"Üç dörtlük ritim arkadaşlar, lütfen biraz daha odaklanın! Partnerinizle uyumlu olmanız lazım!" Hocamızın sesi ile gözlerimi devirmemek için kendimi tutarken haftalar sonra denk gelen ilk toplu tekrarda eşimin Rüzgâr olması gerçeğine ise küfürler savuruyordum!Kadın durup durup zamanını bulmuştu doğrusu! Şu toplu denemeyi bir ders önce yapsaydık ne olurdu?
Bir karışlık mesafemde sırıtan bir Rüzgâr Alphan ile dans tekrarı yapmak hiç de güzel değildi zira! Çocuk daima sinirlerimi zıplatmanın bir yolunu buluyordu ve hoca kontrolünde olduğumuz için rahat rahat tepki de veremiyordum.
Gerçi Kaan da bugün biraz halsiz gibiydi, onunla çalışmayı kısa tutmak zorunda kalmıştık o yüzden de. Ders bitince de kenarda oturmak yerine izin alıp yurt odasına gitmişti.
Kısacası, bugün şans pek de benden yana değildi. Hatta tam tersi, nanik yapası gelmişti!
"Dışarıdan gören, benim seni zorla çalıştırdığımı düşünecek yakında. Amma somurttun be!" Rüzgarın sesiyle düşüncelerimden koparken tek kaşımı kaldırarak ona baktım.
"İçinde bulunduğum duruma bayıldığım söylenemez sayın deve, mecburiyet işte! Ne yaparsın, kader." Verdiğim cevaba karşın sırıttı. "Kaderimizde varmış diyorsun yani? Arya Barlas neler diyor böyle?"
Tam bunu söylediği sırada koreografi gereği beni kendi etrafımda döndürmesi gerektiği için cümleye verdiğim tepkiyi ilk gören kişi tam arkamızda kalan Beren olmuştu ve zavallım kendini tutamayıp gülmeye başlamıştı.
"Bana bak paslı basketbol direği! Seni alır o boyun kadar potaya bir sokarım, çıkartmak için belediyeden ekip çağırmak zorunda kalırlar! Abuk subuk imalarda bulunup benim tepemi attırma!" Dişlerimi sıkarak konuşurken tabiri caizse tıslamıştım.
"Sakin ol Joe Dalton, sinirden zıplamana ramak kaldı." O ise tabi ki yine işin eğlencesine bakmış, zerre kadar takılmamıştı.
Yok, bu çocuk kesinlikle benim bu dünyadaki sabır sınavımdı!
"Zıplayıp zıplayıp bir kafa atarsam görürsün Joe Dalton'u! Çeneni kapa da dansa odaklan, hocadan fırçayı yersek ben de seni kampüsün dışındaki köpeklere yem ederim. Ona göre!"
Benim son çemkirişimden sonra yine çarpık bir gülüş atsa da bu defa sustu. Ben de içeride horon tepen sinirlerimi zapt etmeye çalışırken şu dersin bitmesini umdum.
Dakikalar akıp gidiyordu ama zaman garip bir şekilde bir türlü ilerlemiyordu. Sanki Rüzgâr benim alanıma girdiğinde zamanın tanımında bir değişiklik oluyordu. Evrenin bana garezi vardı sanırım, bu çocuğa maruz kalmamdan zevk alıyordu.
Ama atladığı bir ayrıntı vardı.
Rüzgâr'la ben tam anlamıyla, dar bir köprüde karşılaşmış iki inatçı keçi gibiydik. Ve bu hikayenin sonunda o köprü çatırdayacak, biz de uçurumdan yuvarlanacaktık. Zira anlaşma olasılığımız baya ihtimal dışıydı.
🐚🐚🐚
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 🙃😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA (KİTAP OLDU)
Short StoryAşk tohumları, bir insanın kalbine nasıl yerleşirdi? Nazikçe kapıyı çalıp içeri girmek için izin mi isterdi? Yoksa kural tanımaksızın kapıları kırıp bir anda hayatının ortasında mı belirirdi? Aşkla arasındaki tek ilişki, onun yeddi ceddine sövmekten...