20 Dakika Önce...Hilal hastanede tüm gün dalgınlıkla çalışmıştı, zira aklı hep son günlerde yaşadığı anlara gidiyordu. Leon'la evlenmiş olmasına, kendilerine ait bir eve sahip olmalarına ve pek tabii zifaf gecelerini yaşamalarına hâlâ inanamıyordu. Her şey rüya gibiydi. Genç kız hem bu rüyanın sarhoşluğunu keyifle yaşıyordu, hem de öte yandan uyanıp her şeyin bir hayalden ibaret kalmasından korkuyordu. Belki yersiz bir korkuydu lakin yine de içinden atamıyordu.
Yine genç kız büyük hasta koğuşundaki ilaç dolabının sayımını yaparken düşüncelere dalmıştı. İlk gecelerini düşünmekten kendisini alamıyordu. Bedenindeki acı artık neredeyse geçmiş olsa da, o tatlı his arada kendini kadınlığında belli ediyordu. Hele de önceki gün salonlarının kanepesinde Leon'la neredeyse tekrar yakınlaşacakken ki anları düşünürken. Bir yandan kendi yaşadığı hissi ve zevki düşünüyordu, diğer yandan da Leon'un yaşadığı zevki. Şimdi o anları hatırlarken de Leon'un tepkilerini fark ediyordu. Onun kendini tutmakta zorladığını, yüz ifadesinde ve tuttuğu nefesinde görmüştü. Zaman zaman tıpkı kendisi gibi o da inlemeler kaçırmıştı ağzından. Tüm bunları düşününce rahatladı, hatta memnun oldu Hilal. Öyle ya o gece değil ne yapacağını bilmek, kendisinin neler yaşayacağını da pek bildiği söylenemezdi. Fatma'nın üstün körü anlattığı kadarını bile an unutuvermişti kız. Bu yüzden kendisi kadar yakışıklı sevgilisinin de tatmin olduğunu görmekten mutluluk duymuştu.
Bir de genç kız kadınlığından şüphe eder hale gelmişti yıllar içinde. Çocukluğundan beri başta ablası olmak üzere matbaadakiler dahi erkek çocuğu diye ona benzetmeler yapardı. Ta ki Leon hayatına girene dek. Belki de hata kendisindeydi. Hiçbir zaman süsle püsle, modayla, saçıyla başıyla fazla özenli bir alakası olmamıştı. İzmir'e geldikten sonra artık bir genç kız olurken de maddi durumları iyi değildi. Belki sadece Hilal böyle biriydi. Huyunda suyunda yoktu demek. Leon da onun güzelliğini süslü kıyafetler olmadan, yüzüne boyalar sürmeden, sahte hanımefendi tavırlar sunmadan görmüştü. Düşündü genç kız, aslında tam da böylesi daha kıymetli değil miydi? Birini her haliyle ve her şeyiyle sevmek. Hiç bir çaba hatta sahtelik içine girmeden, sadece gerçek benliğiyle sevmek. Hilal, Leon'u pahallı takımları olmasa sevmeyecek miydi sanki? Saçları özensiz, sakalı uzamış olsa mesela? Leon artık yakışıklı olmayacak mıydı gözünde? Hayır, o her daim sevdiği adam olacaktı.
Hilal böyle Leon'u düşünürken aklına ilk sevişmeleri geldi yine. Zevcinin bedenini görmüştü. İnce bedeni olsa da yapılıydı. Sonra hatta... hatta orasını görmüş ve ne cesaret bir de tutmuştu. Düşüncesi bile tekrar yüzünü kıpkırmızı yaptı. Nasıl yapabilmişti bunu? Nasıl cesaret edebilmişti? İlk defa yetişkin bir erkeğin orasını görmüştü. Hemşirelik gereği kadınların bazı mahrem yerlerini gördükleri oluyordu ama erkeklerin zinhar yasaktı.Genç kız utançla ısınan bedenini rahatlatmak için hastanenin ön bahçesine çıkmaya karar verdi. Zaten yaptığı sayımdan da hiçbir şey anlamamıştı. Aklı başka yerdeyken zaten nasıl anlayabilirdi ki? Biraz hava alır, sonra yine işine dönerdi.
Dışarıya çıktığında soğuk Aralık ayının havası yüzüne hemen vurdu. Biraz rahatladığını hissetti. Banklarda oturan birkaç hasta yakını dışında ortalık da sakindi. Birkaç dakika oylanabilmişti Hilal sadece, zira kışın sert soğuğu da içine işliyordu. Tam içeriye girecekken birinin koluna dokunduğunu hissetti. Arkasına dönüp baktığında genç bir kadın buldu karşısında. Simsiyah, hatta biraz erkek gibi giyinmişti, muhtemelen ablasından en az beş yaş büyük bir genç kadın duruyordu karşısında. Başında eşarp yerine yine siyah bir kumaş adeta sarık gibi sarılmıştı. Altında da iyice bol duran bir şalvar ve siyah uzun körüklü çizmeler vardı.
Hilal, genç kadının İzmir'e yakın bir köyden geldiğini anladı. Yine de bu erkeksi kıyafetini patavatsız ve terbiyesiz Yunan askerlerine karşı bir önem olarak varsaydı, zira kadınlara karşı takındıkları terbiyesizce tavırlar duyuluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi ile İstikbal
FanfictionHilal'in yaşadığı bir kaza, onu ve Leon'u mazide bir yolculuğa çıkarırken istikballerinin de temelleri atılıyordu.