Hilal tam iki haftadır ev hapsindeydi ve tüm günlerini de neredeyse hep odasında geçirmişti. İlk günlerde tam da hastalığı nüksettiği için yatağından iki gün boyunca çıkmamıştı. Kara Fatma hadisesinde ormanda üşütmüş olmalıydı, zaten birkaç bugündür de kendini halsiz hissetmişti. İşte tam da ev hapsi cezasına denk gelmişti bu hastalık. İki gün sonra yataktan çıksa da halsizliği üç gün daha devam etti. O günlerde de hastaneden birkaç hemşire arkadaşı gelip onu hem ziyaret etti, hem de ona ilaçlar getirdiler.
Eleni zaten mütemadiyen evlerini ziyarete geliyordu. Onunla da sohbet ederek vakit geçirmişti genç kız.
Sonra bir gün Leon'un evin önünde nöbet tutmaya talip olduğunu öğrendi. Şükür ki penceresi arka bahçeye bakıyordu ve bir gören olacak diye dert etmemişti. Kapısı annesi tarafından kilitlendiği için ancak pencereden sohbet edebilmişlerdi. Leon'unu çok özlemişti. Leon da onu özlemişti. Saatlerce sohbet ettiler. Genç adam gitmek zorunda kaldığında neredeyse sabah oluyordu.
Bu sohbet özlemini biraz dindirse de tam geçmeyen hastalığını maalesef yeninden tetiklemişti. Pencerede saatlerce kalarak zayıf bedenine kış ayazını yedirmişti. Böylece yine iki gün yataktan çıkamamıştı. Tek tesellisi tüm bu hastanlanmalarını Leon'un bilmemesiydi, zira gördüğü kadarıyla genç adamın pek keyfi yoktu. Belli ki onun için de günler zor geçiyordu. Israrına rağmen anlatmasa da, en sonunda "karargahta işler çok karışık" cevabını alabilmişti sadece. Bir de kendisi için ne kadar endişelendiğini anlatıp durmuştu Leon. Sahiden onu çok korkuttuğunu anladı Hilal. Bundan o da memnun değildi. Kim sevdiğini üzmek isterdi ki zaten? Lakin işte, zaman öyle bir zamandı ki, insan artık hep mecbur kaldıklarını yapmak zorunda kalıyordu. Artık hiç kimsenin bir seçeneği yoktu. Maalesef tek bir doğru kalmıştı ve bu da çoğu zaman tehlikeli oluyordu.
Kim gençliğini yaşamak istemezdi ki? Hilal de isterdi tek derdinin istediği kitabı alabilmesi olsun diye. Leon'la aşkını ailesine kabul ettirmekle sadece uğraşsın diye. Lakin işte savaş vardı. Hatta savaştan da öte bir vaziyettelerdi. Vaziyet artık iyice Türkleri yok etmeye gelmişti. Her gün keyfi kararlarla Türkler sürülüyor, hapislere atılıyor ve öldürülüyordu. İşte böyle bir vaziyetin içindeydi genç kız. Tek tesellisi de Leon'un onu anlamasıydı.
Öyle de yapıyordu genç adam. Hilal'e kolayca yapma etme diyemiyordu. Eskiden tüm gerçekleri göremezken Hilal'e bol keseden atmıştı, lakin sonrasında öyle şeylere tanık olmuştu ki, artık bir köşede dur diyemezdi. Lakin yine de bu Hilal için deli gibi korkmasını da değiştirmiyordu. Artık sevgilisinden en büyük isteği temkinli davranmasıydı.Ev hapsinin ilk haftası dolduktan sonra Hilal kendini tekrar toparlamıştı. Artık odasında oyalanarak vakit geçirmeye çalışıyordu. Ara sıra yine Eleni de geliyordu yanına. İşte o günlerin birinde konu Leon'dan açılmıştı. Hilal'in Teğmen'le olan ilişkisini bilen Eleni, aralarının nasıl olduğunu merak etmişti. Fakat Hilal ona hiç beklemediği bir itirafta bulunmasıyla şaşkınlıktan adeta dili tutulmuştu. Oysa Eleni, Hilal'in Teğmen'i reddedip etmediğini merak etmişti sadece. Hiç işlerin izdivaca kadar ilerlemiş olabileceğini düşünmemişti, hele de mevzu bahis Hilal ise. Zira genç kız aşka ve evliliğe hep soğuk dururdu. Bu yüzden şaşkınlığını üzerinden atması epey zaman aldı, ardından Hilal ona her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlamıştı. Leon ile neler yaşadıklarını artık Eleni de biliyordu.
