Mazi ile İstikbal

Bölüm 56 - Evimiz

İyi okumalar.

Büyük yatakta koyun koyuna uyuyan sevgiliden ilk gözlerini aralayan Leon oldu. Genç adam uyku mahmurluğuyla yavaş yavaş gözlerini aralarken, büyük pencereleri kapatan beyaz perdelere rağmen havanın tam aydınlanmadığını fark etti. Saat henüz çok erken olmalıydı diye düşündü. Askerlikten gelen alışkanlıkla fazla uyumazdı zaten genç adam.
Ardından bakışlarını kollarının arasında mışıl mışıl uyuyan zevcesine çevirdi. Saatler önce kollarında yaşadığı zevkle titreyen şehvetli yüz sanki o değilmiş gibi, şimdi tüm sevimliliği ve masumluğuyla göğsüne sığınıp uyuyordu Hilal'i. Fakat öpülmekten şiş olan al dudaklar hâlâ gecenin izlerini taşıyordu.
Leon, Hilal'in uzun başak sarısı saçlarını dikkatle sevmeye başladı. Bir yandan da Hilal'in baş ucunda kalan komidinin üzerindeki küçük saate göz attı. Saat daha sabahın beş buçuğuna geliyordu. Yarım saat kadar yatakta kalıp Hilal'ini izleyip, onu uyandırmadan sevmeye karar verdi. Aslında salonu toplayıp güzel bir kahvaltı masası hazırlamak istese de, ilk sabahlarında birlikte yataktan çıkmaları daha doğru olur diye düşündü. Uykucu zevcesi uyanırsa ilk sabahlarında önce zevcini görmek isterdi elbette diye fikir yürüttü.
Ayrıca genç adam da dün gecenin tatlı yorgunluğunu üzerinden atamamış gibi görünüyordu. Erken uyansa da bedeninin biraz daha dinlenmeye ihtiyacı vardı. Zira sevişmeleri son derece yakıcı ve şiddetli geçmişti. Leon kendini tutmak için bedeninin sınırlarının ötesine dahi zorlamak zorunda kalmıştı. Yoksa daha birbirilerini okşarlarken kendini bırakabilirdi. Böylesi de hem Hilal için hayal kırıklığı olurdu, hem de kendisi rezil olurdu. Bu yüzden dün gece güçlü kalabildiği için kendisini tebrik etti genç adam. Ardından da ister istemez o anları düşünürken buldu kendini.
Eli de Hilal'in saçından yüzüne kaydı. Gece genç kızın bu yanakları al al olmuştu zevkten. Şimdi uyuduğu için kapalı olan gözler, gece boşalmanın zevkiyle açık tutulamamıştı. Ardından baş parmağıyla hafifçe Hilal'in dudağını okşadı. Bu dudakları de kendisi öpüp, emmiş ve sömürmüştü. Bazen de yaramaz zevcesi şehvetle dişleyip onları çıldırmıştı.
Bu düşüncelerle Hilal'e bakarak yutkundu Leon. Şimdi düşünceleri yüzünden kendine sarılarak uyan güzel zevcesinin çıplaklığını ve sıcaklığını daha çok hissetmeye başladı. Erkekliği hafif hareketlenme belirtileri göstermeye başlıyordu. İki koluyla Hilal'i iyice sarıp sardı ve dudağına küçük küçük öpücükler bırakmaya başladı.

Genç kız yüzünde belli belirsiz dokunuşlar hissettiğini sandı önce, ama hafifçe gözlerini aralarken sahiden öpüldüğünü anladı. Leon gözlerini yumduğu için uyandığını fark etmemişti henüz. Hilal bir an ne yapacağını bilemedi. Hem uyku mahmurluğundan çıkması, hem de dün gece yaşadıklarının rüya olmadığını anlaması biraz vaktini aldı. Afallaması bir süre sonra aklını toparlayınca geçti ve bu sefer de gece yaşananların utangaçlığını yaşamaya başladı. Leon'la evlendikten sonra sevişmişlerdi. Şimdi de onun kolları arasında çırılçıplaktı. Hızlıca düşünüp taşındı. Çok utanıyordu, fakat dün geceden sonra, hele de artık Leon'u kocası olarak kabul ettikten sonra utancına yenik düşüp kaçmazdı. Hem biricik sevgilisi onu öperken sanki kendisi karşılık vermek istemiyor muydu? İstiyordu tabii. Böylece sonunda Leon'un öpücüklerine karşılık verme cesaretini gösterebildi.
Genç adam karşılık aldığını fark edince önce memnuniyetle öpüşmeye devam etti, ardından bir süre sonra geri çekildi. Zira böyle giderse erkekliği onu zor duruma düşürecekti.
Gülerek baktı güzel zevcesine.
"Uykucu zevcem demek sonunda uyanmış. Hayırlı sabahlar." dedi ve tekrar Hilal'in saçlarını sevmeye başladı.

Hilal de Leon'un bu söyledikleriyle az önceki öpüşmelerinin şehvetli havasından sıyrılıp güldü.
"Hayırlı sabahlar." dedi gülümsemesini bozmadan, fakat sonra gözlerini biraz odada gezdirip yalandan kaşlarını çattı. Güya Leon'un dediklerine alınmış gibi yaptı.
"Ama uykucu değilim ben. Aşk olsun! Hava bile daha doğru düzgün aydınlanmadığı için uyuyor olabilir miyim acaba?"