İzmir, Ekim 1919
Leon karargahda Kumandan'ın odasındaydı. Kumandan'ın getirdiği raporlarını okuyup imzalamasını ayakta sıkılarak beklerken de biraz uzağındaki büyük pencereden dışarıyı izlemeye çalışıyordu. Sonbahardaydılar, üstelik Kasım ayına girmelerine çok az kalmıştı. Yazın yakıcı sıcaklığı, yerini daha ferah ama yine de güneşli günlere bırakmıştı. Fakat kış da kapıdaydı, bilhassa gece nöbetlerinde hissettiği ayaz bunun habercisiydi. Bu yüzden Leon bu son güneşli günleri sevgilisiyle güzel bir şekilde değerlendirmeye karar vermişti. Birazdan Hilal'le buluşacaklardı ve tıpkı Konstantinopolis'te olduğu gibi baş başa piknik yapacaklardı.
Son bir ayda ilişkileri her gün daha kuvvetlenmişti. Vakit buldukları her fırsatta buluşmaya çalışıyorlardı, lakin bazen birbirilerini birkaç gün hiç göremedikleri de oluyordu. Buna en çok sebep de Leon'un artan şehir dışı görevleriydi. Eşref Paşa manisi ortadan kalkınca ordu hızla ve kolayca Anadolu'ya ilerlemeye başlamıştı. Ama yine de başka sorunlar da ortaya çıkmıştı. Bu sorunun adı da kendilerine Efe diyen çetelerdi. Hem müttefik kuvvetler, hem de Konstantinopolis'teki padişah Türk Ordusu'nu kontrol altına alsa da, Anadolu'da ilerledikçe dağlarda her gün yeni yeni çeteciler ortaya çıkıyordu.
Kumandan Vasili, Anadolu'daki direnişten çok bu çetecilerle uğraşmaya başlamıştı son günlerde, ki onların da zaten Anadolu direnişçileriyle beraber işbirliği içinde oldukları konuşuluyordu. Oysa en büyük düşmanı Eşref Paşa'yı öldürdükten sonra Anadolu ilerleyişi için bir manisi kalmadı sanmıştı Kumandan Vasili. Evet sonunda Eşref'i yenmişti Kumandan. Fakat dertleri ise çığ gibi büyüyerek devam ediyordu.
Bir de yetmezmiş gibi Rum ve diğer Hristiyan çeteciler de Yunan Ordusu'na sorun çıkarmaya başlamıştı. Müslüman çetecilerle savaşsınlar diye çare olarak onları beslemiş ve belli ki tepelerine çıkartmışlardı. Böylece kendi askerlerini koruyabileceğini düşünmüştü komutanlar, zira Atina hükümeti düzenli şekilde Smyrna'dan gelen asker tabutlarından rahatsızdı. İşte tüm bu meseleler yüzünden sık sık şehir dışına çıkıp bu meselelerle alakadar oluyorlardı. Hatta General Cevdet de şehir sınırlarına kadar yaklaşan bir Rum çetesini dağlara sürmeye gitmişti ve şimdi dönüş yolunda olmalıydı."Teğmen, gece nöbeti nizamını beğenmedim. Karargahda nöbet tutabilecek daha fazla askerimiz var diye düşünüyorum. Bununla tekrar alakadar olun." dedi Kumandan Vasili kendi dilinde soğukça.
"Emredersiniz." diye aynı soğuklukta cevapladı Leon.
Konaktaki nişan hezeyanından beri araları düzelmemiş, üstelik eskisinden bile daha fazla mesafeli olmuşlardı birbirilerine. Başta iki taraf da birbirinden özür beklemişti. Ardından birbirlerinin ordudaki tutumu aralarını iyice açmıştı.
Leon, Kumandan'nın orduda iyice konuşulmaya başlayan Bolşevizm hareketine ettiği hakaretleri ve idam fantezilerini dinledikçe ondan her gün daha uzaklaşıyordu. Anadolu ilerleyişi sırasında kulağına gelen bazı vahşetler de cabasıydı. Leon ilerleyişe bizzat katılmıyordu. Bazen sadece General Cevdet'le sonradan köyleri teftişe gidiyorlardı. Gördüklerine genç adam bile dayanamazken, General'in sakin tavrına şaşırıyordu.
Vasili de oğlunun ordu için eski hevesini görmek bir yana, her gün daha da isteksizleştiğini fark ediyor ve hayal kırıklığı ile sinir harbi arasında sıkıştıyordu. Artık aralarından baba oğul meselesinden daha çok, Kumandan Teğmen olarak fikir ayrılığı vardı.
Tüm bunları sessizce izleyen Veronika ise çaresizdi, fakat yine de daha çok oğlunun yanında, ona destek oluyordu. Zira bir zamanlar Türklerden nefret ettiğini söyleyen Veronika bile yaşanan zulümlere dayanamıyordu artık. Yaşananlar onun kulağına kadar geliyordu.Vasili çatık kaşlarıyla son rapor dosyasını alıp incelerken kapı vuruldu. Vasili başını kaldırmadan kapıdaki kişinin gelmesi için seslenerek komut verdi.
Leon yerinden kımıldamadan başını çevirip omzunun üzerinden odaya giren kişiye baktı. Gelen General Cevdet'ti. Seri adımlarla ilerleyip Leon'un yanında, Kumandan'ın masasının yakınında durdu adam.
"Kumandan." deyip önce Kumandan'a, ardından "Teğmen." diyerek Leon'a selam verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazi ile İstikbal
FanfictionHilal'in yaşadığı bir kaza, onu ve Leon'u mazide bir yolculuğa çıkarırken istikballerinin de temelleri atılıyordu.