Önce Eleni bir süre duyduklarını kafasına iyice ölçüp tartmıştı, sonrasında ise Hilal'e destek verdiğini söylemişti. Öyle ya, iki genç bir yola girmişti artık, önlerinde kim durabilirdi ki? Genç kızın içi bu cevapla ve destekle öyle rahatlamıştı ki. Sahiden de birilerine Leon'la olan izdivacını anlatmak onu mutlu ediyordu. Zaten nasıl olduğunu anlamadığı bir anda, birden dökülüvermişti Hilal. Her şeyi anlatıvermişti. Belki o da tıpkı Leon gibi herkesin duymasını istiyordu içten içe. Hiç de pişman olmamıştı, aksine bir de Eleni destek verince "iyi ki yaptım" demişti.Bu son haftası da böylece odasında kitap okuyarak, Eleni'yle sohbet ederek ve doğacak kardeşi için annesiyle beraber kıyafet dikerek ve örgü yaparak geçirdi. Yine de çok sıkılmıştı. Leon'u da çok özlemişti. Öyle ki biricik kocası artık rüyalarına girer olmuştu. Bazen çok romantik rüyalar görmüştü, bazen de son gecelerindeki gibi tutkuyla seviştiklerini. İşte o rüyalardan sonra tüm gün şaşkın şaşkın dolanmıştı evde. Bazen nasıl bu kadar edepsiz olduğuna hayret ediyordu, bazen de iyice arsızlaşıp Leon'a tekrar gidebildiğinde yine bedenlerini kavuşturacaklar mı diye merak ediyordu. Bu arada aylık adetini de görmüştü Hilal, yani gebe kalmadığını da böylece anlamıştı. İçi de ondan ayrı bir rahattı.
İşte tüm bu düşüncelerle genç kız bir ayrıntıyı fark etmişti. Yakında Leon'un doğum günü vardı. Birden telaşa kapıldı genç kız. Öyle ya, güzel kalpli sevgilisi ona bu güne kadar nice sürprizler hazırlayıp mutlu etmişti. Şimdi de kendisi bir şeyler yapmalıydı.
Uzun uzun düşünüp durdu. Evlerinde güzel bir yemekle kutlarlardı, lakin hediye işi vardı. Hilal, Leon kadar çok para kazanmıyordu. Ki kazandıklarını da kuvva için bir kenara koyuyordu. Zaten o üç kuruşu da bu ay kenara koymasa bile yine de Leon'a istediği gibi bir hediye alamazdı. O para asla yetmezdi. Eleni'yle de konuştu, akıl aldı. Nihayetinde el emeği bir şey yapmaya karar verdi. Soğuk kış günlerinde üşümesin diye sevgilisine atkı örecekti. Doğacak kardeşi için bir şeyler ören annesi sayesinde, örgü işini o da öğrenmişti. Evdekiler anlamasın diye Eleni'ye lacivert bir ip aldırdı ve geceleri örmeye başladı. Bir de cezası bitince sahafa gider kitap alırdı diye düşünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi ile İstikbal
FanficHilal'in yaşadığı bir kaza, onu ve Leon'u mazide bir yolculuğa çıkarırken istikballerinin de temelleri atılıyordu.