Bölüm 24 - İzmir'den Havadisler

612 34 58
                                    


Bir elini Hilal'in yanağına çıkardı ve hafifçe okşadı.
"Cennetteyim." dedi sadece.

Hilal, Leon'un bu sözüyle mümkünmüş gibi daha da fazla utandı. Leon'un bu kadar mutlu olmasından elbette memnundu hatta gururu bile okşanıyordu. Nasıl olmasındı? Seviyordu ve seviliyordu. Hilal çok mutlu ve epey de heyecanlıydı, aynı duyguları Leon'da da görmek ne büyük saadetti. Fakat işte utangaçlığı yine de ağır basıyordu. Az önce yaşanan o anın gerçekliğini sorgulayıp duruyordu. Gerçekten öpmüş müydü Leon onu? O da genç adama karşılık mı vermişti? Hangi cesaretle yapabilmişti bunu, halen şaşıyordu. Şimdi Leon'un gözlerine bakamasa da o anı düşündükçe midesinde hareketlenmeler oluyor, nefesi kesiliyor, kalbi gümbür gümbür atıyordu. Bilmediği, tatmadığı duygulardır bunlar. Ürkekliği ondandı.

Leon da genç kızdan farksız değildi. İçi içine sığmıyordu. Tekrar kızın ellerini kavradı, sımsıkı tuttu onları. Kendi çenesine doğru götürdü ellerinin arasındaki ufak ve narin elleri. Alnını da tekrar kızın alnına dayadı. Çok yakındılar. Birbirilerinin nefesleri tenlerini yakacak kadar yakın. Kızın heyecanlandığını sıklaşan nefeslerinden anlıyordu. Genç kızın kendisinden sakındığı gözler yeniden kendi gözleriyle buluşsun diye seslendi.
"Hilal."

Genç kız biraz sonra kendisini toparladığına karar vererek gözlerini kahverengi gözlerle buluşturdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Genç kız biraz sonra kendisini toparladığına karar vererek gözlerini kahverengi gözlerle buluşturdu.

"Hilal. S'agapo." dedi Leon usulca. "Seni seviyorum." diye de ekledi hemen kızın gözlerinin içine aşkla bakarak. Önce kendi dilinde söylemek istemişti bunu, ardından da sevdiği kadının dilinde. Daha nice dilde de haykırmak isterdi onu sevdiğini. Leon da tatmadığı duyguları yaşıyordu. Bu cümleyi en son çocukken annesine kurmuştu. İleride elbette bir kadını sevip evleneceğini de düşüyordu fakat böylesine büyük bir sevgiyi tadacağını tahmin edememişti hiç. Bu kadar çok sevip, aşk ile yanıp kavrulacağına da inanmazdı. Zaten bu yüzden Hilal'den ve ona olan duygularından korkup kaçmamış mıydı? Ama ne faydası olmuştu daha da yanmaktan başka?
"Sen de beni seviyorsun? Değil mi?" diye sordu. Kalbinin üzerinde duran mektupta ona yazılan satırlarda ortadaydı her şey. Hilal de onu seviyordu. Zaten o satırlardan aldığı cesaretle öpmüştü genç kızı. Ama işte yine de Hilal'in dile getirmesini istiyordu, onun güzel sesiyle sevgi cümlelerini duyup mest olmak.

Hilal ona aşkla ve beklentiyle bakan genç adamı izledi bir süre. Eğer o bakışlar olmasaydı yine utangaçlığına teslim olurdu, fakat şimdi kaçarsa o bakışlardaki hevesi kırardı. Böyle bir şeyi asla istemezdi Hilal. Hem kaçmanın ne manası vardı ki diye düşündü. Leon'un onda uyandırdığı hisleri kendisine saklamak bencillik değil miydi?
"E-evet... Seni seviyorum." dedi yumuşak bir sesle, fakat başta yine de sesi heyecandan biraz titremişti.

İşte şimdi Leon'un içinde çocuksu bir coşku vardı. Kızın çekineceğini bilmese kucağına alır, onu etrafında döndürürken kahkahalarla gülerdi. Lakin bastırması gerekti bu coşkusunu.
"Evet. Seviyorsun." diyebildi sadece kızı tekrar ederek. Mutluluğu sesine yansıyordu.

Mazi ile İstikbalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin