğun çalışmalar Pazar gününden başlamıştı. Pazar günü Fatma ve Şevket'in yeni evlerini Hilal ve Azize diğer kadınlarla beraber temizlemiş, Leon da erkeklerle beraber eşyaları yerleştirmede yardım etmişti.
Lakin günler bilhassa Hilal için daha da yoğundu. Hafta başı gelince Hilal, annesi ile Leon'un eşliğinde Doktor Arthur'a tedavisi için sabahlarları hastaneye gidiyordu.Şimdi de Hilal ve Leon beraber hastaneden geliyorlardı. Azize Hanım düğün yemeği için mahallede yardıma kalmıştı, zira vakit daralmış işler bitmemişti. Her yardım altın değerindeydi.
İki genç mahalle yolunda yavaş yavaş birbirilerine bakışlar atarak ilerliyorlardı. Ana yolda faytondan inip biraz yürümek istemişlerdi. Bu birkaç gün içinde mahalleli onlara -bilhassa Leon'a- alışmışlardı. Fakat Hilal'in bakışlarında biraz sinir vardı. Leon ona daha da gülünce kaşlarını çatıp dayanamadı ve konuştu."Of Leon, sayende hekim beye de rezil oldum!" diye sinirle karışık sitem etti Leon'a.
"Ne?" diye sahte bir şaşırma nidası koyverdi Leon, lakin bir yandan gülmeye de devam ediyordu. "Nasıl deniyordu... hah, günahımı alıyorsunuz küçük hanım." derken de kırılmış gibi yaptı.
Hilal cevap olarak gözlerini devirince de devam etti genç adam.
"Hem asıl suçlu sen iken, nasıl oluyor da yine azarı ben işitiyorum?" diye bu sefer ciddi ciddi Leon sitem etti."Ne yani, ben mi suçluyum?" diye hayretle gözlerini kocaman açarak sordu genç kız.
"Elbette sensin. Tedavi esnasında Doktor Arthur'u dinlemeyip bir de dalgın dalgın beni düşünmeseydin tüm bunlar başına gelmezdi." dedi Leon ukalaca.
Hilal bu sözlerle daha da hayrete düştü ve utançtan kıpkırmızı oldu. "Leon!" diye uyarır gibi seslendi.
Lakin utanması aslında Leon'un haklı olmasındandı. Üç gündür tedavi sırasında hekim beyin dediklerine pek alaka gösterememiş ve ikidir evde yapması gereken egzersizleri unutmuştu. En sonunda Doktor Arthur onu kibar ama bir o kadar da sert bir ifade ile konsantre olması için uyarmıştı. Ayrıca yaşlı adam bu dalgınlıklarının aşk heyecanı yüzünden olduğunu da anlamış ve bunu kıza ima etmekten de çekinmemişti. Daha sonra hastaneden ayrılmadan hekim bey Leon'u odasına çağırıp bir fırça da ona çekmişti.Hilal dudaklarını bükerek tekrar Leon'a döndü. Az önceki öfkeli kız gitmiş, yerine süt dökmüş bir kedi gelmişti.
"Hekim bey sana tam olarak ne dedi şimdi?"Leon bir an gülse de hemen toparlandı ve ciddi olmaya çalıştı.
"Aynen şöyle dedi; 'Delikanlı, görüyorum ki sonunda genç hastamın kalbini fethedebilmişsiniz, lakin rica edeceğim daha fazla onun zihnini meşgul etmeyin. En azından tedavi vakitleri bundan kaçının. Hastamın tüm konsantrasyonunu bozuyorsunuz.'" diye cevapladı Doktor Arthur'un taklidini yaparak.Hilal utançla elleriyle yüzünü kapatınca artık saklamaya çalıştığı gülüşünü serbest bıraktı Leon. Genç kız ise bu sefer sinirle Leon'un koluna sertçe bir yumruk geçirdi.
"Gülüyor bir de, utanmaz." diye söylendi.Fakat bu sadece Leon'un gülüşünü daha da arttırmıştı. Tam o sırada Fatma köşeden gelip Hilal ve Leon'un yürüdüğü yola girdi. Kızın elleri paketlerle doluydu ve aceleci adımlarla ilerlerken peşinde sekiz yaşlarındaki erkek kardeşi Arif vardı. Hilal hemen arkadaşını fark etti ve onu durdurmak için seslendi.
"Fatma, dur bekle!"Kız telaşla arkasını döndü. Hilal ve Leon'u görünce derin bir oh çekti ve onların yanına yetişmesini bekledi.
"Oh, dönmüşsünüz şükür. Hilal, gelin hamamına yetişemeyeceksin diye korkuyordum." derken o arada Hilal ve Leon yanına varmıştı Fatma'nın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi ile İstikbal
FanfictionHilal'in yaşadığı bir kaza, onu ve Leon'u mazide bir yolculuğa çıkarırken istikballerinin de temelleri atılıyordu.