"Ne gündü be! Yemin ederim manen yoruldum!" Her gece yaptığı yüz bakımını bitiren Beren'in kendini yatağına bırakırken söylenmesiyle kulaklarımı çıkarttım ve ona döndüm.Bugünkü dersler bitmişti ama ne yalan söyleyeyim, ben de bitmiştim. Yemek yemeye bile halim kalmamıştı bugün. Öyle bir beyin yanması geçiriyordum yani.
Kaan ve Rüzgar ikilisi ile matematik dersinin üzerine akşam yemeğinde Ömer ve Batuhan diye tabir ettiğimiz muhteşem kombinasyondan Buse ile olan ilk ders maceralarını dinleyince sağlam kalan birkaç beyin hücrem de koşarak uzaklaşmıştı benden. Bu gece yanmış kafamla baş başaydım!
"Alper fena biri değil gibi, aşırı iyi diyemem ama anlatmak için çabaladı çocuk yani. Ama ötekini sevmedim! Aksel'in yan şubesi gibi! Zaten bir tanesi hayatımda kadrolu yere sahipken bir ikinciyle üç ay uğraşmak muhteşem olacak yani!" Beren'in sesiyle düşüncelerimden sıyrılırken ondan tarafa döndüm. "İdare edeceksin canım benim, mecburuz."
"Sen ne yaptın asıl? Bir türlü anlatmadın. Nasıl geçti ilk dersiniz beraber?" İçindeki meraklı teyzeyi ortaya çıkartmış olan canım arkadaşım dedikodu pozisyonunu alıp gözlerimin içine bakmaya başladığında itiraz etmekle uğraşmayıp nefesimi verdim ve anlatmaya başladım.
"Kaan fena değil, anlatımını beğendim. Düzgün giderse işime yarar yani. Geç kaldığı için özür falan diledi derse başlamadan önce." Sıra Rüzgar'a gelince yüzümü buruşturdum. "Ama o Rüzgar denen buzdolabını hiç sevmedim! Hem bekletti hem de yayık ayranı gibi sırıta sırıta geldi!"
"Ay bir özür bile dilemedi mi?" Beren'in sorusuna karşılık gözlerimi devirdim ve devam ettim. "Özrü kabahatinden beter devenin! Oyuna dalmış diye bizi on beş dakika bekletmiş alık insan! Sorumsuz işte, sorumsuz!"
"Benim tanıdığım Arya Barlas bunu böyle bırakmamıştır ama. İlla bir laf sokmuşsundur çocuğa." Sorar gözlerle bana bakmasının üzerine sırıttım. "Sokmasına soktum ama herif yüzüne tükürsen 'Yarabbi şükür.' diyecek kapasiteye sahip! Gevrek gevrek güldü yüzüme anca!"
"Eyvah eyvah! Büyük eğlence var o zaman!" Yorumuna karşın kucağımdaki yastığı ona fırlattım. "He yavrum he! Büyük eğlence! Dans derslerinde cinnet geçirip üzerine atlamaya kalkarsam sen ayıracaksın mecburen!"
"Ay bir de dansı mı seçti yani?" Şok içinde cırlamasının üzerine başımı salladım. "Maalesef hayatım. İkisi de dans konusunda yardım istedi. Değişiklik olsun istiyorlarmış."
Hadi Kaan az buçuk başarılı bir çocuktu, Türkçe'de bildiği konuları tekrar etmek yerine kendine başka bir alanda bir şeyler katmak istemesini anlayabiliyordum ama Rüzgar diye tabir ettiğimiz sivri zekalı hangi akla hizmetle dans dersi istemişti, anlayamamıştım.
"O zaman kesin yandık! Ben yanıma ilk yardım çantası falan alayım. Sen kesin boğazlarsın birini." Beren'in haklı yorumuyla birlikte ellerimi iki yana açtım. "Artık boğazlar mıyım, tepesine mi binerim, yoksa müsait bir yerine tekme mi geçiririm bilemiyorum. Orasını kadere bıraktım! Gelişine vuracağım!"
"Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete! Hadi bakalım!" Tavana bakarak söylenen canım arkadaşım ise daha sonra kitabını alıp yatağına girdi ve uyku öncesi pozisyonuna geçti. "İyi geceler canım benim!"
Bense bilgisayarımı alıp sisteme girdim ve yeni yazılanları okuyarak biraz kafa dağıtmaya karar verdim.
Yarım saat kadar bir süre sonra tam siteden çıkış yapacağım sırada gelen bildirimle dikkatim oraya dönerken mesaj kutuma girdim. Mesaj Yeşil İstiridye'dendi.
@Yeşilİstiridye: Yeni sistem sence nasıl oldu? Alışabilecek gibi misin? Yorumunu merak ettim.
Bugün yaşadıklarımı düşünüp sıkıntıyla nefesimi verirken parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirmeye başladım.@Kayıpİnci: Sistem fena değil, bir çözüm bulunması gerekiyordu sonuçta olan kaosa. Ama ben kolay alışamayacağım sanırım.
@Yeşilİstiridye: Neden ki? Grubunu mu sevmedin yoksa?
@Kayıpİnci: Yani. Biri fena değil, anlaşabilirim herhalde ama diğeriyle taban tabana zıtız. Sinir kotamı zorlayacak gibi.
@Yeşilİstiridye: Belki alışırsın zamanla, anlaşırsınız. Ön yargılı olma bence.
@Kayıpİnci: Sen pek bir memnunsun sanırım grubundan.
Bu kadar iyimser olması garibime giderken sormadan edememiştim yani.
@Yeşilİstiridye: Yalan söylemeyeceğim, gayet memnunum. Keşke hep böyle olsaydı hatta, daha güzel olurdu.
@Kayıpİnci: Sen şanslıymışsın o zaman. Ne diyeyim.
@Yeşilİstiridye: Belki de sen de şanslısındır Kayıp İnci, belki sonra çok memnun kalırsın. Olamaz mı?
@Kayıpİnci: Bilmiyorum İstiridye. Yeniliklere pek alışkın değilim. Yapıma ters geliyor.
Yalan değildi. Yeniliklere alışkın bir yapım yoktu. Sevmezdim yani, ani değişiklikler oldum olası sinir ederdi.
Olaylar bir yana dursun; yapıma, duruşuma ters olan yeni insanlara karşı hiç sabrım yoktu. O yüzden Rüzgar'la ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Öyle bir insanla anlaşmam çok zordu.
@Yeşilİstiridye: Alışık değilsen bile yeniliğe karşı değilsin bence. Yoksa benimle konuşmaya da başlamazdın. Bence bir şans vermelisin grubuna. En fazla ne kaybedersin ki?
İstiridye'nin sorusuyla birlikte bir an için bilgisayarı kenara bıraktım ve düşündüm.
Söylediklerinde haklı bir taraf vardı. Sonuçta onunla konuşmaya başlamam da hayatımda bir yenilik sayılırdı.
Gerçekten de Rüzgar'la iyi anlaşmam mümkün olabilir miydi? Öyle bir şey için kendi sınırlarımı baya zorlamam gerekirdi gerçi.
Çabalamalı mıydım acaba? Öyle bir zevzekle anlaşmayı, daha doğrusu tersleşmemeyi denemeli miydim yani?
🐚🐚🐚
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. ☺️😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Short StoryAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...