Bölüm 7 - İzmir'e Veda

633 38 76
                                    


Hilal ve Azize gece geç saatte Cevdet'le beraber evlerine dönmüşlerdi. Ev halkı ise çoktan uyumuştu. Hilal de hemen yatmaya giderken, Azize ve Cevdet biraz daha İstanbul'da ne yapacaklarını düşünüp istişare etmişlerdi, zira İstanbul'da zor bir süreç onları bekliyordu.
Şimdi kahvaltı masasında gece konakta konuşulan ve alınan kararları ev halkıyla paylaşacaklardı.

"Eee ana, akşam konağa gitmişsiniz. Hilal'in hekimi çağırmış. Ne konuştunuz? Anlatacak mısınız artık?" diye sordu Ali Kemal. Öte yandan babasının gece evde kalmasına da bozulmuştu.

Azize ve Cevdet kısa bir an birbirilerine baktıktan sonra Azize düşüncelerini toplayıp konuşmaya başladı.
"Doktor Antonios, Hilal'i tedavi edecek bir hekim bulmuş. İstanbul'da İngiliz bir hekim. Hilal'le İstanbul'a gideceğiz. Teğmen Leon da bizimle gelecek."

"O niyeymiş? Neden o Teğmen sizinle beraber gidecekmiş?" diye sinirle çıkıştı Ali Kemal.

Yıldız ise "eee biz gelmiyor muyuz" diye araya girdi.

"Hayır sadece üçümüz gideceğiz. Teğmen Leon da bizi yalnız bırakmamak için gelecek. Sonuçta bir asker ve Kumandan'ın oğlu, bize faydası dokunabilir." diye açıklamaya çalıştı Azize, ancak Ali Kemal hâlâ öfkeli ve Yıldız da memnuniyetsizdi.

Cevdet ve Hilal ise araya girmek istemedikleri için sessizce diğerini dinliyorlardı.

"Cevdet, sen neden gitmezsin İstanbul'a? Karınla kızını o Yunan çocuğuna mı emanet edeceksin?" diye bu sefer de Hasibe Hanım tepki gösterdi. Yaşlı kadın bu yolculuğa dayanamayacağını kendisi de bildiği için neden onlarla gitmediklerini sorgulamamıştı zaten. Ancak gelinini ve torununu uzaklara bir gevur çocukla yollamaya da müsade etmek istemiyordu.

"Benim burda işlerim var ana. Maalesef Azize'lerle gidemem."

"Ben giderim Albay! Siz mühim görevlerinize yani hainliğinize devam edin-" diye çıkışan Ali Kemal'in sözünü Azize bir sus işaretiyle kesti.

Hilal ağabeyinin bu çıkışına anlam vermedi. Hainlik mi yapıyordu babası? Sorar gibi babasına döndü. Ancak Cevdet inatla ona bakmıyordu. Annesine döndü bu sefer ama o da konuyu değiştirdi.
"Ali Kemal! Sen burda Yıldız'la babaannene göz kulak olacaksın. Annem sık sık hastalanıyor, ona iyi bakmalısınız. Yıldız da zaten nişanlı." derken bu sefer Yıldız'a döndü. "Baban, Mustafa Sami Bey'le görüşecek bugün. Belki nikahı erteleyebiliriz."

"E iyi, madem ertelenecek ben de geleyim sizinle." diye yine ısrar etti Yıldız.

"Kızım, sen saf mısın? Dediklerimi işitmiyor musun?" diye bu sefer asabiyetle konuştu Azize.

Cevdet ise artık araya girmesi gerektiğini anladı. Çocukları illa onun sert ve kararlı yüzünü görmek istiyorlardı, yoksa bu tartışma uzayıp gidecekti. Sert ama sakin tavırla konuşmaya başladı.
"Çocuklar bu kadar yeter. Hilal, annenizle beraber İstanbul'a gidecek ve onlara da Teğmen Leon eşlik edecek o kadar. Biz sizden müsaade istemek için değil, bu mevzudan haberiniz olsun diye sizinle konuşuyoruz. Öğreneceğiniz de öğrendiğinize göre konu da burda kapandı." dedikten sonra yemeğine döndü.

Diğerleri de mecburen susmak zorunda kaldılar. Bir süre sonra sessizliği yine Azize böldü.
"Ali Kemal, eve erzak almak lazım. Ben yokken alışveriş işlerini halledemezsiniz siz. Cevdet, sen de ilk gemi ne zamanmış öğren. Ona göre hazırlık yapalım biz de."

"Siz hazırlığınıza başlayın Azize, ne olur ne olmaz. Ali Kemal, sen kahvaltın bitince git bir sor bakalım ilk gemi ne zamanmış. Benim karargaha gitmem lazım, oraya gelirsin. Sonra da başhekime uğrayacağım."

Mazi ile İstikbalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin