Kiralık Katil

Öleceksin

Rüzgar'dan Devam

Okan Bey ve Yasemin Hanım gelince ayağa kalktım. İkisinin de gözlerinden korku ve üzüntü belli oluyordu. 

"Bir gelişme var mı?" diye sordu Okan Bey.

"Yok," dedim. 

"Biz de buraya gelirken Meriç aradı. Onlara da tetikçi göndermişler. Önce onların yanına gitmemiz gerekti," dedi Okan Bey. Bu neden iki saat geç kaldıklarını açıklıyordu.

"Yaralanmadılar, değil mi?" diye sordum. 

Okan Bey "Meriç tetikçi ile yakın mesafe kavga etmiş. Yüzeysel birkaç yarası var," dedi. 

"Anladım." diye mırıldandım. 

"Senin bir suçun yok, biliyorsun değil mi?" diye sordu Okan Bey. 

"Ne derseniz deyin, Beliz benim yanımdayken vuruldu," dedim.

Meriç ve Defne de koridorun başında görününce "Daha ameliyattan çıkamaz. Benim uğramam gereken bir yer var," dedim. 

"Nereye?" diye soran Meriç'e "Tetikçiyi ziyaret etmem lazım," dedim ve yanlarından ayrıldım.

Hastaneden çıktıktan sonra hızla arabama bindim ve adamlarımdan birini aradım. 

"Yirmi beş dakikaya bir numaralı depoya varırım. Tetikçinin beni beklemesini istiyorum," dedim. 

"Anlaşıldı efendim." diyen adamım ile telefonu kapattım. 

Arka koltuktaki Beliz'in kanı koltuğun kumaşına iyicene işlemişti. Derin bir nefes aldım. 

Dediğim gibi yirmi beş dakikaya bir numaralı depoya geldiğimde arabadan indim ve depoya girdim. İşkence için birçok alet hazırlanmıştı.

Ayağından zincirle bağlanmış olan tetikçiyi görünce içerideki adamlarıma "Dışarı çıkın," dedim. 

Hepsi depodan çıkınca tetikçiye baktım ve "Öleceğini biliyorsun sanırım," dedim. 

"Lütfen, yalvarırım sana. Bırak beni." deyince alayla güldüm. 

Masanın üzerinden muştayı alıp elimde taktım.

Adamın suratına ters bir yumruk attım ve birkaç yumruk daha...

Ağzından kanlar akarken dişinin düştüğünü görünce güldüm. Bu daha hiçbir şeydi.

Masanın üzerinden baltayı aldım ve baltayı elimde döndürürken "Biliyor musun, küçükken oduncu olmak isterdim," dedim.

Bana korkuyla bakarken "Küçüklük hayalleri işte," dedim. 

Tetikçinin altına işediğini görünce "Daha güzel kısmı söylememiştim. Ee önce hangi parmağını keseyim?" diye sordum. 

Adam bana cevap vermezken "Bütün unzuvların bin parçaya ayrılacak, öleceksin. O yüzden çok düşünmene gerek yok," dedim.